Mehmet Göncü
28 Ekim 2013
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi yaşam olgusunu istenilen düzeyde sevdirebilmenin
temeli bilgi ister. Bilgi ise çalışmayı, öğrenmeyi ve mükemmeli yakalayabilmek
için ihtiyaç duyulan alet edavat ve araçların temini bağlamında altyapıyı
hazırlar.
Bütün
bunlar hep faydalı bilgiler sayesinde olur. Yani bilgi olmazsa başarı da olmaz.
Onun için atalarımız “KEM ALET İLE
KEMALAT OLMAZ” sözünü boşuna dememişlerdir.
İşte
yaşam için bu kadar önemli olan bilgiyi her yaşta ve her başta elde etmenin tek
yolu yazımın konu başlığında belirttiğim gibi tevazu, yani engin gönüllü
olmakla ancak mümkün olabilir.
Şöyle
ki; engin gönüllü bir kimse yaşadığı gezegenin 5 milyar yaşında olduğunu ve
sınırsız sayıda bilgiyle donatıldığını ve kendi öğrenme ömür yaşıyla
karşılaştırdığında ne kadar eksik bilgi sahibi olduğunu bilir.
Bu
konuyu bakın Hazreti Ali (RA) ne güzel ifade etmiş:
“BİLMEDİKLERİMİ AYAKLARIMIN
ALTINA KOYSAM BAŞIM ARŞA ULAŞIR”
Hazreti
Ali ki; Peygamber efendimiz tarafından ilmin kapısı olarak tanınan çok bilge
bir zat, İslamın dördüncü halifesi ve aşere-i müşebereden olan bu büyük zatın
kabri nur ile dolsun.
Keza;
Urfalı Şair Nabi de özetle; “İlim sahili
olmayan bir denizdir. Sahili olmayan bir denizde ben biliyorum demek
cahilliktir” demektedir.
Gerçekten
biliyorum demek, bilgiyi yeterli bulmak, ilim kapısını anahtarla kapatmak
demektir.
Aslında
kişi beşikten mezara kadar bilmeye ve öğrenmeye muhtaç olduğu bilincinde olmak
zorundadır.
İşte
bu duygu ve düşünce ancak tevazu sahibi kimselerde oluşur.
Sevgili
okuyucularım, bu günkü yazımı konu başlığımızla ilgili olduğu için büyük şair
ve mütefekkir Yunus Emre’nin bir şiiri ile sonlandırmak istiyor, kıymetli
yorumlarınıza sunuyorum:
“İLİM, İLİM BİLMEKTİR.
İLİM KENDİN BİLMEKTİR.
SEN KENDİNİ BİLMEZSEN
YA BU NİCE OKUMAKTIR”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride,
kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…