Mehmet Göncü
29 Kasım 2006
Son yıllarda adını sıkça işittiğimiz küreselleşme, globalleşme ve yeni dünya düzeni gibi sözleri duydukça, bu akımın insanlık alemine ve yaşadığımız gezegenimize neler getirip, neler götüreceğini hesap etmek gerekiyor. Bu bağlamda küreselleşme ne demektir? Bu yeni olgu, ekonomik, sosyal, iletişim ve çevre boyutu olan iki trilyon dolar gibi çok yüksek bir parasal gücü kullanabilme imkânına sahip, çok uluslu şirketlerin entegre bir organizasyonudur. Kısacası ekonomide tüketim için tüketim modeli demektir. Bu şirketler; bir bisiklet sürücüsü gibi sürekli hareket etmek zorundadırlar. Durmaları, düşmek, iflas etmek, batmak demektir. Görünen o ki, bu kuruluşlar mücadelelerinde kendi açılarından da haklılar. IMF ve Dünya Bankası aracılığı ile çok yakın bir gelecekte, bütün Dünya’da faaliyetlerini sürdüreceklerdir. Varsın sürdürsünler. Ne diyelim. Bu bir kaçınılmaz Dünya olgusu. Yeterki; doğayı sömürüp sınırlı kaynaklarını tahrip etmesinler. Ve Dünya üretiminin gayrisafi milli hasılasının dağılımındaki dengeleri bozmasınlar. Ancak görünen o ki; uygulamalar ve sonuçları bunun tam tersi olduğunu gösteriyor. Nitekim; Birleşmiş Milletler Örgütü verilerine göre, bu şirketler gelir dağılımında yoksullar aleyhine olmak üzere, Dünya gayrisafi milli hasılasından kendileri çok büyük paylar almaktadır. Bu nedenle ekonomik dengeler yoksullar aleyhine çok bozulmuştur. Keza; küreselleşmenin hız kazandığı bu günlerde, özellikle Afrika kıtasında olmak üzere Etopya’da, Tanzanya’da, Ruanda da, Sudan’da Siereleone’de , Zambiya’da, Bangladeş’te, Güney Asya’da ve Dünyanın bir çok yerinde insanlar, hayvanlar açlıkla savaşıyor ve milyonlarcası da ölüyor ve ölmeye de devam ediyor. Bu küreselleşme ne menem şeyse Dünyadaki hastalara, ölümlere, açlara, yoksullara, mutluluk, zenginlik ve bir çare getirmiyor. Ancak çıkar ve ihtirasları için kendileri doğayı tahrip edip, ekolojik sistemi bozuyorlar. Gerçek olan bu. Varsa aksini iddia eden çıksın söylesin. Yazık değil mi? Bu mavi gezegene, yazık değil mi insan denilen bu onurlu, bu şuurlu bu harika canlıya? Ve işte sevgili okuyucularım, küreselleşmenin hız kazandığı bu günlerde radikal objektifimize takılan gerçek dünya manzaraları bunlar. Hayal aleminde yaşamanın anlamı yok. şimdilik görünen bu. Dileğim o ki; bu yeni oluşumun baş aktörleri olan çok uluslu şirketler, yaşadıkları gezegeni, doğal hayatı ve türdeşleri olan insan denilen bu güzel canlının onurlu bir yaşam hakkına sahip olmalarını sağlar ve dünyadaki dengeleri bozmaya devam etmezler.. Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.