Ömer Elçi
30 Mart 2007
Türkiye’de kimileri Hz Muhammed’in “kıyametin kopacağını bilsen bile, elindeki fidanı dik” sözüne istinaden; kimileri cennete gireceğini hayal ederek; kimileri dünyamızın günü ve geleceği için ağacın önemine inandığından;kimileri ise medyada isminden bahsettirmek için ağaç diker; kimileri ise çiftçi olduğundan veya evinin birkaç yüz metrekarelik alanını değerlendirmek için ağaç diker… Kim hangi amaçla dikerse diksin ama, ben ağaç dikene, var olan ağaçları koruyana; doğaya karşı saygılı olana bir başka saygı duyarım… * * * Yanlış zamanlarda dikim yapıyoruz. şanlıurfa’da çam fidanlarının Kasım, Aralık en geç şubat ayının sonuna kadar dikilmelidir. Mart ayının son haftasında ilimizde veya Türkiye’nin bir çok yerinde dikilen ağaçlar yaz döneminde kurumakta ve emekler boşa gitmektedir. ılkbahar yağışları çamların toprakta köklenmesini yeterli olmamakta. Yanlış ağaç türlerini dikiyoruz. şanlıurfa iklimine en dayanıklı çamlar; karacam, kızıl çam, ıran çamı, servi ve mavi çam olmasına rağmen kurumlar ve bireyler yanlış seçimlerde bulunabilmekte ve emekler boşa gitmektedir. Çam haricinde ise alıç, dağdağan, akasya,zeytin,meşe, badem fidanlarının üretilmesi ve dağların çamlar haricinde bu türlerle de yeşillendirilmesi gerekmektedir… ıl Çevre Orman Müdürlüğünün mera kanunu çıkmadan önce yıllarca gereken hassasiyeti göstermemesi ilimizin kaybı olmuştur. şimdi ise mera kanunu bir çok yerde ıl Çevre Orman Müdürlüğünün karşısına çıkmaktadır. 43 yıl önce kurulan Birecik Fidan Üretim ıstasyonu en az 120 milyon fidan üretmiş ama şanlıurfa’ya bunun 12 milyonunun dikilememesinin veya şanlıurfa Valiliği tarafından kurulan fidan üretim merkezi kapatılmasının acısını gelecekli yıllarda fazlasıyla hissedeceğiz… Geçmiş yıllarda defalarca köşemde ağaçlandırmayla ilgili projeleri makamların dikkatine sundum ama; kendim yazdım ve kendim okumuş oldum … Hazır ağaçlandırılmış alanlara dernek veya vakıf olarak (tabelacılık)bir hafta sonu, (basına da haber verip) göstermelik olarak bir fidana su verdikten sonra kendini çevreci sananlara ve bu yönde nutuklara atanlara da her nedense güldüm… * * * şanlıurfa’da Mart ayından itibaren dağlara dikilecek fidanlar boşuna dikilmesin… şanlıurfa iklimine dayanıksız fidanlar göstermelik olarak hiç mi hiç dikilmesin… Valilik fidan üretim merkezi yeniden devreye konulsun ve Kasım ayından itibaren kendi çabalarıyla dağları ağaçlandırmak isteyen Sivil Toplum Kuruluşlarına, derneklere, gönüllü bireylere, muhtarlıklara, köy okullarına ister Birecik fidanlığından veya başka yerlerden fidan temin edilsin. şanlıurfa Belediye Başkanlığının alanlarda başlattığı “lale devri” ile beraber “her yıl 100bin fidan üretim merkezini” devreye koyması ile şanlıurfa’nın dağları dumanlılıktan, çıplaklıktan belki kurtarılabilir. Belediye Başkanlığı kendi fidanını üretir, diker ve ağaçlandırmaya destek olacaklara da ayrıca cüzi bir ücretle satar veya dikmeleri için fidan bağışında bulunur. Yıllarda ise 250bin ve 500bine ulaşılabilir… 2007 sonbaharı ile 2008’in Ocak ve şubat ayları için şimdiden kurumların, Sivil Toplum örgütlerinin, derneklerin ve bireylerin şimdiden planlama yapması gerekir ki; “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar “şarkısı” Urfa’nın etrafı yeşil dağlar” şeklinde söylenir olsun … Dağlarımız, düşüncelerimiz halen çıplak ve dağlarımızla bazı düşüncelerin çırılçıplaklığına da kendimce gülüyorum işte… Fidan dikmediğim halde kendimce söylenmek ve gıcıklık yapmakta hoşuma gidiyor.