Mahmut Çepoğlu
17 Temmuz 2006
Dev Teyşti’nin çocukluk yıllarımızın tatlı anılarında çok önemli bir yere sahiptir. O günleri hep sitayişle yad ederiz. Yazın kavurucu sıcağında serinlemek için oraya koşardık. Sair günlerde özellikle bahar aylarında Urfa halkının mesire yeri olarak kullandığı bir alandı. Bağlar, bahçeler arasında yabani kuş sesleri renk katardı çevreye…Kızlar su alırken işlevleri naz, erkeklerde türkü, hoyrat, sazlı sözlü avaz
şimdi Dev Teyşti kent platosundaki diğer turistik yerler gibi can çekişiyor. Her gün kentin canlı bedenine yapılan acımasızca müdahaleler, tarihin bilinçsiz ellerce yok edilmesinin sıkıntısı benliğimizi sarmış durumda. ışte adeta çevre halk tarafından çöp merkezi haline gelen ve uzun bir tarihi geçmişi olan “dev teyşti” olarak adlandırılan tarihi mekanın yok olmasına az bir zaman kaldı.
“Dev Teyşti” neresidir, bu ismi nereden almıştır? Dersiniz kısaca anlatmada yarar var sanırım. Efsanesi halk arasında şöyle gelmiştir dilden dile… Dev teyşti isminde de anlaşılacağı gibi taşların yuvarlak bir şekilde dizilerek yapılmış havuz şeklinde bir yapıdır. Bu yapı efsane gereği devlerin gelip çamaşırlarının yıkadıkları yer olarak yorumlanır. Hikayelerimizin, masallarımızın korkunç yaratıkları, kocaman elleri ve ayakları bulunan devler… Kafaları bir külhanın kubbesi gibi olduğu söylenen, gözleri hamam külhanı gibi alev alev yanan yaratıklar… ışte bu “dev teyşti” böyle yaratıkların uğrak yerlerinde bir yer olduğu söylenir.
Aslında burası geçmişinde Hıristiyanların vaftiz yeri olarak kullandığını öğreniyoruz. Segal’ın “Kutsal Kent Urfa” kitabında bahse konu olmakta. Bu yörede birde kilise varmış. Ancak kilise zamanla tahrip edilerek yok edilmiş. Bu çevrede ki bağcıların içme suyu ihtiyaçlarını burada karşıladıkları gibi, sebze türleri bu suyla sulanırdı. Yıkıntı bir durumda olan bu havuz 1965 li yıllarda siyah taşlardan bir onarımını geçirirken anımsıyorum. Suyun akışı sağlandığı gibi yeniden onarılarak koruma altına alındı.
Uzun yıllardır görmemiştim. Çocukluk ve gençlik yıllarımızda sık sık beraber gittiğimiz bir arkadaşımın annesinin ölümü nedeniyle kendisine baş sağlığı dilemek için taziyesine gitmiştim. O taziyeyi bırakıp “niçin Dev Teyştine sahip çıkılmadığını sordu.” Siz madem gazetecisiniz sizler madem vakıf yönetimindesiniz. Urfa’nın tarihi ve mimari kültürüne sahip çıkmanız gerekir. Niçin sahip çıkmadığı anlamında bizi sorgulaması ve suçlaması konusunda haklıydı. Uzun yıllardır oraları görmemiştim. Onun tavsiyesi ve sahiplenme anlamındaki sözleri üzerine dev teyşti denilen yere gittim.
Dev teyşti denilen o mesire yerinin her tarafı gecekondularla dolmuş. Dev Teyşiti mezbelelik bir yer olmuştu. Kültürümüzde hem efsanesi, hem otantik yapısı ile yer alan Dev Teşti’nin şimdi içinde bulunduğu hayli üzüntü vericiydi. Yalnız dev teyşti değil; Urfa nın bir çok tarihi ve kültürü yapılarının yıkılıp yok olduğunu, sahiplenilmesi gerektiğini hatırlamakta fayda vardır.
Gelişen gecekondulara arsa bulunması anlamında yok edilen bağlar, bahçelerle birlikte “dev teyşti” gibi tarihi varlıklarda yok edildiğini görmek insana acı veriyor. Bunların önlemi alınmalı. Mezbelelik bir halde olan dev teyşti de koruma altına alınmalıdır. Tarih bilinç ister. Tarih sahiplenilmeyi ister. Tarihi varlıklar geçmişimizdir. Onları geçmişten alıp geleceğe mal etmemiz gerekir. Taşrada merkeze gelenler bilmedikleri tanımadıkları tarihi mekanları, efsanesi, güzelliği ve otantik yapıları ile kendi başına birer servet olan tarihsel mimariler servet edinme uğruna yok etme çabasında olmaları uyarılmalı, ikna edilmelidirler.
Bu güne kadar tarihi kalıntıların tahribatında suç olduğunu ve onun ne olduğunu bilmeyenler insan olarak toplumun yaşatan değerlerin başında tarihi nitelikleri olan yapılar gelir. Bunlar birer hazine örneğidir. Ancak eğitime yeterince önem vermeyen toplumun düştüğü vahim sonuç budur.
ınsanlık tarihin su kaynaklarını iyi kullandıkları suyun olduğu yerde hayat olduğu hep tarihin sayfalarında rastlıyoruz. Su çevreleri kadar tepelik ve dağlık yerler de medeniyetlerin rüzgarlarını estiren yerlerdir.
“Dev teyştinin” güneyden bir kapısı var buradan basamakla inilir. Kuzeyde de taştan yapılmış bir seki vardır. Gençler yüzmek için yukardan suya atlayanlar olduğu gibi taş basamakları kullananlar da vardı. Dev Teyşti’nin içi yosunlarla doluydu. M. S ikiyüzlü yıllar civarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Dev teyşti etrafındaki bağ yatıları çokça anlatılır. keşke eğlenceye ayırdığımız vaktimizin bir kısmını da tarihi mekanları korumaya ayırsak…
Teyşt; Leğenden büyük daha çok çamaşır ve
şıra çıkarmakta, bulgur pişirilmekte kullanılan
bakırdan kab.