İbrahim Halil Okuyan
15 Mayıs 2011
Eski zamanların birinde çivi imal eden bir usta ile zavallı ustanın karısına göz koyan bir zalim vali varmış.
Kadını elde etmek için ustayı ortadan kaldırmayı planlamış zalim vali ve olmayacak bir iş istemiş ondan.
Demiş ki:
– Yarına kadar 300 askerim için kebkeb imal edemezsen yarın kelleni uçururum.
Hâlbuki bir günde en fazla 15 – 20 kebkeb yapılabilirmiş. Zavallı usta çaresiz,
Valinin kendisini öldürmek için bu emri verdiğini de anladığından,
Sabaha kadar ağlayıp dua etmiş.
Sabah olunca evinin kapısında valinin adamlarını görünce hepten ümidi kesilmiş vaziyette hanımı ile helalleşip kapıyı açmış.
Valinin adamları demişler ki:
-Bu gece valimiz öldü; mismâr almaya geldik.
Ve bir şair bu hadisedeki hikmeti şöyle şiirleştirmiş:
Kebkebi mismâra tebdîl eyleyen Perverdigâr
Lâne-i mürg-i garîbi kul yıkar Allah yapar
Tercümesi:
Kebkebi mismara dönüştüren Allah,
Garip kuşun yuvasını kul yıkar, Allah yapar
Kebkeb: Ayakkabının altına çakılan demir parça gibi bir şey, Pabuç çivisi yani.
O zamanlar askerin giydiği ayakkabılara böyle çivi benzeri Bir şey çakılıyormuş ki,
Uzun yol şartlarında dayanıklılığı artsın.
Perverdigâr: Farsça rızıklandıran kelime manasıyla Allah demek olur.
Lâne: Yuva
Mürg: Kuş
Mismâr:Tabut çivisi
Kıssadan Hisse
Ülkemizde geleceklerinden kaygılı, korku içinde yaşayan ve sıkıntılardan bunalmış genç bir kitle bulunuyor.
Özellikle gençlerin; işsizlik, bedelli askerlik ve öğretmen atamaları gibi sorunları ve beklentileri.
LGS skandalı.
İnternet yolu ile bilgilenmeye kısıtlama getirileceği endişesi.
Telefon dinlemeleri.
Polislerin Biber gazını parfüm gibi gülerek çokça kullanmaları.
Kaset skandalları; bunu çekenlerin belirsizliği ve ucunun nerelere kimlere kadar uzandığının belirsizliği.
Siyasette belden aşağı vurmaların olağan hale gelmesi.
Medyanın tek ses haline gelmesi.
Çevremizdeki ülkelerde yaşananlar.
Yeni Anayasa ile ilgili belirsizlikler.
Ülkemizde bölünme endişesi taşıyan yurttaşların sayısının artması.
Kürtlerin sorunları.
Alevilerin sorunları.
Ülkemizde bazı şehirlerin açıkça gavur şehir diye adlandırılmaları.
Sanayinin ve nüfusun Anadolu’da yoğunlaşması beklenirken İstanbul’a yeniden yerleşimlerin ilave edileceğinin deklare edilmesi.
Hayvancılık ve Tarımın iflas etmesi.
Yetkili makamlarda etkisiz insanların çoğalması.
Bilgi kirliliği.
Tutuklu yargılamanın giderek artması.
Yargısız infazların artması.
Basına yapılan baskının artması.
Liderlerin birbirleriyle ilgili konuşmalarındaki seviye.
Rüşvetin alenen istenilen bir hak haline gelmesi.
Her şeyi dışarıdan ithal eder hale gelmemiz neticede cari açığın gittikçe artması.
Ülkemizi tesiri altına alan ve gittikçe kabaran umutsuzluk dalgası ve belirsizlik girdabı herkesi içine çekiyor.
Toplumun nabız atışı gittikçe yavaşlıyor ve çalkantılı bir dönemin bulanık atmosferi parlak gökyüzümüzü kaplıyor.
Ama ne olursa olsun karamsar olmamak lazım.
Çıkış ve çare her zaman vardır.
Yine de “Su Yolunu Bulur” sabırlı olmak lazım diyelim.
12.Haziran.2011 seçimlerinde de; Aklı Selimin kazanmasını umut edelim.
İyiler ve umut hep bizimle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
15.Mayıs.2011 Şanlıurfa