Ali H. Demir
26 Şubat 2008
Eğitim bireyin kendi kendine yapabildiği bir faaliyet değildir. ınsan nefes alıp vermeyi bilinçsiz olarak kendi kendine yapar. Bedensel fonksiyonlar yerine getirilirken bir başkasının yardımına ihtiyaç duyulmaz. Bu fonksiyonlar bedenin kendiliğinden yerine getirdiği işlerdir. Bireyler toplum içinde yaşarlar. Toplum içinde yaşarken her türlü gereksinimlerini başkalarının yardım ve desteği ile yerine getirirler. Her birey toplum içinde bir takım işleri yaparlar. Yaptıkları bu işlerin karşılığında kendi ihtiyaçlarını karşılarlar. Toplumsal yaşama dair yapılan değerlendirmelerde toplumsal hayatın içinde bir çok değişik faaliyetler yapılır. ınsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için başkalarının çabalarından yararlanmak zorundadır. Başkalarına her zaman muhtaç olurlar. Robinson Kruzo’vari yaşam tarzları herkes için geçerli değildir.
ınsanlar doğuştan büyük bir potansiyele sahip olarak dünyaya gelirler. Sahip olunan potansiyel sadece bireyin kendisi tarafından geliştirilemez. Bireyin içinde bulunduğu çevre tarafından desteklenmesi gerekir. Bu destekleme bireyin sahip olduğu tüm potansiyeli ortaya çıkaracak şekilde olmalıdır. Bu anlamda eğitim bireyin sahip olduğu tüm potansiyeli ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmelidir. Böyle bir düzenleme bireyi merkeze alan bir anlayışla yapılabilir. Ancak dünyadaki insan sayısı kadar birey olduğuna göre tüm bu farklılıkları dikkate alan bir eğitim faaliyetinin düzenlenebilmesi imkansızdır.
Toplumun eğitim ihtiyacını eğitim sistemi karşılar. Eğitim sistemi toplumsal yaşamda formal eğitim ihtiyacını karşılar. Formal eğitim bireyin her tür ihtiyacını karşılayabilir demek çok iddialı bir savdır. Bireylere göre farklılık gösteren pek çok alan vardır. Oysa formal eğitim belirlenmiş müfredatın çerçevesini aşamaz. Müfredat belirli tekniklerle, belirli kriterler gözetilerek hazırlanabilir. Belirlenen kriterlerin tüm bireysel ve toplumsal gereksinimleri karşılayabildiğini de söylemek mümkün değildir.
Eğitim sistemleri içinde bulundukları toplumsal yapıyı dikkate alarak oluşturulması gerekir. Tüm dünyadaki bireyleri değiştirme iddiası eğitim sistemlerinin hiç biri tarafından gerçekleştirilemez. Bu nedenle her sistemin içinde bulunduğu toplumsal çevreye dönük olarak çalışması, çalıştırılması gerekir. Eğitim sistemi içinde bulunduğu çevrede kendisini oluşturan kurumlar, bu kurumları işleten bireyler, bireyler için belirlenmiş rol ve görevlerden meydana gelir. Toplumsal yaşamda var olan gerçeklikler eğitim sisteminin hedefleriyle örtüştüğü oranda uyumluluk ortaya çıkar. Eğitim sistemini toplumsal gerçeklikle örtüştürmeye çalışmak daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Tersini düşünürsek toplumsal gerçeklikle mücadele durumu ortaya çıkabilir. Bu ise sistemi de toplumu da yaralar. En azından birlikte hareket ederek güç, enerji üretmesi gereken iki unsur birbiri ile çatışarak güç kaybına, zaman ve enerji kaybına yol açar. Sistemler toplumsal yapıdan güç almak zorundadır. Toplumsal yapıya rağmen bir sistemin yaşaması kendiliğinden değil, zorakidir.
Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar pek çok başlık altında sıralanabilir. Eğitim sisteminin yapısal sorunları, değerlendirme sorunları, birimler arasında koordinasyon sorunları, asli sorunlar, asli unsur olan insan unsurundan kaynaklanan sorunlar, amaçlardan kaynaklanan sorunlar, eğitimin ilişkili olduğu alanlardan kaynaklanan sorunlar,
Sistemleştirilmiş bir yapıda eğitim kavramının içeriği herkes tarafından benzer şekilde algılanmalıdır. Algılayış farklılığı anlayış farklılığını getirir. Anlayış farklılığı ise uygulama farklılığını doğurur. Uygulamanın farklı olması ise farklı sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Algılamanın aynı olması için ortak bir bilgi, anlayış, değer ve yaşantının olması gerekir. Yapılan faaliyete katılanlar arasında algılayış, uygulama birliğinin olması faaliyetin başarısını getirir. Bu birlik bozuldukça başarı oranı düşer. Faaliyet belirlenmiş bir hedefe yönelik olarak yapılmalıdır. Belirlenen hedefler yapılacak faaliyetin yönünü, içeriğini, işleyiş sürecinin niteliğini belirler. Bu nedenle hedeflerin belirlenmesi çok önemlidir.