Remzi Mızrah
14 Mayıs 2008
Urfalı ünlü bestekâr Doğan Güllüoğlu örnek bir davranışla kişisel arşivini şURKAV’a bağışladı. Örnek alınması gereken ve Urfa’nın çokta ihtiyaç duyduğu, şehir belleğinin yeniden oluşması için önemli bir adım attı diyebilirim. Edebiyat ve müzik konularında temel müracaat kaynaklarının ağırlıkta olduğu 200 kitap ve 4000 e yakın notadan oluşan bu arşiv artık şURKAV Kütüphanesi koleksiyonunda. Bu materyallerin yanında 30 bestesinin telif hakkını da şURKAV’a devretti.
Urfa’da bu tür bağışlar pek alışılmış türden değil. Urfanın bu konudaki sicili de pek parlak olmadığından binlerce bilgi kaynağı kişilerin özel koleksiyonlarında, geniş kitlelerin yararlanma imkânı olmadan, duruyor. Dünyanın birçok yerinde kütüphanelerin ve bilgi merkezlerinin oluşmasında kişisel arşivler hayati öneme sahiptir. ınsanlar yıllar boyu biriktirdikleri her türden materyali uygun ortamı bulunca geniş kitlelerin yararlanması amacıyla daha işlevsel ve sistematik bilgi hizmeti sunan, çeşitli kurum ve kuruluşlara bağışlamışlardır. Fransız, ıngiliz milli kütüphaneleri başta olmak üzere dünyanın birçok yerindeki kütüphanelerin oluşmasında bu tür kişisel kitap koleksiyonlarının büyük rolü vardır. Yine birçok üniversitemizde bağışlayan kişilerin ismini taşıyan özel kitap koleksiyonları bulunmaktadır.
Urfa da bu konuda bir eğilim gelişmemiştir. Tabiî ki bununda çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle şanlıurfa’da bir koruma kültürünün olmadığından bahsetmek istiyorum. Değerli büyüğümüz Naci ipek bunu yaşayan insanlardan biri. Geçmiş yıllarda elinde bulunan, her birisi başlı başına bir tarih olan, Karakoyun, Fırat, Urfanın Sesi, Akgün, Yenilik, Demokrat Urfa gibi gazetelerin koleksiyonlarını, o dönem kütüphanede canla başla bir şeyler yapabilme gayretiyle çalışan Mehmet Emin Ergin beyefendinin ısrarları üzerine kütüphaneye bağışlar. Herkes bu değerli gazetelerin tasniflenip kullanıcı hizmetine sunulmasını beklerken çeşitli nedenlerle Sayın Ergin’in tayini Antalya’ya çıkar. Binbir zahmetle düzenlemeye çalıştığı gazeteler ise üzerinde Kıymalı(lahmacun) yemek amacıyla masa üzerlerine serilir. Naci ıpek buna bizzat şahit olmuş ve bunu da Edessa dergisinde yazdığı bir yazıyla urfa kamuoyuyla paylaşmıştır.(Edessa Sayı:2 Mart-Nisan 1998)
Bu şehir, kültürel profiline yadsınamayacak katkılarda bulunmuş Halkevi Kütüphanesi kitaplarının kasaplara kiloyla satıldığı günleri görmüş bir şehir.
Urfa’yla ilgili hatırı sayılır materyal koleksiyonuna sahip duyarlı Urfalılar çoğunlukta. Özellikle eli kalem tutan zevat’ın birçoğunda önemli miktarda materyal mevcut. Yıllarca emek verip bir araya getirdikleri kitapları, yazdıkları yazıları belki de devretmek istiyorlar ama bunların korunmayıp yok olması veya bazı kişilerin elinde kalma kaygısı bu anlamda bir tereddüt oluşturuyor.
ışte değerli besteci Doğan Güllüoğlu’nun bu anlamda bir kırılma noktası oluşturan kişisel arşivini bağışlama pratiği çok çok önemlidir. Ayrıca bu konuda şURKAV’ı tercih etmesi de bu kuruma olan güveninin bir tezahürü şeklindedir.
şURKAV, kütüphanesinde bulunan kaynaklarla, yıllar öncesinden, tam işlevsel olmasa da “Urfa Arşivi” oluşturmuş bir kurum. Doğan güllüoğlunun bu bağışıyla, bu niteliğini daha da pekiştirmiştir kanımca.
Bundan sonrasında şURKAV vakfının bu kaynakları korumak için göstereceği çaba ve bunun kamuoyuyla paylaşılması, insanların kafasındaki soru işaretlerini dağıtacak ve diğer bağışlarında yolunu açacaktır.
şURKAV Kütüphanesi’nde artık bir “Doğan Güllüoğlu Bölümü” var.