Köşe Yazısı

Eğitim, Duyarlılık, Gelişme Üzerine Bir Değerlendirme

 

Normal
0
21

false
false
false

MicrosoftInternetExplorer4

 

         Okul
içinde bulunduğu çevrenin doğrudan etkisi altındadır. Sosyo-kültürel,
Sosyo-ekonomik açıdan iyi bir çevrede bulunan okul ile sosyo kültürel, sosyo
ekonomik yönden olumsuz şartlara sahip bir çevredeki okul, okulda yapılacak
eğitim aynı nitelikte, aynı düzeyde olamaz. Okulun işlemeye çalıştığı öğrenci
nitelikleri aynı düzeyde olmaz. Nitelikler aynı olmayınca yapılacak eğitim de
aynı süreç, sonuç ve ürünü vermez, veremez. Toplumsal farklılıkları tamamen
ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre okulların tümünü aynı, eğitimin
niteliğini her yönüyle aynı görmek, aynı kabul etmek mümkün görünmemektedir.

 

        Eğitim insan niteliklerine yönelik bir faaliyet olarak
nitelenmektedir. İnsan nitelikleri okul ortamında formal, sistemli, planlı bir
biçimde geliştirilmeye, işlenmeye, şekillendirilmeye çalışılır. Okul dışında da
insan niteliklerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler yapılmaktadır. Aksi
takdirde okulu tüm insan niteliklerini belirleyen tek unsur konumuna oturtmuş
oluruz ki bu durum okul, toplum, insan gerçekleri ile uyuşmaz. Okulda yürütülen
eğitim faaliyetleri belirli şartlara bağlıdır. Okula gelecek öğrenci okula
gelinceye kadar belirli süreçlerden geçerek olgunlaşır. Okula başladıktan sonra
da sadece okulda yapılan eğitim faaliyetlerle sınırlı bir yaşam sürmek gibi bir
durum söz konusu değildir. Okula gelen öğrenci okula gelinceye kadar ve okula
başladıktan sonra da okul dışı zamanlarda çok farklı ortamlarla, çok farklı
kişilerle yüz yüze gelir, etkileşimde bulunur. Tüm bu yüz yüze gelişler,
etkileşimler bireyi çok farklı şekillerde etkiler. Bu nedenle insan
niteliklerine yönelik işleme süreci hiçbir zaman sadece okulla sınırlı
kalmaz/kalamaz. Okulun içinde bulunduğu her türlü çevre bu süreçte etkili olur.
Bu gerçekten hareketle okullar arasında farklılıkları ortadan kaldırabilmek,
okullar arasında fark olmadığını söylemek toplumsal gerçeklerden haberdar
olunmadığı anlamına dahi gelebilir.

 

        Toplumsal yaşamda var olan farklılıklar her yönüyle okulu ve
okulda yapılan etkinlikleri olumlu veya olumsuz mutlaka etkiler. Eğitim tek
başına bir unsur olmadığına göre var olan sorunların çözümünü sadece eğitimden
beklememek gerekir. Toplumsal yaşamda ortaya konacak kurumsal veya bireysel her
edim birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bağlılık nedeniyle hiç kimse kendisi
dışında başka unsurları suçlayıcı bir yaklaşım içinde bulunmaması gerekir.
Toplumsal yaşam içinde yer alan her birey, her kurum toplumsal yaşamda var olan
sorunların ortaya çıkmasında bir etken durumunda olduğu gibi ortaya çıkmış
sorunların çözümünde de etkendir denebilir. Bu nedenle gerek eğitim ve gerekse
toplumsal, bireysel yaşamımızı doğrudan veya dolaylı etkileyen her unsura karşı
her bireyin veya her kurumsal yapının yapması gereken bir şeyler bulunmaktadır.
Toplumsal yaşamda duyarlılık diye nitelenebilecek bu durum ne kadar güçlü bir
şekilde mevcutsa toplum içindeki sorunlar azalırken duyarlılığın olmadığı,
azaldığı oranda da sorunlar büyümekte, güçlenmektedir.

 

        Toplumun gelişmesi toplumu oluşturan bireylerin nitelikli
hale gelmesine, bireylerin nitelikli hale gelmesi ise büyük oranda bireyin
kendisine ve çevresine bağlı bir durumdur. Eğitim sadece okulda yapılan bir
etkinlik olmadığı için tüm sorunların çözümünü eğitimden ama okuldaki eğitimden
beklememek gerekiyor. Eğitim kavramı denilince bir çok kişi okuldaki eğitimi,
öğretmenleri düşündüğü halde bu anlamdaki eğitim buzdağı misali görüntünün
belki ancak onda biridir denebilir. Eğitim kavramı günümüzde yaşam boyu öğrenme
olarak nitelenir hale gelmiştir ki yaşam boyu eğitim bireyin kendi bireysel
iradesine bağlı bir durumdur. Bireyler kendi özgür iradeleri ile yaşam boyu
öğrenme çabası içinde olurlarsa eğitim de doğal olarak yaşam boyu ve bireyin
kendi çabası ile sürdürülebilecek bir çabadır. Bu anlamda eğitim okulda eğitimi
de içine alan bir büyük çerçevedir. Yaşam boyu öğrenme bireyin duyarlılığı ile
ilgilidir. Birey ve içinde bulunduğu çevre bu anlamda duyarlı olursa toplumsal
yaşamın içinde ortaya çıkan her türlü sorunun çözümünü sağlayan eğitim de
ortaya çıkmış olur. Böylesi bir eğitim kurumsal bir çabaya, plan, program,
okul, üniversite, sistem gibi kurumsal yapılardan bağımsızdır. Tamamen bireyin
çabası ile ortaya çıkar. Bireysel duyarlılık genişleyen daireler halinde tüm
toplumu kapsar hale geldiği anda tıpkı dağdan aşağı hızla akan bir çığ misali
önünde durulamaz bir güce dönüşür. Bu ise ancak bireysel duyarlılık ile ortaya
çıkabilir.

 

        Toplumsal yaşamımız içinde var olan her türlü sorunla ilgili
olarak yakınmacı, suçlayıcı, ümitsiz bir bakış açısı yerine üzerime düşen ne
var? Ben birey olarak ne yapabilirim? Diye düşünerek harekete geçmek gerekiyor.
Ancak bu tür düşüncelere sahip insan sayısı toplumda çoğaldığında değişim ve
dönüşüm de ortaya çıkabilir. Aksi takdirde o zamana kadar çatışmaya, yakınmaya,
ağlamaya, didişmeye devam edeceğiz. Çözüm bireylere rağmen birey dışındaki
makam, sistem, parti veya kurumlarda değil her bireyin kendisinin içindedir.
Görmek isteyen kendi içine bakabilir. Bu yapıldığı anda başta eğitim alanı
olmak üzere her konudaki sorunlarımız çözülmeye başlayacaktır.

 Soru, Görüş ve
Eleştirileriniz için…..

        Ali Hikmet DEMİR

          [email protected]

     

 

 

 

1.640 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

Eğitim, Duyarlılık, Gelişme Üzerine Bir Değerlendirme

 


 


 


            Okul içinde bulunduğu çevrenin doğrudan etkisi altındadır. Sosyo-kültürel, Sosyo-ekonomik açıdan iyi bir çevrede bulunan okul ile sosyo kültürel, sosyo ekonomik yönden olumsuz şartlara sahip bir çevredeki okul, okulda yapılacak eğitim aynı nitelikte, aynı düzeyde olamaz. Okulun işlemeye çalıştığı öğrenci nitelikleri aynı düzeyde olmaz. Nitelikler aynı olmayınca yapılacak eğitim de aynı süreç, sonuç ve ürünü vermez, veremez. Toplumsal farklılıkları tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre okulların tümünü aynı, eğitimin niteliğini her yönüyle aynı görmek, aynı kabul etmek mümkün görünmemektedir.


 


         Eğitim insan niteliklerine yönelik bir faaliyet olarak nitelenmektedir. İnsan nitelikleri okul ortamında formal, sistemli, planlı bir biçimde geliştirilmeye, işlenmeye, şekillendirilmeye çalışılır. Okul dışında da insan niteliklerinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler yapılmaktadır. Aksi takdirde okulu tüm insan niteliklerini belirleyen tek unsur konumuna oturtmuş oluruz ki bu durum okul, toplum, insan gerçekleri ile uyuşmaz. Okulda yürütülen eğitim faaliyetleri belirli şartlara bağlıdır. Okula gelecek öğrenci okula gelinceye kadar belirli süreçlerden geçerek olgunlaşır. Okula başladıktan sonra da sadece okulda yapılan eğitim faaliyetlerle sınırlı bir yaşam sürmek gibi bir durum söz konusu değildir. Okula gelen öğrenci okula gelinceye kadar ve okula başladıktan sonra da okul dışı zamanlarda çok farklı ortamlarla, çok farklı kişilerle yüz yüze gelir, etkileşimde bulunur. Tüm bu yüz yüze gelişler, etkileşimler bireyi çok farklı şekillerde etkiler. Bu nedenle insan niteliklerine yönelik işleme süreci hiçbir zaman sadece okulla sınırlı kalmaz/kalamaz. Okulun içinde bulunduğu her türlü çevre bu süreçte etkili olur. Bu gerçekten hareketle okullar arasında farklılıkları ortadan kaldırabilmek, okullar arasında fark olmadığını söylemek toplumsal gerçeklerden haberdar olunmadığı anlamına dahi gelebilir.


