Köşe Yazısı

Doğdular, acı çektiler ve öldüler

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Kıymetli okuyucularım, insan yaşlandıkça bazı gerçeklerin farkına iyi varıyor.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın otuz beş yaş şiirinde dediği gibi;

“Geç fark ettim taşın sert olduğunu,

Su insanı boğar, meğer ateş yakarmış”

Ben de geç fark ettim, insan yaşamının özet olarak üç kelimeden ibaret olduğunu.

Doğdular, acı çektiler ve öldüler.

Gerçekten etrafımdakilere bakıyorum. Hangi yaşta, hangi başta ve hangi sosyal konumda olursa olsunlar herkesin bir genel ve özel derdi vardır.

Örneğin bir cihan Padişahı olan Yavuz Sultan Selim, bakınız bu konuda ne söylüyor;

“Bütün dünya benim olsa, Gamım bitmez nedendir?”

Yine Yavuz, bir başka söyleminde de,

“Dert çok, hem-dert yok düşman kavî talih zebun” demektedir.

Ayrıca bir beytinde de,

“Şirler, pençe-i kahrımdan olurken lerzan, beni de bir ahu gözlüye zebun etti felek” demek suretiyle çaresizliğini dolayısı ile acı çektiğini belirtmektedir.

Hal böyle iken, akla şöyle bir soru gelebilir: Hiç mi bu dünyada dertsiz insan yok?

Varsayalım ki böyle bir kimse var. Ama oda başkasının derdi ile acı çekmektedir. Namık Kemal’in dediği gibi; “Baisi şekva bize hüzn-i umumidir Kemal, Kendi derdi gönlümün billah gelmez yadımâ”

Bu hususu en güzel Şadi Şirazi dile getirmektedir.

“Derin dünya kesi bi ğam nabaşet

Eğer baş et beni adem nabaşet”

Sözü gerçek değil de ya nedir.

Sevgili okuyucularım, ben şahsen uzun yıllar ilimiz Urfa’da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi olarak görev yaptım.

Bu nedenle; yüzlerce çaresiz ve dertli insanla karşılaştım. Keza; memuriyet görevim esnasında da birçok dertli kimseyle karşılaşmıştım.

O anlarda gördüklerimden öyle etkilendim ki kendi dertlerimi unuttum. Öte yandan hele bir bakın şu an dünyamızdaki doğal afetlere, savaşlara ve onun getirdiği olumsuzluklara.

İşte bunları görüp duyan bir kimse benim hiç derdim yok diyebilir mi?

Bana göre, insan denilen canlının bu gezegendeki görünen yaşamı şu şekilde özetlenebilir;

Ağlayarak doğdular. Bir güldüler, bin ah dediler. Acı çektiler ve çektirdiler. Hiçbir şey götürmeden de ağlatarak gittiler.

Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…

1.355 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

Doğdular, acı çektiler ve öldüler

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Zaman zaman Urfa’daki Aile mezarlığımızın bulunduğu Harrankapı Kabristanı’na gider, ölülerimize dua eder ve bol bol düşünür ve ayrıca insanoğlunun bu gezegendeki  yaşam macerasının görünen ve bilinen yönünü kendimce yorumlamaya çalışırım.


İnsanlık tarihinin bilinen yüzünü incelediğimizde anlıyoruz ki, Ademoğlu denen bu canlı çok kavgacı bir yaradılışa sahip. Benim tespitlerime göre, on bin yıllık bir geçmişinde yalnız 160 yıl birbiriyle savaşmamış, üstelik bu yıllarda üst üste değil; Varın gerisini düşünün. Tarihte yaşamış Firaunlar, Nemrutlar ve Büyük İskender gibiler o kadar abartılı öz güvene ulaşmışlar ki, Megaloman ve Mitoman bir ruh hali yaklaşımla kendilerini tanrı olarak ilan etmişler, gördükleri ve uydurdukları hayal ürünü olan halüsinasyonlarına kendileri bile inanmışlardır.


