Köşe Yazısı

DABBAKHANE CAMİİ

Cihat Kürkçüoğlu

Cihat Kürkçüoğlu

Tüm Yazıları Gör

Dabbakhane Cami avlusunun batı kapısı üzerinde yer alan  araştırmacı yazar Mahmut Karakaş tarafından fark edilerek  sıvası temizlenen kitabede; “Bu mübarek cami’i şerif Sultan Süleyman (1520-1566) oğlu Sultan Selim II. (1566-1574) zamanında H.975 (M.1568) tarihinde yaptırılmış ve tamamlanmıştır” yazılıdır. Avlunun kuzey-doğusundaki şadırvan eyvanının güneyindeki örülmüş olan kapının H.970/M.1562 tarihli kitabesinde Behram Paşa’nın adı geçmektedir.

1563 tarihinde Diyarbakır Beylerbeyi olan Halhallı Behram Paşa, 1560 tarihinde Urfa Gümrük Hanı’nı yaptırmıştır. Kanaatimize göre camiye Behram Paşa tarafından 1562’de inşasına başlanılan cami 1568’de tamamlanmıştır. 1523 tahririnde aynı adla bir cami geçmektedir. Ancak bu caminin Dabbakhane mahallesinde, bu gün mevcut olmayan başka bir cami olduğu düşünülmektedir.

Caminin güney cephe duvarı üzerindeki kitabede Sultan Murad’ın oğlu Sultan Mehmed Han zamanında (1595-1603) Abdullah oğlu Ramazan Ağa tarafından onarıldığı yazılıdır.

Avlunun güney kapısı üzerindeki H.1173/M.1759 tarihli kitabede kapının Bihsevi Ağa tarafından onarıldığı belirtilmiştir.

Diğer bir onarım kitabesi de H.1305/M.1887 tarihli olup son cemaat yerinin onarımı ile ilgilidir.

Cami, enine dikdörtgen planlı yapı mihraba paralel sıralanmış eşdeğerde üç kubbe ile örtülüdür. Kubbelere geçiş pandantiflerledir. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Cami mekânının doğu tarafında kadınlar mahfili yer almaktadır. Buraya çıkış, son cemaat yerinin doğudaki gözünden merdivenli bir kapı ile olmaktadır. Kapının üzerinde okunamayan bir kitabe bulunmaktadır. Kadınlar mahfili ahşap bir kafes ile camiden ayrılmış iken 1990’lı yılların başlarında yapılan restorasyon sırasında bu kafes kaldırılarak yerine duvar örülmüş ve oda haline getirilen mahfilin cami ile ilişkisi kesilmiştir.

Kesme taş mihrap sade ve süslemesiz olup kavsarası mukarnaslıdır. Balkon şeklindeki minbere duvar içersinden merdivenle çıkılmaktadır. Ahşap müezzin mahfilinden son cemaat yerine açılan mükebbire, Urfa camilerinde tek örnektir.

Çapraz tonozlara örtülü altı gözlü son cemaat yeri ön tarafta beş payelidir.

Caminin kuzey batı köşesinde tek şerefeli minare yer almaktadır. Bu minare, Urfa minareleri içerisinde en çok taş süslemeli minare olma özelliğine sahiptir. Minarenin alt bölümü sekizgen, orta bölümü silindirik, yukarı bölümü onikigen formdadır. Üst bölüm yatay bir kaval silme kuşakla ayrıca ikiye ayrılmıştır. Alttaki sekizgen gövdeyi, iki şeritli yatay örgülerin minare köşesinde dikey ve düşey şekilde birleşerek oluşturdukları dört şeritli kabartma bir örgü çevreler. Silindirik olan orta bölümde, kabartma iki palmet bordürü arasına negatif oyma tekniğinde sekizgen yıldızlar işlenmiştir. Yukarıdaki onikigen gövdenin alt bölümü, onikigenin her yüzünde sıçan dişi bordürün çevrelediği sağır kemerlerle dekore edilmiştir. Yatay kaval silme kuşağın üzeri balık sırtı motifi ile süslenmiştir. Balık sırtı motifi ile şerefe mukarnaslarının arasına, sekizgenin her yüzünde, bir sürahiden çıkan haşhaş dalları (hayat ağacı) kabartmasına yer verilmiştir.

Minare gövdesine yer yer altıgen çini panolar yerleştirilmiştir.

Dabbakhane camiinin minaresinde ve son cemaat yerinde yer yer altıgen çini panoların kullanılmış olması, Osmanlı çini sanatının dorukta olduğu 16.yüzyılın bir özelliğinin yansıması olarak değerlendirilebilir.

Dabbakhane Camii minaresi ile Siverek Ulu Camii minaresi arasında bazı benzerlikler dikkati çekmektedir. H.982 / M. 1574 tarihli Siverek Ulu Camii minaresi üzerindeki altıgen çini panolar, bir sürahiden çıkan haşhaş bitkisi kompozisyonları, minarenin aşağı bölümünün onikigen oluşu bu benzerliğin başlıcalarıdır. Buna dayanarak, Dabbakhane Camii minaresini 1568’de yapan ustanın bundan altı yıl sonra 1574 yılında Siverek Ulu Camii minaresini yaptığı söylenilebilir.

Dabbakhane Camii minaresine Zengiler dönemine ait (12.yüzyıl) Şanlıurfa Pazar Camii minaresinin öncülük etmiş olmalıdır.

Cami avlusuna, batıdan ve güneyden üzerleri geometrik taş süslemeli kapılardan girilir. Esas kapı batı kapısıdır.

Eyvan şeklindeki bu kapının kemer taşlarında yan yana dizilmiş palmetlerden oluşan bir süsleme yer almaktadır. Her iki palmetin yaprakları arasındaki boşluklarda ters vaziyette palmetler oluşmuştur. Kapı alınlığında ma’kıli tarzında dört defa “Ali” yazılı kare bir rozet bulunmaktadır. Bu rozetin altındaki kitabe kartuşunun iki yanına, simetrik çatallı rumilerin geçmesinden oluşan birer palmet motifi işlenmiştir. Kapı eyvanının iki yanındaki mihrabiyelerin üzerinde, yan yana sıralanmış ters palmetlerden oluşan bir bordür vardır. Güneydeki mihrabiyenin üzerinde ayrıca, dikey ve çapraz kırık çizgilerin kesişmesinden altı kollu yıldızlar ve altıgen boşlukların oluştuğu bir kompozisyon yer alır.

Kuzeydeki mihrabiyenin üzerinde ise yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma bir süsleme bulunur.

Avlunun küçük ölçüdeki güney kapısı lentosu üzerine, aynı boydaki tam ve yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma tekniğinde bir kompozisyon işlenmiştir.

Cami avlusunun kuzey-doğusunda çapraz tonozlu, batıya bakan eyvan şeklindeki şadırvan bulunur. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde muhafaza edilen, II.Abdülhamid’in 1890 yıllarında çektirdiği ve “Yıldız Albümleri” olarak tanınan albümlerdeki bir fotoğrafta bu mekânın üzerinin kesme taştan kaburgalı kubbe ile örtülü bir oda olduğu görülmektedir. Kubbeli bu oda H.1398/M.1977 tarihinde yıkılarak çapraz tonozlu eyvan şadırvana dönüştürülmüş, odanın güney taraftaki kitabeli kapısı örülerek iptal edilmiştir.

Cami avlusunun güney batı köşesinde, avlunun batı kapısının güneyinde Hafız Muhammed Selim Efendi’nin türbesi bulunur. Türbenin kitabesinde Mevlana Halid-i Bağdadi’nin halifelerinden olan Hafız Muhammed Selim Efendi’nin H.1277/M.1860 tarihinde vefat ettiği, türbesinin H.1298/M.1880 tarihinde Hüseyin Ferideddin Efendi tarafından yaptırıldığı yazılıdır.

Bu türbenin batısına bitişik çeşme de, kitabesine göre aynı zat tarafından yaptırılmıştır.

1.801 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

DABBAKHANE CAMİİ

Cihat Kürkçüoğlu

Cihat Kürkçüoğlu

Tüm Yazıları Gör

DABBAKHANE CAMİİ


Dabbakhane mahallesindedir. Cami avlusunun batı kapısı üzerinde yer alan ve son yıllarda araştırmacı yazar Mahmut Karakaş tarafından fark edilerek üzerindeki sıvası temizlenen kitabede; “Bu mübarek cami’i şerif Sultan Süleyman (1520-1566) oğlu Sultan Selim II. (1566-1574) zamanında H.975 (M.1568) tarihinde yaptırılmış ve tamamlanmıştır” yazılıdır.  Avlunun kuzey-doğusundaki şadırvan eyvanının güneyindeki örülmüş olan kapının H.970/M.1562 tarihli kitabesinde Behram Paşa’nın adı geçmektedir. 1563 tarihinde Diyarbakır Beylerbeyi olan Halhallı Behram Paşa, 1560 tarihinde Urfa Gümrük Hanı’nı yaptırmıştır. Kanaatimize göre camiye Behram Paşa tarafından 1562’de inşasına başlanılan cami 1568’de tamamlanmıştır. 1523 tahririnde aynı adla bir cami geçmektedir. Ancak bu caminin Dabbakhane mahallesinde, bu gün mevcut olmayan başka bir cami olduğu düşünülmektedir.
Caminin güney cephe duvarı üzerindeki kitabede Sultan Murad’ın oğlu Sultan Mehmed Han zamanında (1595-1603)  Abdullah oğlu Ramazan Ağa tarafından onarıldığı yazılıdır. Avlunun güney kapısı üzerindeki H.1173/M.1759 tarihli kitabede kapının Bihsevi Ağa tarafından onarıldığı belirtilmiştir. Diğer bir onarım kitabesi de H.1305/M.1887 tarihli olup son cemaat yerinin onarımı ile ilgilidir.
Cami, enine dikdörtgen planlı yapı mihraba paralel sıralanmış eşdeğerde üç kubbe ile örtülüdür. Kubbelere geçiş pandantiflerledir. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Cami mekânının doğu tarafında kadınlar mahfili yer almaktadır. Buraya çıkış, son cemaat yerinin doğudaki gözünden merdivenli bir kapı ile olmaktadır. Kapının üzerinde okunamayan bir kitabe bulunmaktadır. Kadınlar mahfili ahşap bir kafes ile camiden ayrılmış iken 1990’lı yılların başlarında yapılan restorasyon sırasında bu kafes kaldırılarak yerine duvar örülmüş ve oda haline getirilen mahfilin cami ile ilişkisi kesilmiştir.
Kesme taş mihrap sade ve süslemesiz olup kavsarası mukarnaslıdır. Balkon şeklindeki minbere duvar içersinden merdivenle çıkılmaktadır. Harim kapısı üzerindeki ahşap müezzin mahfilinden son cemaat yerine açılan mükebbire, Urfa camilerinde tek örnektir.
Çapraz tonozlara örtülü altı gözlü son cemaat yeri ön tarafta beş payelidir.
Caminin kuzey batı köşesinde tek şerefeli minare yer almaktadır. Bu minare, Urfa minareleri içerisinde en çok taş süslemeli minare olma özelliğine sahiptir. Minarenin alt bölümü sekizgen, orta bölümü silindirik, yukarı bölümü onikigen formdadır. Üst bölüm yatay bir kaval silme kuşakla ayrıca ikiye ayrılmıştır. Alttaki sekizgen gövdeyi, iki şeritli yatay örgülerin minare köşesinde dikey ve düşey şekilde birleşerek oluşturdukları dört şeritli kabartma bir örgü çevreler. Silindirik olan orta bölümde, kabartma iki palmet bordürü arasına negatif oyma tekniğinde sekizgen yıldızlar işlenmiştir. Yukarıdaki onikigen gövdenin alt bölümü, onikigenin her yüzünde sıçan dişi bordürün çevrelediği sağır kemerlerle dekore edilmiştir. Yatay kaval silme kuşağın üzeri balık sırtı motifi ile süslenmiştir. Balık sırtı motifi ile şerefe mukarnaslarının arasına, sekizgenin her yüzünde, bir sürahiden çıkan haşhaş dalları (hayat ağacı) kabartmasına yer verilmiştir.
Minare gövdesine yer yer altıgen çini panolar yerleştirilmiştir. Dabbakhane camiinin minaresinde ve son cemaat yerinde yer yer altıgen çini panoların kullanılmış olması, Osmanlı çini sanatının dorukta olduğu 16.yüzyılın bir özelliğinin yansıması olarak değerlendirilebilir.
Dabbakhane Camii minaresi ile Siverek Ulu Camii minaresi arasında bazı benzerlikler dikkati çekmektedir. H.982 / M. 1574 tarihli Siverek Ulu Camii minaresi üzerindeki altıgen çini panolar, bir sürahiden çıkan haşhaş bitkisi kompozisyonları, minarenin aşağı bölümünün onikigen oluşu bu benzerliğin başlıcalarıdır. Buna dayanarak, Dabbakhane Camii minaresini 1568’de yapan ustanın bundan altı yıl sonra 1574 yılında Siverek Ulu Camii minaresini yaptığı söylenilebilir.
Dabbakhane Camii minaresine Zengiler dönemine ait (12.yüzyıl) Şanlıurfa Pazar Camii minaresinin öncülük etmiş olmalıdır.
Cami avlusuna, batıdan ve güneyden üzerleri geometrik taş süslemeli kapılardan girilir. Esas kapı batı kapısıdır. Eyvan şeklindeki bu kapının kemer taşlarında yan yana dizilmiş palmetlerden oluşan bir süsleme yer almaktadır. Her iki palmetin yaprakları arasındaki boşluklarda ters vaziyette palmetler oluşmuştur. Kapı alınlığında ma’kıli tarzında dört defa “Ali” yazılı kare bir rozet bulunmaktadır. Bu rozetin altındaki kitabe kartuşunun iki yanına, simetrik çatallı rumilerin geçmesinden oluşan birer palmet motifi işlenmiştir. Kapı eyvanının iki yanındaki mihrabiyelerin üzerinde, yan yana sıralanmış ters palmetlerden oluşan bir bordür vardır. Güneydeki mihrabiyenin üzerinde ayrıca, dikey ve çapraz kırık çizgilerin kesişmesinden altı kollu yıldızlar ve altıgen boşlukların oluştuğu bir kompozisyon yer alır. Kuzeydeki mihrabiyenin üzerinde ise yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma bir süsleme bulunur.
Avlunun küçük ölçüdeki güney kapısı lentosu üzerine, aynı boydaki tam ve yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma tekniğinde bir kompozisyon işlenmiştir.
Cami avlusunun kuzey-doğusunda çapraz tonozlu, batıya bakan eyvan şeklindeki şadırvan bulunur. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde muhafaza edilen, II.Abdülhamid’in 1890 yıllarında çektirdiği ve “Yıldız Albümleri” olarak tanınan albümlerdeki bir fotoğrafta bu mekânın üzerinin kesme taştan kaburgalı kubbe ile örtülü bir oda olduğu görülmektedir. Kubbeli bu oda H.1398/M.1977 tarihinde yıkılarak çapraz tonozlu eyvan şadırvana dönüştürülmüş, odanın güney taraftaki kitabeli kapısı örülerek iptal edilmiştir.
Cami avlusunun güney batı köşesinde, avlunun batı kapısının güneyinde Hafız Muhammed Selim Efendi’nin türbesi bulunur. Türbenin kitabesinde Mevlana Halid-i Bağdadi’nin halifelerinden olan Hafız Muhammed Selim Efendi’nin H.1277/M.1860 tarihinde vefat ettiği, türbesinin H.1298/M.1880 tarihinde Hüseyin Ferideddin Efendi tarafından yaptırıldığı yazılıdır.
Bu türbenin batısına bitişik çeşme de, kitabesine göre aynı zat tarafından yaptırılmıştır.


Camideki Kitabeler:                


Avlunun kuzey-doğusundaki şadırvan eyvanının güneydeki örülmüş kapısının Kitabesi:


“Hazreti Behram Paşa mukaddem
……………………………………………………
Azerhani masumane muhbir namdarruh (?)
İcabet eyledi zamane devlet u ikbalde
Sene 970” (M.1562).
 Oldukça bozuk olan bu kitabenin ikinci satırı tamamen silinmiş, üçüncü satır ise bozukluğundan dolayı anlamsız kelimeler oluşturmuştur. Sadece birinci satırdaki “Behram Paşa” ismi sağlam durmakta ve H.970 (M.1562) tarihinin geçtiği dördüncü satır tam okunabilmektedir.


Avlunun batı kapısı kitabesi:
 “Kad vaka’a’l-firağ min benae haza’l-cami’i’ş-şerif el-mübarek
Fi zamani’s-Sultan Selim ibni Sultan Süleyman sene ve tarih 975” (M.1568).
 Üzeri sıva ile kapatılmış olan bu kitabe, araştırmacı-yazar Mahmut Karakaş tarafından tespit edilerek temizlenip açığa çıkarılmış ve okunmuştur. Caminin inşa tarihini veren kitabede; Bu mübarek cami-i şerif’in Sultan Süleyman (1520-1566) oğlu Sultan Selim II. (1566-1574) zamanında H.975 (M.1568) tarihinde yaptırıldığı ve tamamlandığı yazılıdır.


Cami güney cephesi duvarındaki  kitabe:
“Ammere haza’l cami’iş-şerif el-rıdaenlillah el-melik el-lattaf ahakk-i derci’l-adil ila rahmetillahi ta’ala. Fahrü’l-akran Ramazan Ağa ibni Abdullah fi eyyami adaleti’s-sultan ibni’s-sultan ibni Sultan Ahmed ibni Muhammed Han.” 
 Kitabede; Caminin, Sultan Muhammed (1595-1603) oğlu Sultan Ahmed I. (1603-1617) han’ın saltanatı zamanında, Abdullah oğlu Ramazan Ağa tarafından onarıldığı ifade edilmiştir. Bu kitabe, caminin en eski tarihli onarım kitabesidir.


Avlunun Güney Kapısı Kitabesi:
“Ammare hazihi bab el-cami eş-şerif
Muhammed Bihsevi Ağa sene 1173”  (M.1759)
 Muhakkak hattı ile yazılmış olan bu kitabede, Muhammed Bihsevi Ağa’nın H.1173 (M.1759) tarihinde bu kapıyı onardığı belirtilmektedir.


Son Cemaat Yeri Kitabesi:
“Maşaallu kâne
La İlahe İllallah Muhammededün Resulallah 1305” (M.1887).
Bunun hemen altındaki son cemaat yerinin onarımı ile ilgili kitabede;
“Haza ta’miru sun’uhu sene 1305 ve şehri şevvalı şerif” yazılıdır.


Minare kaidesinin cami avlusuna bakan doğu cephesindeki kitabe:
“Hasbunallah tamir oldu minare. Sahib-i tamir Seyyid Muhammed bin Hüseyin Namdar.” 
 Kitabede; Minarenin Hüseyin Namdar oğlu Seyyid Muhammed tarafından onarıldığı belirtilmiştir. Ancak tarih yazılmamıştır.

1.631 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir