Deniz Güney
2 Temmuz 2013
Urfa
hiç şüphesiz bir tarım kenti.
Aynı
zamanda turizm kenti.
İkisi
at başı gitse kimse tutamaz Urfa’yı.
Bırakın
ikisinin at başı gitmesini 2’si de patinaj yapıyor.
Tarım
kentinin tarıma dayalı kalkınması gerekiyor.
Bakıyorum,
tarıma dayalı ne yapılmış; Kocaman bir hiç.
Harran
Ovasında ne üretiliyor.
Üretilen
hangi ürün ihraç ediliyor.
Hiçbir
şey.
Hatta
koca Harran Ovamıza rağmen sebze ve
meyvemiz halen Mersin’den geliyor.
Oysa
Harran Ovasında ne yetişmez ki?
Ürettiğimiz
ürünle dünyayı doyurabiliriz.
Taş
ekseniz meyve alabilirisiniz.
Ama
nerdeee…
Devlet
Fıratın suyunu Harran Ovasına verdiğinde ne haleller kurmuştu.
Hatta
GAP’ta ürün patlaması yaşanır diye Urfa’ya uluslar arası havalını açtı.
Ne
oldu. Havaalanında hangi ürünü ihraç edebildik.
Devlet
baktı bu çiftçi ile bu iş olmuyor.
Sonra
havaalanını uluslar arası statüsünü geri aldı.
O
zaman çok kızdık. Olur mu yav dedik.
Ama
şu bir gerçek ki Urfa, Türkiye’nin hatta Dünya’nın gıda üssü olabilir.
Gıda
sanayimizi geliştirebiliriz.
Gıda
ürünlerimizin katma değerini artırarak iyi para kazanabiliriz.
Ama
bizim çiftçimiz ne yapıyor?
Pamuk
ekiyor. Sonra buğday ekiyor.
Çok
az mısır ekiyor. Başka da bir şey yapmıyor.
Keşke
ektiği pamuğun, mısırın, hububatın da hakkını verse.
O
da yok.
Dünya’ın
en iyi makarnalık buğdayı bizde ama bir makarna fabrikamız yok.
Dünya’nın
en iyi sadeyağı bizde ama buna yönelik bir yatırımız yok.
Ancak
vahşi sulamayla ovanın anasını belliyoruz.
Harran’a
su geldiği günden beri çiftçi eğitiliyor.
Ürün
desenine geçilmesi için dil dökülüyor.
Devletin
dilinde tüy bitmesine rağmen çiftçi bildiğini okuyor.
Dededen
kalma yöntemlerle çiftçilik yapıyor.
Emin
olun dünyanın parası harcanmıştır bu eğitimlere.
Dünya’nın
tanınmış bilim adaları bile gelip dersler vermiştir bu çiftçilere.
Ama
ne oldu? Olanlar ortada.
Bence
devlet GAP çiftçisini çok şımarttı.
Çiftçi
vahşi sulamayla toprağı çoraklaştırdı.
Devlet
aferin sana deyip onlara destekleme verdi.
Yani
yanlış yapan çiftçiyi ödüllendirdi.
Bence
devlet pamuk ve hububat desteklemelerini iptal etmeli.
Çünkü
bu kafayla bu çiftçiler adam olmaz.
Aldığı
desteklemeyi de keşke yatırıma dönüştürseler.
Aldığı
desteklemeyle ya gidip evleniyorlar.
Yada
destekleme parasını bankalarda faizde değerlendiriyorlar.
Tabi
aralarında destekleme parasıyla hovardalık yapanlar da var.
O
zaman bu çiftçiye ödül vermek yerine cezada vermemiz gerekiyor.
Yoksa
Harran Ovası daha çok feryat eder.
Devlet
Urfa’ya onca yatırım yapıyor.
Ama
Urfalı yerinde sayıyor.
Devleti
nasıl soyarım. Devletten ne kadar destekleme alırım.
Nasıl
bir kata- kulla yaparım da Devletten nasıl hibe alırım derdinde.
Bu
kafayla bu iş olmaz.
Hafta
sonu Urfa’da “Kent Ekonomileri Formu” vardı.
Gördük
ki O toplantıda bile turizm daha çok öne çıktı.
Toplantıya
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş başkanlık etti.
Kurtulmuş
bile Urfa’nın kurtuluşunun turizmde olduğunu fark etti.
Atatürk
Barajı sahillerinde turizm yatırımları önerileri ön plana çıktı.
İnanç
turizmine ağırlık verilmesi ele alındı.
Çünkü
Dünya’nın en eski şehriyiz.
Tarih-Kültür-Turizm
bu şehirde ne ararsanız var.
Mısırın,
Prag’ın tarihi 3-5 bin yıl öncesine ancak dayanıyor.
Ama
buralar yılda 20 milyon turist çekiyor.
Biz
ise 12 bin yılık tarihimizle yerimizde sayıyoruz.
Birde
güneşimiz var. Güneş panelleri yatırıma dönüşebilir.
Atatürk
Barajı kadar Güneşten enerji üretebiliriz.
Çünkü
Güneşli gün sayımız çok yüksek
Buna
Yenilenebilir enerji diyorlar.
Çiftçi
ile bu iş olmayacaksa turizme sarılmalıyız.
Vesselam…