
Mehmet Göncü
26 Mayıs 2011
Yazıma başlarken önce küresel ısınmanın ne anlama geldiğini izaha çalışalım diye düşündüm. Gönüllü üyesi olduğum Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (TEMA) yayınlarından derlediğim bilgilere göre; Küresel ısınma olayı, kısaca şöyledir;
Bildiğimiz gibi, yer küremiz güneşten aldığı enerjiyle ısınmaktadır. Bu da nasıl olmaktadır. Güneşten gelen ısı içeren ışıklar yerküreye çarptıktan sonra kırılıp yansıyarak uzayın boşluğuna akıp gider. İşte bu esnada gezegenimizin etrafını bir battaniye gibi sarmış olan atmosferdeki sera gazlan bu ışıkların bir kısmını tutar. Yani ısının uzaya kaçmasını bir noktada engeller. İsterseniz bu konuyu basit bir izahla açmaya çalışalım. Mesela bir odada soba yaktığınız anda kapıları, pencereleri açarsanız oda ne olur? Oda soğur, aynı odada duvarlar olmazsa sobanın yalnız kendine faydası olur ama oda buz gibi olur.
Güneşin ışıkları da sera gazları tarafından tutulmazsa gezegenimiz buzlarla kaplanır ve dolayısı ile canlı yaşam olmaz.
Peki bu gazlar nelerdir?
Karbondioksit ve metan gazlarıdır.
Bu gazların canlı yaşam için lazım olan kadarını tabiat kendisi ilahi yasalar gereği olarak bir sistem içinde dengeler.
Mesela; Karbondioksiti bitkiler ve ağaçlar, fotosentez olayıyla havadan emerek başka bir nesneye çevirirler. Örneğin çeşitli meyvelere, dal ve gövdelere dönüştürürler.
Ama biz insanoğlu bir yandan fosil yakıtları fazla tüketerek atmosfere karbondioksit salınımı yaparken, bir yandan da bu fazla gazları emecek olan dünya ormanlarını da hızla yok etmekteyiz. Bu bağlamda, yine size sevindirici bir haber vereyim. Çevre kuruluşlarına üye olduğum için biliyorum. Şanlıurfa’da son yıllarda milyonlara varan çeşitli türde ağaç dikimi gerçekleşti ve bu faaliyetler son hızla devam ediyor. Bu konuda emeği geçen kuruluşlara ve bireylere teşekkür ediyor ve onları bir çevreci olarak kutluyorum.
Bu sevindirici haberin yanında ne acıdır ki bir gerçek var. Günümüz dünyasında gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bir israf ve aşırı tüketim alışkanlığı almış başını gidiyor. Her gün milyonlarca ton çöp dağları tabiata karışıyor. Dolayısı ile organik atıklardan çıkan metan gazı da atmosferde sera gazı oluyor. İşte bu gazların kalınlığı ve yoğunluğu arttıkça güneşin ışıklarının da gereğinden fazla tutulmasına, gezegenimizin ısınmasına sebep oluyor. Ben sık sık tekrarlıyorum. Bir kimsenin üzerine bir battaniye örterseniz o kişi normal şekilde ısınır. Bu defa aynı adamın üzerine on battaniye örterseniz bir müddet sonra o şahsı sıcaktan ve terden boğmuş olursunuz.
Saygıdeğer okuyucularım, nasip olursa başka bir yazımızda küresel ısınmanın gezegenimiz üzerindeki olumsuz etkilerini kaleme alacağım.
Ben şahsen akademik bir bilim adamı değilim. Ancak bu gezegende yaşayan biri olarak yaşadığım gezegeni tanımak ise kanımca insan olarak benim hem hakkım hem de ödevimdir.
Zaman zaman bazı kimseleri dinlerken, fazla ozon gazının sebep olduğu apayrı bir hadise olan atmosferdeki ozon tabakasının incelme ve yırtılması konusu ile sera gazlarının sebep olduğu küresel ısınma olayı birbirine karıştırılmaktadır. Apayrı konular olduğunu şu şekilde izah edebiliriz; Ozon tabakasının görevi güneşteki zararlı ultraviyole ışınlarını süzmektir. Bakınız ayrı ayrı konular.
Doğrusunu isterseniz şaşırıyorum. Bazı kişilerin, yaşadıkları gezegene karşı bu kadar duyarsızlığına da gerçekten bir anlam veremiyorum.
Bana göre küresel ısınmanın ne olduğunu bilmeden ve bununla ilgili gerekli önlemleri almayan bireylerin ve toplumların kuraklıktan, selden, heyelandan, tusunamiden, zamanından önce meydana gelen depremden, tayfun ve kasırgadan şikâyet etmeye hakları yoktur. Kaldı ki bu gezegen bazı araştırmalara göre, daha 44 milyar yıl yaşayacaktır. Ancak eğer insanoğlu gerekli tedbirleri almazsa kendisinin bu kadar yaşama şansı olmayacaktır.
“Gezegenimiz bir gün üstünden atarsa bizi,
şaşırmasın kimse,
Zira biz elimizle hazırlıyoruz kaderimizi…”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla..