Mehmet Salih ŞANSAL
3 Haziran 2016
Mehmet Salih Şanşal
2 yıl önce kaybettiği eşi Prof.Dr.Klaus Schmidt’le birlikte 20 yılını veren Çiğdem Köksal Schmidt’in Göbeklitepe ekibinden ayrılması tartışılmaya devam ediyor.
Olan biteni çok fazla detaylara girmeden kısaca şöyle bir daha hatırlayalım:
Çiğdem Köksal-Schmidt, ‘Klaus’a ve Göbeklitepe’ye boynumun borcu’ dediği; buluntuların belgelenmesi, incelenmesinin tamamlanması ve kitaplaştırılarak düzenli bir şekilde bırakılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu işte sorumlu olan ilgili birimine başvurdu.
Tüm prosedürleri yerine getirerek, Prof.Dr.Klaus Schmidt’in vefat ettiği 2014 yılına kadar olan dönemde ortaya çıkan buluntulara ilişkin; tek tek hangi kutuların, hangi numaraların inceleneceğini belirten detaylı bir talepte bulundu.
Bunun üzerine 1995-2000 yılları arasında çalışabileceğini belirten bir yanıt alan Çiğdem Köksal-Schmidt, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu işten sorumlu olan Arkeologunu arayarak, ‘Kazı buluntuları yıllarına göre mi ayrılır, yoksa buluntuların özelliklerine göre mi ayrılır?’ diye sordu ve ekledi: Siz de iyi biliyorsunuz ki yıllarına göre ayrılmış bir buluntu yok ortada.
‘Göbeklitepe’yle alakalı bir çalışmaya katılmanı istemiyoruz’ anlamı taşıyan bir tavırla karşılaşan Çiğdem Köksal-Schmidt, tepkisini kişisel Facebook adresi vasıtasıyla dile getirdi: ‘Bu kadar emek verdim, karşısında gördüğüm muamele bu mu olmalıydı? Benimle dalga geçtiler. Ben bilimsel bakarım. Bu yazı bana izin verilmiş anlamı taşımamaktadır.’
Karşı tarafı dinlediğimizde de kişisel bir problemin varlığı açık biçimde ortaya çıkıyor.
Aslına bakarsanız bizi hangi tarafın haklı olduğundan çok, Göbeklitepe ve Urfa’nın bundan nasıl etkileneceği ilgilendiriyor.
Göbeklitepe tarihine yeni bir ışık tutacak çalışma şimdilik engellendi. Çünkü bu çalışmayla ortaya çıkacak kitap yabancı dillere çevrilecek, Urfa yurt dışında daha fazla merak uyandıracaktı.
Bu işi başka bir ekip yapar ve hakkını verebilir mi, bilemiyorum, endişelerim var.
Çünkü bana göre, kendini Göbeklitepe’ye adamış biriyle hayatını paylaşan, yıllarca onun tercümanlığını yapan, o bölgeyi avucunun içi gibi bilen Çiğdem hanımın yerini doldurabilecek kapasitede başka biri yok
Arkeolojiye yıllarını verenlerden kime sorarsanız sorun, bu işi en iyi yapacak isim Çiğdem Köksal Schmidt’tir’ der size.
Kazılar dönemi boyunca yaşananlar mı buna yol açtı? Diye bir soru akla gelebilir.
Bilemiyorum.
Yapılması gereken şey karşılıklı olarak kişisel bazı duyguları törpülemek olmalıydı
Kim için mi?
Klaus’un rahat uyuması için.
Urfa için?
Turizmimize katkı için..
Bunların hiç biri yapılmadı.
Sözün özü; Çiğdem hanım ‘Ben artık bu işte yokum’ demekle bir şey kaybetmedi.
Ama Urfa ve Göbeklitepe çok şey kaybetti.