Ali H. Demir
1 Temmuz 2008
Yeni programların uygulanmaya başlandığı dördüncü öğretim yılı da sona erdi. Yeni programlara dair yapılan uygulamaların bu güne kadarki durumuna ilişkin ayrıntılı bir açıklamanın yapıldığını bakanlığımız web sayfasında göremedik. Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından programların uygulanmasına yönelik bir takım talimatlar yayınlandı. Ancak programların uygulanmasına dair başarı durumuna ilişkin, yaşanan sorunlara ilişkin kamuya yönelik yapılmış bir açıklama göremedik. Bu nedenle programların uygulama başarısına yönelik, yaşanan sorunlara yönelik yapılacak değerlendirmeler kişisel değerlendirmeler düzeyinden ileri gidemiyor. Ancak bu bireysel değerlendirmeler de önemli bir veri olarak görülmelidir.
Programların pilot uygulamalarının yapıldığı dönemde karşılaşılan sorunlara yönelik olarak değerlendirmeler kamuya açık olarak yapılmamakla birlikte değişik hizmet içi eğitim faaliyetlerinde katılımcılara yönelik olarak özellikle de programın uygulanmasında görev alanlar tarafından bir takım değerlendirmeler yapılmıştı. Yapılan değerlendirmelerde programların özellikle öğrenci sayısı kalabalık olan sınıflarda uygulanmasında önemli sorunlarla karşılaşılacağı söyleniyordu. Öğretmenlerin programların uygulanmasında hazır bulunuşluk durumları da önemli bir başka sorun alanı olarak niteleniyordu. Birleştirilmiş sınıflı okullardaki uygulamalar, yöneticilerin programların uygulanmasında üzerlerine düşen görevleri yerine getirmedeki başarıları, merkez ve taşra teşkilatı kadrolarının programları benimseme, sahiplenme durumları, yeni programların getirmeye çalıştığı anlayışın toplumsal temelinin güçsüz olması, eğitime yönelik olarak öğretmen, öğrenci, velilerin alışılmış algıları, bakış açıları, üst öğrenim kademelerine geçişte uygulanan sınavlar, özellikle birinci sınıflarda başlamak üzere tüm sınıflarda kullanma zorunluluğu getirilen el yazısı çalışmaları gibi hususlar önemli sorun alanları olarak dile getirildi.
Geçen zaman içinde öğrenci sayısının kalabalıklığı en önemli sorunlardan birisi olarak varlığını devam ettiriyor. Programlar ilk defa 1990’ların sonunda Gazi Üniversitesi bünyesindeki özel ilköğretim okulu bünyesinde 20-24 öğrencilik sınıflarda ve önemli bir uzman desteğine dayalı olarak uygulandığı hususları dikkate alındığında ülke çapındaki kırsal, şehir veya diğer tür tüm ilköğretim okullarında başarıyla uygulanmasını, üstelik de ilk anda tam ve doğru olarak uygulanmasını beklemek doğru bir yaklaşım olmayabilir. Özellikle öğrenci sayısının kalabalık olduğu sınıflarda, birleştirilmiş sınıflı okullarda programların uygulanmasında hala önemli sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Bu sorunun kısa sürede ortadan kalkmasını beklememek gerekiyor. Ancak bu alanda önemli çalışmalar yapılmadan programların başarıyla uygulanmasını beklemek doğru değil. Öğrenci sayısının sınıflar bazında mutlaka sayısının azaltılması gerekiyor. Programların içeriğindeki bir çok yöntem ve tekniğin kalabalık sınıflarda uygulanmasının mümkün olmadığını alan uzmanları söylüyor. Böyle bir durumda programların uygulanmasında önemli bir unsur olan öğrenci sayısının düşürülmesi üzerinde önemli adımlar atılması gerekiyor. Öğrenci sayısı yanında birleştirilmiş sınıflı eğitim yapılan okullarda da bu programın uygulanmasında önemli sorunlar bulunuyor. Bakanlığımızın web sayfasında ülkemizdeki birleştirilmiş sınıflı okulların sayısına ilişkin açık ve net bir veri bulunmamakla birlikte mevcut okullar arasında azımsanmayacak sayıdaki birleştirilmiş sınıflı okulda yeni programların mevcut şekliyle etkin bir şekilde uygulanabilmesi mümkün görünmüyor.
Öğretmenlerin yeni programların uygulanmasına yönelik olarak hazır bulunuşluk düzeylerinin istenen düzeyde olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bakanlığımız öğretmenlerin yeni programlara uyumlarının sağlanması konusunda etkin bir tanıtım, eğitim, uygulama çalışmasını yapabildiğini söylemek zor. ılköğretim müfettişleri aracılığıyla iller bazında yapılan planlamaya uygun olarak öğretmen eğitimleri sağlanmaya çalışıldı. Ancak bunların yeterli olduğunu söylemek imkansız. Bakanlık yeni programların içeriğini, programlara yönelik kılavuzları, program tanıtım kitaplarını talim terbiye kurulu başkanlığının web sayfasında yayınladı. Ancak bu yayınların yayınlanmış olması tüm öğretmenler tarafından okunduğu, anlaşıldığı, uygulandığı anlamına gelmiyor. Öğretmenlerin programlara yönelik doğru bir bakış açısı kazanması, doğru uygulamalar yapması, doğru sonuçlara ulaşması için çok daha fazlasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu anlamda yöneticilere büyük işler düştüğü halde yöneticilerin de yeni programlara yönelik tam ve doğru bir anlayışa sahip olduklarını söylemek zor görünmektedir. Öğretmenlerin uygulamalarına yönelik rehberlik ve denetim görevini yürüten ilköğretim müfettişlerinin de etkin çalışmalar yapmakta değişik faktörler nedeniyle zorlandığı görülmüştür. Bu faktörler arasında müfettişlerin kişiliğinden doğan faktörler yanında denetimi etkisizleştiren merkezi bakış açısı da önemli bir faktör olarak etken olmuştur. Denetim elemanlarının etkisini mümkün aldığı kadar azaltıldığını gören öğretmenler yetkisiz denetim elemanlarının söylediklerini çok da ciddiye almaz bir duruma da girmişlerdir. Bu durum yeni programların uygulanmasında yaşanan sorunların azaltılmasında etkin bir denetim faaliyetinin yürütülmesini engellemiştir.
Öğretmenler arasında yeni programların getirdiği yoğun iş yükünü göze alıp çaba gösterenlerle göstermeyenlere göre farklı bir değerlendirme, uygulama yapılmasına imkan sağlayan bir ödüllendirme sisteminin olmaması da önemli bir olumsuz faktör olarak varlığını devam ettirmiştir. Yeni programların getirdiği öğrenme öğretme sürecinin yürütülmesinde kullanılması gereken yöntem ve teknik çeşitliliği, süreci de değerlendirmeye yönelik yapılması gereken ölçme değerlendirme çalışmaları ve yeniden düzenleme çalışmaları, geleneksel ölçme araçları yanında getirilen alternatif ölçme araçlarının çokluğu, çeşitliliği, aileye yönelik olarak yapılması gereken çalışmalar tümüyle öğretmenin karşısına iş yükü olarak çıkmıştır. Bu iş yükünü üzerine alan öğretmenler gerçekten yoğun bir çalışma temposuna girmektedir. Eğitim sisteminin personel değerlendirmeye yönelik uyguladığı geleneksel yöntemler ve uygulamalar çalışana çalışmasının karşılığını veren türde bir uygulamaya imkan vermekten çok uzaktır. Denetim sisteminin de etkisizleştiği bir yapıda öğretmen bu kadar yoğun bir iş yükünün altına girmek yerine alışılmış performansından daha fazlasını göstermekten uzak kalmaktadır. Bu da programların başarısını düşürmektedir.
Yeni programlarla birlikte uygulanmaya başlanan el yazısı uygulaması da ayrı bir sorun alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğrenci sayısının kalabalık olduğu, okul öncesi eğitimin yaygın olmadığı, uygulama konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan öğretmenlerin olduğu yerlerde öğrenciler el yazısı yazmakta önemli sorunlarla karşılaşıyorlar. Özellikle yeni sisteme uygun okuma yazma alışkanlığı kazanmamış olan sınıflarda el yazısında yaşanan sorunlar daha da büyümektedir. Yeni tekniğe uygun olarak başlayan öğrenciler de ise temel davranışlar, alışkanlıklar yeterince edinilmeden başlandığı durumlarda öğrenciler kendi yazılarını bile okuyamaz duruma düşebilmektedir. Bu konuda özellikle öğretmenlerin etkin bir şekilde eğitilmesi, yönlendirilmesi gerekiyor.
Programlara yönelik olarak etkin, sistemli ve kapsamlı değerlendirmelerin mutlaka yapılması gerekiyor. Bu değerlendirmeler sonrası sistemde yapılması gereken düzeltmeler üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmesi ve uygulanması gerekiyor. Bunlar yapılmaksızın birkaç yıl sonra bu program uygulaması da başarısız oldu tamamen değiştirelim şeklindeki bir uygulama veya karar sistemin içinde bulunanlarda güvensizliği daha da büyütmekten öte bir etki yapmayacaktır.