Cihat Kürkçüoğlu
26 Haziran 2007
şanlıurfa’nın var olan, ancak yeterince bilinmeyen mozaik zenginliği, bu yıl başlarında Haleplibahçe çevre düzenlemesi hafriyat çalışmaları sırasında bulunan “Amazon Kraliçeleri Mozaiği” ile gündeme geldi.
Haleplibahçe’nin üçüncü derece sit alanı olması nedeniyle hafriyatlarda arkeolojik buluntuların çıkma olasılığını göz önünde bulunduran ve meslek sevgisinin verdiği merak nedeniyle hafriyat sırasında dozer kepçesinin açtığı her çukuru günlerce dikkatle izleyen Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd.Doç.Dr.Bahattin Çelik bu merakının semeresini aldı. Sayın Çelik, bir gün kepçenin açtığı çukurda ancak dikkatli bir arkeologun fark edebileceği mozaik kesitini gördü. O sırada kazılara nezaret eden Müzede görevli Arkeolog Ali Uygun’u bilgilendirdi ve durum müze müdürlüğüne bildirildi. Böylece sonradan arkeoloji dünyasının gündemine oturacak olan sanat harikası “Amazon Kraliçeleri Mozaiği” Arkeolog Yrd.Doç.Dr.Bahattin Çelik tarafından keşfedilmiş oldu. Burada şu gerçeği ifade etmek isterim. Bahattin Çelik’in o dikkatli gözleri ve merakı olmasa idi, dozer operatörünün toz dumanlı ortam içerisinde bu mozaikleri fark edebilmesi asla mümkün olmayacak ve sanat şaheseri bu mozaiklerden kaybolup gidecekti.
Burada yeri gelmişken belirteyim. Bahattin Çelik’in mesleğine olan tutkusu arkeoloji dünyasında ses getiren başka keşifleri de Urfa’mıza kazandırmış bulunuyor. Bunların başında, Göbekli Tepe’ye eş değerdeki Karahan Tepe neolitik yerleşmesi, Hamzan Tepe neolitik yerleşmesi ve Balıklıgöl neolitik yerleşmesi geliyor. (1)
Yazımın birinci bölümünde belirtmiştim. Urfa’nın zengin mozaik potansiyeli yeterince korunamadığından yok olup gitti. Bu mozaikler korunabilseydi bugün Urfa dünyanın önde gelen mozaik müzelerinden birine sahip olurdu. “Ölenle Ölünmez” diye bir söz vardır. Giden gitmiştir. Burada bizlere düşen en önemli görev elde kalanları kurtarmak olacaktır.
Bu güne değin kendim saptayabildiğim, ayrıca Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen, Türk Tarih Kurumu tarafından yürütülen “Türkiye’nin Sosyal ve Kültürel Tarihi Projesi” kapsamındaki “şanlıurfa ve Çevresindeki Kültür Varlıkları Envanter Çalışması”nda Prof.Dr.Abdüsselam Uluçam, Arş.Gör.Bahattin Çelik, Uzm.Fatih Uluçam ile birlikte 2000-2001 yıllarında saptadığımız aşağıdaki mozaiklerin müzeye kazandırılması gerekmektedir.
1.1970’li yılların başında ıstanbul Kapalıçarşı’da yakalanan ve ıstanbul Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilen 7 sandık mozaik Urfa Müzesi’ne getirilerek restorasyonları yapılmalıdır.
2. Aynzeliha Gölü’nün batısındaki bahçede, eski yüzme havuzunun kuzeyinde 50 yıl önce bulunan ve üzerine su pompaj kulübesi yapılan mozaikler ortaya çıkartılmalıdır. (2)
3.1979 yılında şehitlik Çamlık Parkı’nda Müze Müdürlüğü kazısı sonucunda bulunan, o tarihte Kültür Bakanlığı’nca yerinde muhafazası uygun görülen, ancak sonradan üzeri kapatılan Arju Oğlu Barsimyan kaya mezarındaki aile mozaiği çıkarılmalıdır. Bu mozaikte tasvir edilen Kral Abgar, ısa Peygamber ile mektuplaşan V.Abgar’dır. Bundan dolayı bu mozaiğin Hıristiyan dünyası için büyük önemi vardır. (3)
4.Yakubiye Mahallesi Ahmet Çelik evi avlusundaki kaya mezarı döşemesinden sökülerek Müzeye getirilen “Bar Hadad” aile mozaiğinin restorasyonu yapılmalıdır.
5.şanlıurfa merkez ilçe Yardımcı beldesi’ne bağlı Ambartepe Kap – Korucuk köylerinin oluşturduğu üçgenin ortasında, Kap Köyü sınırları içerisindeki bir tarlada yer alan ve geometrik desenlerden oluşan mozaik müzeye taşınmalıdır.
6.Siverek şekerli beldesinin güneyine 15 km. mesafedeki Sabuncu (Uzuncuk) köyünün güneyine doğru 10 km. uzaklıktaki Subastı mezrasının 4 km. doğusundaki Hazine Dere mevkiinde, 2005 yılında kaçak kazıcılar tarafından ortaya çıkartılan, ancak şekerli Jandarma Komutanlığı’nın olaya el koyması ile üzeri kapatılan ve mahkemeye intikal ettirilen mozaik ortaya çıkartılmalıdır. Yaklaşık 8×5 m. boyutundaki Roma dönemine ait bu mozaikte 1 adet insan figürü, 1 adet boğa figürü (veya ayı) ve bir adet kuş figürü ile geometrik motifler yer almaktadır.
7.Viranşehir ılçesi’nin 2 km. güneyinde, Yolbilen (Haftemal) Köyündeki, 9 arkosoliumlu mezarın döşemesinde, sekiz satır Süryanice yazıtlı, insan, ceylan, inek, dağ keçisi, kuş, keklik, yılan, yabani koyun, kaplan figürleri ile ağaç motifinin yer aldığı 12×3.5 m. boyutunda bir mozaik bulunmaktadır. Süryanice yazıtta “Bu ev (mezar) 873 yılında (Miladi 562) Manastır Reisi şem’un’un günlerinde, bu kilisenin keşişlerinden Helpidius ve Yuhannun tarafından yapıldı” yazılıdır. (4). Bu mozaik sökülerek Urfa müzesine taşınmalıdır.
8.Siverek ılçesi, Başbük Köyü, Alayurt Mezrası’nda köy çobanının oturduğu evin avlusunda 70 m2’lik kısmı açığa çıkmış, çok az bir kısmı tahrip olmuş Roma dönemine ait bir döşeme mozaiği yer almaktadır. Geyik, keklik, yaban keçisi, ceylan, turna kuşu, hayat ağacı gibi motiflerden oluşan bu mozaik kurtarılarak Urfa Müzesi’ne getirilmelidir.
Haleplibahçe kazılarının devam etmesi, yukarıda saydığım mozaiklerin kurtarılması, geçmiş dönemlerde kaybettiğimiz onlarca mozaiğin fotoğraflarına dayanılarak renkli bir biçimde 1/1 oranında resmedilmesi halinde şanlıurfamız çok zengin bir mozaik koleksiyonuna kavuşacaktır. Müzemizdeki mevcut mozaikler de düşünüldüğünde bu koleksiyon hayli zenginleşecektir.
Bu konuda genç ve çalışkan ıl Kültür Müdürümüz sayın Selami Yıldız’a ve Müze Müdürlüğümüz elamanlarına önemli görevler düşmektedir. Sayın valimiz Yusuf Yavaşcan’ın desteğinde bu çalışmaların başarılacağına inanıyorum.
Yazımın üçüncü bölümünde, içerisinde mozaik salonlarının da yer alacağı büyük ve modern bir müzenin Urfa’ya yapılması gerektiği konusunu işlemeye çalışacağım.
Dip Notlar:
(1) Çelik Bahattin., şanlıurfa Yeni Mahalle, Karahan Tepe, Sefer Tepe ve Hamzan Tepe Yerleşmelerinin Işığı Altında Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, Ankara 2005.
(2) Bu bilgi sayın Erkan Emiroğlu’ndan alınmıştır.
(3) Güler, Selahattin E. – Çelik, Bahattin., “Edessa Mozaikleri”, şanlıurfa Uygarlığın Doğduğu şehir, Ankara 2002, s. 182-189.
(4) Bu yazıt Selahaddin E. Güler tarafından okunmuştur.