Mehmet Salih ŞANSAL
5 Kasım 2017
I. Uluslararası Harran ve Çevresi Arkeoloji ve Tarih
Sempozyumu’nda Valimiz Sayın Abdullah Erin’in ‘Bu işleri bitirmeden turist
gelsin diyemeyiz’ sözleri eminim sizlerin de dikkatini çekmiştir.
Vali bey kentte acilen tamamlanması gereken işler olarak elbette
ki Balıklıgöl Kent Platosu Altyapı ve Üst Yapı Çalışmaları, Topçu Meydanı Revizesi,
Trambüs projesi, Göbeklitepe’deki çatı koruma ve tesis projeleri, 59 kaya
mezarın ortaya çıkarıldığı Kızılkoyun’u kast ediyordu.
Bunlara siz Kuzey Batı Çevre yolu, 3 Katlı Narlıdere Köprülü
kavşağı, hatta ihalesi Karayolları tarafından yapılmış olmasına rağmen yapımına
başlanmayan, maliyetinin 80 milyon liranın üzerinde olacağı öngörülen Karaköprü
(Çevik Kuvvet) Farklı Seviyeli Kavşak Projesini de ekleyebilirsiniz.
‘Yahu bu Oto
Galericiler sitesi projesi neden hala bitmiyor? Taşınsınlar da şehir
rahatlasın. Cumhuriyet Caddesinde insanlar satış için sergilenen otomobiller
yüzünden yolda yürümek zorunda kalmasın’ da diyebilirsiniz..
Evet.. İlimizin tanıtımına yönelik geniş çaplı bir çalışmaya
girişmeden önce bizim yapım aşamasındaki işleri bitirmemiz lazım.
Bu da parayla, insan kaynağı ile olacak iş..
Mevcut şartlar elbetteki zorlanıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Nihat Çiftçi, iktidar
partisine mensup olmanın avantajlarını en iyi şekilde kullanmaya çalışıyor.
Çok sık vurgulamak istemese de Büyükşehir’in ekonomik anlamda
elinin çok güçlü olduğunu söylememiz zor.
Çünkü İller Bankasından Urfa’nın aldığı pay, yapması gereken
hizmetler ve nüfus baz alındığında gerçekten çok yetersiz.
Resmi rakamlara göre ilimizde 416 bin Suriyeli yaşıyor.
Kayıtsızlarla birlikte 500 binin üzerinde olan mültecilerin yerel yönetimler
üzerinde de baskı oluşturduğu gerçeği gözardı edilemez.
Geçen gün Balıklıgöl’de bir esnafın yakınmalarını
dinliyordum. Aynen şunu diyordu: ‘Büyükşehir olduktan sonra inanın sadece
dertlerimiz büyük oldu. Başka hiçbir şey büyük olmadı’
*
Gelelim insan kaynağına..
Bu Vali bey, geçen gün Halil Ür Rahman Külliyesi’nde Balıklıgöl’deki çalışmaların profesyonelce bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurgularken tam da bundan söz ediyordu.
Yani kurumlar kendi alanında uzman kişilerle çalışmalı.
Hangi iş olursa olsun liyakat esas alınmalı.
Buna riayet edilmediği zaman yürütülen projelerde sakatlıklar çıkıyor.
Sonuç olarak fatura hepimize çıkıyor..