Öte yandan bu olumsuz örneklerin yanı sıra tarihe ve insanlığa pozitif manada katkıda bulunanlar da olmuştur.


Dileğimiz odur ki, bu gibi düşünen ve davrananların sayısı çoğalsın. Ben bu konuyu algılayabildiğim kadarı ile şiir ve nesir karışımı bir yazıyla kaleme aldım. Yorumu siz sevgili okuyucularıma bırakıyorum.


 


Doğdular acı çektiler ve öldüler


Hayat bir gizemler manzumesidir.


Adına yaşam denir.


Bilinmezdir.


Neden ağlayarak dünyaya gelinir?


Niçin ağlatarak sonsuza gidilir?


Gerçek o ki, ömür çizgimizin serüveni,


Genetik şifremizdeki derinlikler-de gizlidir.


Ancak bu şifreyi bozan,


Yine Ademoğlunun kendisidir.


Ve insan!


Başına gelecekleri sanki çok önceden bilir de


Onun için hep ağlayarak dünyaya gelir.


Bir kirli manzara ki çoğunluk ondan nasibini alır.


Hem işliyen hem işlenen durumundadır.


İhmal, ihanet, kin, nefret, vahşet, haset, yalan, kibir.


Fırsatçı, muhteris, düzenbaz, hırsız muhtekir.


Türdeşine ve çevresine eziyet etmeyen de pek nadir.


Yoksulu aşağılamada mahir mi mahir.


Varsıla yaltaklanmada ise bire bir.


Ne eli durmak, ne gözü doymak bilir.


Sürekli sahiplenme, sonsuza kadar yaşama isteğindedir.


Ölümü, ölenleri görür de asla kendine yakıştırmaz.


Önemli olmak değil de ünlü olmak en büyük idealidir.


Ancak yanılgı içindedir.


Geçmişte kalan ne şöhretler duyduk ki yer değirmeni şimdi kemiklerini un etmiştir.


Ne saraylar gördük ki bugün viran haldedir.


Nihayet bir gün er veya geç kaçınılmaz gerçekte çıkıp gelir.


Ve arkalarından…


Ağlayarak doğdular, bir güldüler, bin ah dediler.


Acı çektiler ve çektirdiler.


Hiçbir şey götürmeden de bu dünyadan ağlatarak göçüp gittiler.


          


                                                                        Mehmet Göncü -1998


 


Dürüst ve şeffaf bir toplumda, lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla.


 


 


 


 

201 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

“DOĞDULAR, ACI ÇEKTİLER VE ÖLDÜLER”

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Yıllar önce bir arkadaşımdan dinlemiştim, insan denilen canlının bu gezegendeki macerasını…


“Genç bir padişah bir gün ülkesindeki alimleri bir araya toplar ve onlara bir  buyrukta bulunur;


“İnsanın yaşam macerasını  inceleyin ve özetini bana bildirin” der.


Alimler uzun yıllar uğraştıktan sonra Padişahın huzuruna 40 katır yükü kitabı getirip bırakırlar;  “İşte insanın yaşam öyküsü bu kitaplarda yazılıdır’ derler.


Padişah 40 katır yükü kitaplara bakıp  gülmeye başlar. ‘Ben size özet dedim, Bu kadar kitabı okuyamam. Gidin, istediğimi özetleyin öyle getirin” der.


Alimler sonra 40 katır yükü kitabı 10 katır yüküne, daha sonra da 1 kitaba sığacak kadar özetlerler. Ancak bu arada geçen uzun yıllar, Padişahı yaşlandırmış, gözleri iyi görmez olmuş.


Yaşlı ve hasta olan Padişah bu kitabı da özetleyin deyince, Alimler aralarında meşveret edip, bir karara varmışlar.  İçlerinden en yetkilisi gelip, hasta yatağında yatan Padişahın kuşağına insanoğlunun bu gezegendeki yaşam macerasını şöyle özetlemiş:


“DOĞDULAR, ACI ÇEKTİLER VE ÖLDÜLER”


Yorum siz değerli okuyucularıma ait..


Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla..

238 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir