İbrahim Halil Okuyan
1 Ağustos 2011
19.Yüzyıldan beri bu Topraklarda; Dini ve Etnik Gurupları Kışkırtarak Devleti Zor Durumda Bırakmak Emperyalist Devletlerin Genel Politikası. Yeni Anayasa bu tür provokasyonlardan korunmak açısından da çok önemli. 12 Eylül Anayasası’nın bizi getirdiği nokta ortada. Bize ait ve çağdaş normlara uygun bir Anayasa olmalı. Ancak, Anayasalar Tılsımlı Metinler de değil… Kötü bir Anayasa ile iyi bir yönetim mümkündür. Ülke Anayasası(örneğin İngiltere) bile yönetilir. Yeter ki Demokrat olmaya niyetimiz olsun… Yeter ki Demokrasiye, “Amaca Varmak İçin Bir Araç” diye bakmayalım. Bu yeni Anayasa’da toplumu götürmesi istenen ileri Demokrasi Hedefinde olabilecek sapmalara karşı tedbirler içermelidir. Ya Gittiğimiz Pek Çok Yanlış Yolun Farkına Varıp Geleceğimizi kurtaracağız, Ya da Bu Gün Vaz Geçemeyeceğimiz Küçük Keyifler İçin Geleceğimizi Yok Edeceğiz. “Dimyata Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan da olmamalıyız.” Bunun içinde bu süreçte toplumda Liderlere ihtiyaç vardır. Öncelikle liderlik konusunu bir öykü ile açıklamalıyım. “Lider Kimdir? Bir Öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim? “der. Gazeteci; “Elbette, anlat öykünü” diye yanıtlar. Bedevi anlatır; “Benim gibi bir Bedevi, Devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü’nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, Gökyüzünde nadiren tek tük Görülen kuşlar, Bu kez toplu halde, Karanlığın aksi istikametine doğru, Telaşla kanat çırpmaktadır. Deneyimli Bedevi; Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, Kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler. Fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Rüzgârın oluşturduğu kum sağanağı, Neredeyse delip geçecek bir hızda, Çadır yüzeyine çarpmaktadır. ‘Efendi, Canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?‘ der. Zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve Diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır. Fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır; Derimin en ince olduğu yer Boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, Boynumu da Çadıra Sokayım.’ Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır; Ancak, Hörgücün de içeri girmesiyle, Bu duruma, Bedevi’den önce, Deve tepki gösterir; Sen Dışarı Çıkıp, Başının Çaresine Baksan.’ ‘Lider kimdir? ‘demiştiniz; Bu hikâyeyi mesnet alarak cevap vereyim; Öykü böyle bitiyor. Alınacak Ders Çok. “Demokratik Açılım” derken mevcut kazanımlarımızı da Kaybederek başka noktalara gitmeyelim de. İşte bizim durumumuzda aynen böyle; Elimizi uzatırken kolumuzu kaybetmek için; Bizde genelde Liderlerin dediği olduğu için; Dikkatli davranan ileri görüş sahibi, “Devenin Başını Dahi, Çadıra Sokmasına İzin Vermeyen” Liderlere ihtiyaç duymaktayız. Saygılarımla. İbrahim Halil Okuyan İnşaat Yüksek Mühendisi 30.Temmuz.2011 Mersin
İngiliz gazeteci, Sina Dağı’nda karşılaştığı bir Bedevi’ye
sorar: “Sence lider kimdir?“
Bedevi; “Bir tanım yapmak yerine,
Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki.
Bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi
olduğunu hemen anlar.
Devesini çökertir, üstünden iner.
Kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar.
Sonra yine heybelerden,
Katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırın alelacele
Son düğümü henüz atmıştır ki;
Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta,
Her kum tanesinin,
Boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi
Bedenine saplandığı Deve, dile gelir:
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi,
‘Peki, Başını Çadıra Sokabilirsin.’
Durmak bir yana,
‘Efendi,
Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de ‘Peki‘ der Bedevi.
Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir.
‘Efendi, Ne Olur, Hörgücümü de Çadıra Sokmama İzin Ver..’
Bedevi bu son isteği de Kerhen kabul eder.
Küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır.
‘Efendi, Bu Çadır İkimize Dar Geliyor.
Lider; Devenin Başını Dahi, Çadıra Sokmasına İzin Vermeyen İnsandır.””