Mehmet Göncü
21 Aralık 2006
Yerkürede var olan memeli canlılar arasında en fazla yaşayan ve de en fazla kavga eden yaratık insanoğludur. Hayatın sürekliliğini sağlayan ve canlılar arasında meydana gelen değişim esnasındaki düzenli enerji nakli, insanın doğaya gereksiz müdahalesi ile ahenksiz bir hal almakta ve tüm yaşamı giderek çok zor bir duruma getirmektedir. Ben bu yazımda olumsuzluğun yalnız kavga ve savaş boyutunu ele almayı tasarladım. Bugün için dünyanın birçok bölgesinde insanlar birbirleriyle doyumsuz ihtirasları ve kaprisleri nedeniyle savaşmaktadırlar. Kaldı ki, hiç bir savaşın galibi de mağlubu da olmaz, her iki tarafta zarar görürler. Bana göre; bir insanın yaşam hakkı, bütün dünyadaki zenginliklerden daha kıymetli ve değerlidir. Dünyamızdaki özellikle Ortadoğu’daki yakın savaşlara bakalım. Ne acı ki, hüzünle ve kederle hergün izliyoruz. ınsanlar birbirlerini çeşitli silahlarla öldürüyorlar ve acımasızca katlediyorlar. Yazık değil mi? Niye, neden, niçin? Bence; bu savaşların birinci sebebi insanoğlunun son ikibinbeşyüz yıl içinde hayvanları evcilleştirerek, daha kolay et elde ettiği için daha fazla et tüketerek, yaradılışındaki var olan kavga dürtülerinin yani şiddet genlerinin anormal bir şekilde faaliyete geçmesi iledir. ıkincisi ise; dünyanın büyük silah üreticilerinin ve tüccarlarının halkları birbirine savaştırıyor olmasıdır. Bu tüccarlar, Ortadoğu’da ısrail tehdidi ile büyük bir coğrafyada yaşayan ve çok kalabalık bir nüfusa sahip Arap alemini ürkütüp, yeni icat silahlarına pazar buluyorlar ve satıyorlar. Bunların bir yılda trilyon dolar değerindeki silah satışının getirmiş olduğu ekonomik kazanımlarını varın siz düşünün. şaşılacak şey ise, bu ülkelerin üstelik barış havarisi kesildikleri de görülmektedir. Hayret birşey! Bunlar arap ülkelerinin zengin petrol gelirlerini de dolaylı bir şekilde ellerinden alıyorlar. Yoksa isteseler bir günde bu kan ve göz yaşını durdurabilirler. ınancım ve korkum o ki; ısrail, Filistin, Lübnan ve Irak’a barış gelse bile bu tüccarlar Ortadoğu’da ve dünyada yeni yeni savaşlar çıkaracaklardır. Bu nedenle, öncelikle ve ivedilikle Ortadoğu halkları doğal kaynaklarını çar-çur etmemek için başta eğitime önem vermeliler ve ayılmalılar. Savaşı ve nedenini artık sorgulamalılar ve büyük zenginliklerini insanlığın yücelmesi ve mutluluğu için harcamalılar. Ve hangi koşullarda olurlarsa olsunlar barışı korusunlar. Zira barış, yaşamın hoş kokulu bir ilkbaharı gibi güzeldir. Bu güzelliği en anlamlı ve veciz bir şekilde Türk ulusuna ve dünyaya armağan eden büyük önder Atatürk; “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü ile insanlığın kurtuluşunun barışta olacağına yıllar önce işaret etmiştir. Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.