Halit Güllüoğlu
15 Aralık 2009
Bundan dolayı birbirimizi suçlamak neye yarayacak. Sadece düşmanlık doğuracaktır. Ancak gelişen olaylarla Anayasa Mahkemesinin verdiği karar karşısında adeta siyasette bir kilitlenme endişesi hasıl oldu. Demokratik Toplum Partisi hakkındaki davanın uzun zamandan beridir rafta tutulup kamuoyunda sürpriz olarak nitelenen kararı düşündürücüdür.. Ağır sonuçlar doğuran son hükmün tartışılması gündemden düşeceğe benzemiyor. Şimdiden bu anlayış ve bu gidişle doğuracağı sonuçları tahmin mümkün değildir. Anayasa Mahkemesinin kararı yasal olabilir. Amma her yasal kararın Hukuka uygunluğu tartışmaya açıktır.
Demokratik Toplum Partisi bunu ne derece hak etmiştir yorumunu keşke taraf olmadan eleştirmek mümkün olsa. Hüküm hakkında DTP’linin verdiği cevapla Muhalefetin yaptığı yorumu bilmem karşılaştırmaya gerek var mı? Durum böyle olmakla beraber Anayasa ve yasa değişikliklerindeki işleri ağırdan alınmış olmasına ne demeli. Hatırlarda olduğu gibi AKP’nin kapatılma davasında, Anayasa Mahkemesi Başkanının Haşim Kılıç’ın kendisini aşan açıklamalarda bulunduğu doğrudur. Amma söylediklerinde de gerçekler var. DTP nin kapatma kararındaki son açıklamalarında olduğu gibi
Mevzuatta değişiklikler önermişti. Anayasa ve özelikle Siyasi Partiler Yasasında. Ancak Hükümetin içte ve dıştaki meşguliyetlerinden olacak ki buna eğilmemiş olmasının bir ihmal sayılması kaçınılmazdır. Doğrusu buna mazeret aramakta yanlıştır. Bütün bu gelişmelere rağmen sorumluluktan kaçınan muhalefetin kopardığı fırtınaların etkisini de inkar edemeyiz. Ancak her şeye rağmen Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan Siyasi Partilerin kapatılmasının mutlaka zorlaştırılması gerekir. Şayet varsa suç işleyen yönetici ve üyeler hakkında cezai uygulamalarla yetinilmelidir.Toplumu temsil eden Hükmi şahsı yok saymak .bazan telafisi imkansız zararlara sebep olmaktadır.
Her halı karda böylesi kararlardan ders almak gerekir. Bir kararın yasal olması mutlaka Hukuki olacağı demek değildir bu anlayış çok anlamlı bir iddiadır.Malum olduğu gibi Sokak gösterilerinin özgürlük adı altında sağa sola saldırmak masum insanların can ve mal güvenliğine zarar vermek olmadığının idrakinde olmalıyız. Düşmanlığı tahrikten öte bir yarar sağlamayacağı unutulmamalıdır.. Özgürlüğü savunmak başkalarının özgürlüğüne zarar veriyorsa buna Demokratik hak demek mümkün değildir.Doğu ve Güneydoğunun bazı illerindeki kepenk kapattırma eylemleri bizzat kendi Halkının haklarını ihlal ettiği ortadadır.Olayların siyasi zeminde meşru sayılması için bütün bu gerçekleri göz önünde bulundurmak zaruretindeyiz..
–
Aksine anlayış ve eylemlerle doğacak düşmanlıktan dolayı kardeşliğin zedelenmesine yazık etmiş oluruz.Yani Demokratikleşme sınavındaki başarısızlığımız. “sınıfta kalmışlığımızın” başlıca sebebi olacaktır. Unutmayalım. .