Mehmet Göncü
30 Kasım 2006
Gençlik yıllarımda kitaplarını okuyarak yaşamımı şekillendirdiğim Ord. Prof. Ali Fuat Başgil, “ınsanın mutlu olduğu an, başarısının belgesidir” derdi. Günümüzde değişen çağ ve gelişen teknolojiye göre, oluşan Toplumsal olgudan etkilenmemek olası mıdır? Bence hayır! Bu nedenle kimi Türk müziğini, kimileri de pop müziğini ve Bethoveni dinlerken mutlu oluyor. Çünkü, kişinin genel ve özel eğitim ve öğrenimi aile, çevre olgusu, hayata bakış açısını ve yaşam biçimini ve politik tercihini belirliyor. Buna bağlı olarakta değişik zevkler, değişik heyecanlar ve değişik davranışlar ortaya çıkıyor. Neticede bütün bunlar bir bütünün parçalarıdır. Olaya hoşgörü boyutuyla bakmaktan başkada çare yoktur. Bırakın insanlar düşündükleri gibi yaşasınlar ve yaşadıkları gibi de düşünsünler. Nasıl mutlu oluyorlarsa öyle davransınlar ve kendilerini başarılı kabul etsinler. Yeter ki bu davranışlar, fert ve toplumun yerel ve evrensel hukukunu zedelememiş olsun. Zaten aykırılıkları yasalar müeyyidelerle belirlemiştir. Eleştiri mutlaka toplumsal bir gereksinim ve faydalı bir tepkileşim ve uyarıdır. Ama dozajında hakka, hukuka ve ahlaka aykırı olmamak koşulu ile. Bu yazımın başlığına “Başarının belgesi mutluluktur” diye yazmamın sebebi insanın mutlu iken kendini başarılı sayması gerçeğidir. Bu manada yaşadığım bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum. ıstanbul Sarıyerde görevli olduğum yıllarda, bir gün asayiş denetimim sırasında, yerleşim merkezinin dışında, maden denilen bir mevkide çadır ahşap karışımı bir gecekonduyu farkedip, bu yerde kimler yaşıyor diyerek, ekibimle birlikte yanlarına gittik. Tek odadan ibaret barınağın açık kapısından içerisi görünüyordu. Bir somya yatak ve bazı ihtiyaçlar için ufak tefek eşyalar ve evin önünde elma sandıklarında yetiştirilmiş yeşil soğan, nane ve maydanozlar vardı. Evin genç ve güzel hanımı, piknik tüpte ısıttığı suyla naylon bir leğende yıkadığı çamaşırları asmakla meşguldu. Bizi görünce yanımıza geldi. Turist olarak geldiği ülkemizde bir gençle tanışıp evlenmiş olduğunu öğrendik. Belli ki, seve seve katlandığı bu yoksulluğa rağmen, fakir bir gencin sevgisi onu mutlu ediyordu. Işıl ışıl parlayan yeşil gözlerinden ve bir ipe dizerek boyununa astığı yaş bamya tanelerinden oluşan gerdanlığından bunu anlamak hiçte zor olmuyordu. ışte sevginin doğurduğu mutluluk ve hayat denilen açmazda başarının belgesinin bir örneği. Bana göre mutluluk; insanın kısa yaşam sürecinde, her arzu ettiğini elde edemeyeceğinin bilincine varmış olması olgusudur. Ayrıca, azla yetinme bir beceri ve başarıdır. Hikayemizdeki, bamya gerdanlıklı bayanın mutluluğu, ilimizde akıtma diye tabir edilen altın bilezikli elmas gerdanlıklı kordon olarak bilinen bu çok pahalı ziynet eşyalarını takan bir çok bayandan daha az değildir. Bilakis kendi takısını ve ona göre bir doğal ihtiyaç olan güzel görünme aracı konumundaki bamya gerdanlığını elleriyle ürettiği için, belki de daha çok mutludur. Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.