İbrahim Halil Okuyan
4 Aralık 2006
Herşeyde olduğu gibi toplumda yaşamanın da bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu taşıyan, idrak edebilen insanlar belli kurallar içinde yaşamakta olduklarının farkında olurlar; hem kendileri rahat eder, hem de çevreleri rahat ve huzur içinde yaşarlar. Çok şükür hür bir memlekette, hürriyet içinde yaşıyoruz. Unutmayalım ki; hürriyetimiz, başkasının hürriyeti ile sınırlı. Bu sınır taşar, hürriyetler biribirine karışırsa, bu artık hürriyetlikten çıkar, anarşiye dönüşür. Böyle bir durum da hiç kimsenin hoşuna gitmez. Kendi elimizle kendi huzurumuzun kuyusunu kazmış oluruz. Bilhassa şehirler kalabalık olduğu için düzenli yaşamaya, kurallara uymaya, huzuru bulmaya çok ihtiyacımız vardır. Belediyemiz sağolsun bu anlamda payına düşen herşeyi yapıyor; kentlinin, hemşehrilerimizin rahat etmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor.. Kentin her köşe ve her bucağında bunun işaretlerini görüyor, her gün bir yenisi ile karşılaşmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. 22 Kasım 2006 Çarşamba günü daha önceleri hazırlanmış olan “Kent Bilinci Projesi”nin şair Nabi Kültür Merkezinde “tanıtım” programı vardı. Davet üzerine, biz de katılma fırsatı bulduk. Proje, Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Fevzi Yücetepe tarafından bir “Kültür Ahengi” içinde sunuldu. Orada bulunan genç ve yaşlı insanlar eminim ki, bundan çok istifade ettiler. Anlatılan faydalı gözlemlerden başka bunların kısa spotlar halinde CD’lere alınması tanıtımı bütünleyen çok yararlı bilgilendirmelerdi. Bunlardan orada bulunanlar mutlaka yararlandılar; gözleme katılacak ve uyacaklardır. Ancak, bunların çeşitli vesilelerle bütün hemşehrilerimize gösterilmesi, hatta yerel televizyonlarımızda program geçişlerindeki aralarda 3 er, 5 er dakikalık sürelerde spotların tek tek ele alınarak halk’a mal edilmesi elzemdir. Bunlar bütün şehir için yararlı hatırlatmalardır. Traji-komik yanlarıyla bazılarımız için eğlenceli de olabilir. Netice itibariyle bir kent’in gerçek kent hüviyetini elde edebilmesi için çok gerekli şeylerdir. “Benim Urfam benim evim” sloganı ile başlatılan “Kent Bilinci Projesi”nin halkla birleşim mayası tutmuştur. Genç ve yaşlı hemşehrilerimizin program sonundaki sorularından ve Belediye yetkililerinin verdikleri cevaplardan kaynaşmanın ve anlaşmanın derecesini ölçmek mümkündü. Elbette Urfa Salondan ibaret olmadığı için çalışmalar devam etmeli ama demek istediğimiz şu ki, “Bir çuval buğdaydan alınan bir avuç” onun tamamı hakkında fikir veriyordu. Bize kalırsa “ “Kent Bilinci Projesi”nin tanıtımı için gayet güzel hazırlanmış “Benim Urfam, benim evim” broşürü de yeterli bir araçtı ama broşürün bütün hemşehrilerimizin cebinde olması, okuldaki çocukların okuması ve program başında gösterilen eğitim spotlarının televizyonlar kanalıyla evlerimize girmesi “Kent Bilinci Projesi”ni tamamlayan önemli unsurlardan olur. Bu Proje Belediyemizin bütün eserlerinin tamamlanması, emeklerinin boşa gitmemesi için hazırlanmış önemli ve gerekli bir projedir. Halkımızın yapılan işlere şuurlu bir şekilde sahip olması için bu tanıtımdan yararlanması hepimize büyük faydalar sağlar.