Yaşar Akyol
14 Aralık 2007
Rönesans ve Aydınlanma sonrası egemenliğini ilan eden Modernizm, ülkenin insanını güvenceye- belki de disiplin altına- almak, için değişik kurumlar yarattı.
Bu kurumlardan en önemlisi askeri güçtür; gücünü şiddetten alır,ötekini şiddet ile yener. Sorun ülke dışında ise kolaydır, çözülür. Toplumsal uzlaşma kolay sağlanır. Sorun, ülke içinde ise şiddet bir çözüm olmaktan çıkar, çözümsüzlük alır başını gider.
“Ötekiler”, ülke içinden birileri ise savaşa karar verme hakkı “toplumsal uzlaşı” iradesiyle hayat bulur.
Sorunları akıl ile çözmesi gereken “ Toplumsal Sağduyu” herhangi bir çözümden uzak…“duymak” olmaktan çıkmış, baltalarını topraktan çıkarmış…
Artık ileri süreceği her şey, çözümsüzlüğün bir parçası…
Modern dünyanın önerdiği “çağdaş devlet” de kendinden önceki sistemler gibi insana itaati emreder, farklı düşüncelere hayat hakkı tanımaz. Ceza yasalarında yer alan 141, 142,301… maddeler hep bu düşüncenin ürünü, itaat emrinin yasalara yansıması.
Bu durumlarda amacı hak ve özgürlükleri, demokratik yapıyı korumak; adaleti yerine getirmek olan hukuk, amaç olmaktan çıkar; sistemi koruyan bir araca dönüşür.
Toplumdan talep edilen itaat de farklılıkları yok etmeye yöneliktir.
Dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Devletin yukarılarından toplumun aşağılarına iletilen- dayatılan mı deseydik- “ ıtaat et!” duyurusu topluma ulaştığında toplumun ruhunda şiddet ve korku yaratır.
Bu ileti toplumda bir baskı oluşturur. “ Mahalle Baskısı”ndan daha etkin bir baskıdır bu. Topluluklar sokaklara dökülür, bayraklarla, marşlarla ilerler insanlar. Kalabalıktan birileri yol kıyısındaki çay bahçesinde oturan bir gence hınçla yaklaşıp:” Sen neden yürümüyorsun ulan, Türk değil misin?” diyebilir.
Yıllarca ülkemizi idare eden insanların sağ-sol, sünni,- alevi, Türk-Kürt ayırımı yapmaksızın halkın her kesimine baskı uyguladığı, 1980 öncesinde kargaşaya hakim olayım diyenlerin şiddeti ne denli arttırdığı ortada. Bunu gören insan, Anadolu dağlarında kardeş kanı akmasına nasıl razı olabilir.
Topluma uygulanan devlet baskısı, sorunları çözmeyi engellemiş, toplum katında sorunların tüm boyutlarıyla tartışılmaması, sorunlar yokmuş gibi davranılması sorunları tırmandırmıştır.
Modern devletin topluma dayattığı birlik- beraberlik türküleri olumlu sonuçlar vermeyebilir. Herkes aynı yere bakıyorsa hiç kimse hiçbir yere bakmıyor olabilir.
Bu türküler bazen toplumlarda körlük yaratabilir. Kör kahramanlar yaratılabilir, bu kör kahramanlar ilgisiz kişilere saldırabilir.
Modern toplumun gerçek kahramanları yok. Sahte kahramana da ihtiyacı yok. Modern toplumun yarattığı bu amansız dünyada kahraman, yaşanan dünyanın adaletsizliği ve kahrı karşısında ayakta durabilen ve insana sevgiyle bakabilen kişidir.
Çağımızın kahramanı, ölmeler- öldürmeler, savaş çığlıkları karşısında bile insan sevgisinin sonsuz çağrısına kulak veren kişidir. ınsana sevginin/ güvenin sarsılmaz duruşu sınanırken zoru yenen, sevgiyi galip kılan kişidir.