Ali H. Demir
9 Ocak 2015
Eğitim
sistemi yasal bir alt yapıya dayanarak oluşturulunca kurulur anlamında bir
düşünce pek çok yönlerden eksiklikleri içerisinde barındırır. Bu eksiklik bir
anda görülmese bile kurulduğu zannedilen sistemin işleyiş sürecinde ortaya
çıkan sorunlar bu eksikliklerin en büyük göstergeleri arasında sayılmalıdır.
Sistemdeki sorunların temel kaynakları dikkate alınmaksızın yapılacak tartışmalar
ve buna göre çözüm üretme çabaları bataklıktaki sivrisinekleri öldürme
çabasından öte bir anlam taşımaz.
Gerçek
bir sistem var oluş amacına uygun işlemelidir. Var oluş amacına uygun ürünler
vermelidir. Yaşanan sorunlar sistem bütünlüğü içinde çözüme
kavuşturulabilmelidir. İstikrar olmalıdır. Öngörülebilirlik olmalıdır. Sistemin
içinde yer alanlara yol gösterici olmalıdır. Uzak hedeflerle yakın hedef ve
uygulamalar arasında paralellik olmalıdır. Bilimsel gerçeklerle çelişme
olmamalıdır. Günübirlik köklü değişmeler olmamalıdır. İşgörenler süreçlerin
işleyiş basamaklarını takip edebilmelidir. Parçalar arasında işbirliği
olmalıdır. Sistemin parçaları arasında bir bütünlük, tamlık olmalıdır.
Belirsizlikler, eksik parçalar veya çıkmaz sokaklar misali kısır döngüler
olmamalıdır. Sistemin işleyiş sürecinde takip edilen basamaklar birbirini
desteklemelidir. Bir sonraki adımın ne olacağı konusunda herkeste fikir birliği
olmalıdır. Sorunlar karşısında çözümsüzlüğün çözüm olarak görülmemesi gerekir.
Verimlilik ön planda olmalıdır. Üretilen ürünlerin kalitesi konusunda
ölçülebilir kriterlere dayalı değerlendirme ölçütleri bulunmalıdır. Sürekli ve
etkin bir değerlendirme, gözden geçirme, sorgulama ve düzenleme süreçleri var
olmalıdır ve bunlar işletilmelidir.
Ülkemiz eğitim sistemine bu yönüyle bakıldığında yasal alt yapıya dayanan kurumsal bir
işleyişin var olduğunu söylemek mümkün olmakla birlikte bu görünen yapının
gerçek anlamda bir sistem bütünlüğü taşıdığını iddia etmeyi güçleştiren birçok
göstergelerle yüz yüze gelinmektedir.
Eğitim sistemimiz içinde sistemsizliğin göstergesi niteliğinde o kadar çok alanlar var
ki bunların tümünü bu kısa yazı çerçevesine sığdırabilmek pek mümkün
görünmüyor. Eğitimin can alıcı parçalarından birisi olan öğretmen üzerinde
durularak en büyük ve önemli sorun kaynağını ele alarak giriş niteliğinde bir
değerlendirme yapılabilir.
Eğitim
sistemine öğretmen olarak girmek için gerekli şartların en başında bu alandaki
yükseköğrenim kurumlarından birisini bitirmek ve ardından mesleğe giriş sınavı
niteliğindeki eleme sınavında başarılı olmak gerekmektedir. Mesleğe girdiğiniz
andan itibaren adeta hayatınız garanti altına alınmış sayılır. Dünyadaki diğer
bazı meslektaş gruplarına göre kısmen düşük bir ücret ödemesi yapılsa da
ülkedeki ortalama gelir düzeyi açısından çok da kötü olmayan bir meblağ
karşılığı adeta kendi isteğinize göre ömrünüzü tamamlamanız mümkündür.
Girdiğiniz formal sistem içinde yaptığınız işin niteliği konusunda önemli bir
sorgulamaya tabi tutulmaksızın yıllar yılı ücretinizi alarak hayatınızı
sürdürebilirsiniz. Yapacağınız işin kalitesi, istendik niteliklerde olup
olmadığı konusunda herhangi bir kimsenin çok fazla bir derdinin olacağını
düşünmeye gerek yoktur. Göze çarpacak derecede sorun oluşturacak davranış
sergilemediğiniz sürece yani durumu idare eder göründüğünüz sürece size hemen
hiç kimse ne yapıyorsun, neden yapıyorsun türü sorular sorması pek mümkün
değildir. Göze çarpacak derecede sorumsuz olursanız, yasal mevzuat hükümlerini
hiçe sayarsanız, kendi başınıza buyruk davranmaya başlarsanız ve bu davranışlar
dayanılmaz hale gelirse en fazla hakkınızda yapılacak idari bir sorgulama
sonrası belki bir disiplin cezası alır veya en kötü ihtimalle bir başka yere
gönderilerek aynı davranışlarınıza, tutumlarınıza orada da devam etmenize bir
süre göz yumulur. Oradaki yetkili kişilerin sabır ve anlayış düzeyine bağlı
olarak bir süre de orada durumu idare eder veya edilirsiniz. Aynı olumsuzluklar
devam ederse önceki süreçlerin benzeri bir uygulama sonrası yine bir başka yere
alınarak adeta kendiliğinizden sistem dışına çıkacağınız günler yıllar yılı
beklenir. Bu arada elinizden geçen ve toplumun geleceği adına büyük bir insan
gücü sermayesi niteliğindeki öğrencilerin durumları hemen hiç düşünülmez. Her
yıl heba edilen genç beyinler, heba edilen maddi ve manevi kaynaklar, sistemin
kangrenleşmesine yol açan ve her geçen gün büyüyen sorun yumağı görmezden
gelinmeye devam edilir.
Eğitim
sistemi içinde öğretmen faktörü ile ilgili söylenenler bu kadar kötü mü diye
bir soru akla mutlaka gelecektir. Çok şükür ki öğretmenlerimizin tümü bu kadar
kötü durumda değil. Zaten eğitim adına bu ülkede hala bir şeyler
yapılabiliyorsa işte o vicdan sahibi öğretmenlerin çabalarının bir sonucu
olarak yapılıyor. Hala aldığım para diğer eşdeğerlerime göre az da olsa, kimse
benim ne yaptığıma bakmıyorsa da ben o pırıl pırıl çocukları, öğrencileri
yetiştirmek için elimden geleni yaparım, üzerime düşen görev ve
sorumluluklarımı yerine getiririm diyerek canını dişine takan öğretmenlerin
varlığı devam ediyor. Fakat işte tam bu noktada eğitimde sistemsizliğin devasa
silüeti karşımıza çıkıyor.
Formal
bir yapıda işler insanların vicdanlarına, kişisel anlayışlarına ve
duyarlılıklarına terk edilmemesi gerekiyor. İşini gerektiği gibi yapanla
yapmayan, bir başka deyişle çalışanla çalışmayan arasındaki ayrımı yapan bir
işleyişe, sisteme suya ihtiyaç duyduğumuz kadar büyük ihtiyaç vardır. Oysa
eğitim sistemi içinde öğretmen istihdam sistemine bakıldığında çıkmaz
sokaklarla karşı karşıya kalındığı görülmektedir. Siyasi, ahlaki, adli
nitelikte büyük bir suç işlemediği sürece öğretmenlik becerisi konusunda
kişilerin yeterlilik düzeylerine bakılmamaktadır. Sisteme hasbelkader giren
birisinin sonraki aşamalardaki iş başarım düzeyi kesinlikle dikkate
alınmamaktadır. Yapılan işin, üretilen ürünün istenen niteliklere uygunluğu
konusunda herhangi bir kıyaslamaya tabi tutulmamaktadır. Çalışanlar arasında
bir değerlendirme, iyileştirme, geliştirme kesinlikle söz konusu değildir. Bu
durum yasal alt yapıya dayalı olarak kurulduğu görüntüsü veren
ancak gerçekte sistemsizliğin en büyük göstergelerinden sadece birisidir ve bir
an önce çözüm bulunması gerekmektedir.