 


         Toplumsal yaşamda var olan farklılıklar her yönüyle okulu ve okulda yapılan etkinlikleri olumlu veya olumsuz mutlaka etkiler. Eğitim tek başına bir unsur olmadığına göre var olan sorunların çözümünü sadece eğitimden beklememek gerekir. Toplumsal yaşamda ortaya konacak kurumsal veya bireysel her edim birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bağlılık nedeniyle hiç kimse kendisi dışında başka unsurları suçlayıcı bir yaklaşım içinde bulunmaması gerekir. Toplumsal yaşam içinde yer alan her birey, her kurum toplumsal yaşamda var olan sorunların ortaya çıkmasında bir etken durumunda olduğu gibi ortaya çıkmış sorunların çözümünde de etkendir denebilir. Bu nedenle gerek eğitim ve gerekse toplumsal, bireysel yaşamımızı doğrudan veya dolaylı etkileyen her unsura karşı her bireyin veya her kurumsal yapının yapması gereken bir şeyler bulunmaktadır. Toplumsal yaşamda duyarlılık diye nitelenebilecek bu durum ne kadar güçlü bir şekilde mevcutsa toplum içindeki sorunlar azalırken duyarlılığın olmadığı, azaldığı oranda da sorunlar büyümekte, güçlenmektedir.


 


         Toplumun gelişmesi toplumu oluşturan bireylerin nitelikli hale gelmesine, bireylerin nitelikli hale gelmesi ise büyük oranda bireyin kendisine ve çevresine bağlı bir durumdur. Eğitim sadece okulda yapılan bir etkinlik olmadığı için tüm sorunların çözümünü eğitimden ama okuldaki eğitimden beklememek gerekiyor. Eğitim kavramı denilince bir çok kişi okuldaki eğitimi, öğretmenleri düşündüğü halde bu anlamdaki eğitim buzdağı misali görüntünün belki ancak onda biridir denebilir. Eğitim kavramı günümüzde yaşam boyu öğrenme olarak nitelenir hale gelmiştir ki yaşam boyu eğitim bireyin kendi bireysel iradesine bağlı bir durumdur. Bireyler kendi özgür iradeleri ile yaşam boyu öğrenme çabası içinde olurlarsa eğitim de doğal olarak yaşam boyu ve bireyin kendi çabası ile sürdürülebilecek bir çabadır. Bu anlamda eğitim okulda eğitimi de içine alan bir büyük çerçevedir. Yaşam boyu öğrenme bireyin duyarlılığı ile ilgilidir. Birey ve içinde bulunduğu çevre bu anlamda duyarlı olursa toplumsal yaşamın içinde ortaya çıkan her türlü sorunun çözümünü sağlayan eğitim de ortaya çıkmış olur. Böylesi bir eğitim kurumsal bir çabaya, plan, program, okul, üniversite, sistem gibi kurumsal yapılardan bağımsızdır. Tamamen bireyin çabası ile ortaya çıkar. Bireysel duyarlılık genişleyen daireler halinde tüm toplumu kapsar hale geldiği anda tıpkı dağdan aşağı hızla akan bir çığ misali önünde durulamaz bir güce dönüşür. Bu ise ancak bireysel duyarlılık ile ortaya çıkabilir.


 


         Toplumsal yaşamımız içinde var olan her türlü sorunla ilgili olarak yakınmacı, suçlayıcı, ümitsiz bir bakış açısı yerine üzerime düşen ne var? Ben birey olarak ne yapabilirim? Diye düşünerek harekete geçmek gerekiyor. Ancak bu tür düşüncelere sahip insan sayısı toplumda çoğaldığında değişim ve dönüşüm de ortaya çıkabilir. Aksi takdirde o zamana kadar çatışmaya, yakınmaya, ağlamaya, didişmeye devam edeceğiz. Çözüm bireylere rağmen birey dışındaki makam, sistem, parti veya kurumlarda değil her bireyin kendisinin içindedir. Görmek isteyen kendi içine bakabilir. Bu yapıldığı anda başta eğitim alanı olmak üzere her konudaki sorunlarımız çözülmeye başlayacaktır.


 


 


Soru, Görüş ve Eleştirileriniz için…..


         Ali Hikmet DEMİR


          [email protected]


     


 


 


 

1.127 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir