Mehmet Göncü
21 Kasım 2014
Kıymetli
okuyucularım, dün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü idi.
Bu
haberi Televizyon kanallarında duyunca doğrusunu söylemek gerekirse içimde bir
burukluk oluştu.
Düşünün
bir kere; yaşadığımız çağda küresel ısınma nedeniyle meydana gelen iklim
değişiklikleri ve onun getirdiği gezegenimizdeki birçok olumsuz hadiseye
hepimiz tanık oluyoruz.
Yani;
geleceğimiz bilim adamlarının anlatımlarına göre ve bizlerin de yavaş
yavaş hissetmeye başladığı ‘Küresel
ısınma’ sonucu gezegenimiz yakın bir gelecekte canlı hayat için pek de iç açıcı
görünmüyor.
Şöyle
ki; bugün dünya nüfusunun yarısının yaşadığı Asya kıtasına hayat veren Himalaya
dağlarındaki buzullar erimeye başlamıştır. Bu buzulların beslediği nehirler
debilerini kaybedecek, ya sel olarak akacak, yahutta kuruyacak. Ayrıca dünyanın en büyük orman varlığı olarak
kabul edilen Sibirya’daki çam ormanları artık yeni fidanlar üretemiyor. Çünkü
atmosferdeki asit yağmurları buna engel oluyor.
Keza; Amerika kıtasındaki Amazon ormanlarında da büyük bir tahribat var.
Afrika kıtasında da aynı tahribat devam
ediyor.
Öte
yandan gezegenimizin oksijenini temin eden ve aynı zamanda sera gazlarından
olan karbondioksidi de emen dünya orman varlığı maalesef giderek azalmaktadır.
Buna bir örnek vermek gerekirse şu an itibariyle Londra British ve Ankara
Arkeoloji müzelerinde bulunan milattan bin beş yüz yıl önce yaşamış olan Asur Kralı
Banibal, kil tabletlerde Harran’da bir seferinde 3 fil, bir seferinde de 11 fil
avladığını yazıyor. Varın gerisini siz
düşünün, bakın ne hale geldik.
Gelelim
yazımızın konu başlığına.. Bu olumsuzluklardan hiç kuşkusuz en çok gelecek
nesiller olan çocuklarımız etkilenecektir. Bu etkilenme yalnız ‘Küresel
ısınma’yla da kalmıyor. Bakınız; bu gün itibariyle dünya nüfusu 7 milyar. 2050
yılında bu rakamın 9 milyara çıkacağı var sayılıyor. Gerçi bu nüfusu besleyecek
enerji kaynakları gezegenimizde mevcuttur. Ancak hakça ve adilce paylaşılmak
koşuluyla..
Hal
böyle iken dünyamızdaki bugünkü ekonomik dağılıma bir bakalım; Birleşmiş
Milletler verilerine göre, dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 86’sını
dünya nüfusunun yüzde 20’si almaktadır. Geriye kalan yüzde 14’lük bölümü bile gene
adil dağıtılmamaktadır. Eğer adil dağıtılmış olsaydı, bugün Afrika’da bir dolar
bulamadığı için cibinlik alamayan ve bu nedenle sıtma hastalığından ölen
binlerce çocuk olmazdı. Yine açlık ve susuzluk nedeniyle yüzbinlerce çocuk
dünyamızda daha yaşını doldurmadan ölmektedir.
Ayrıca
dünyanın birçok yerinde küçük çocuklar güçlerini aşan işlerde çalıştırılmakta
ve yaşamın her boyutunda sömürücüler tarafından genç bedenlerinden istifade
edildiği görülmekte ve bilinmektedir.
Yine bütün ülkelerde görülüyor ki, bazı vicdansızlar gençleri ve
çocukları uyuşturucuya müptela etmektedirler.
Gönül
temennimiz odur ki, bütün dünyada, güzel yurdumuzda ve Urfamızda çocuklarımız
insan onuruna yakışır bir şekilde yaşasınlar ve her türlü zararlı
faaliyetlerden uzak dursunlar.
Bu
manada Urfa sokaklarında çorapsız olarak dilenen, çöp toplayan bazı çocukları
gördükçe gerçekten yüreğim parça parça oluyor. Bu nedenle kendi kendime
söyleniyorum; Bu olumsuzlukları ortadan
kaldıracak gücüm olmadığı için bireysel olarak ne yapabilirim?
Ancak
elimizden yazı yazmak geliyor.
Keşke
kendim yazıp kendim okuma durumunda da olmasaydım.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla…