Ömer Elçi
31 Ekim 2007
“Atatürk Barajı yolundaki trafik canavarları” içerikli yazımdan sonra, aylar geçmesine rağmen birçok okuyucum halen “değişen bir şey yok” diyor.
Türkiye’nin alışkanlığıdır, alışkanlıklardan vazgeçmemek ve yanlışta ısrar etmek.
Bir yanlışlığı gündeme taşırsınız, yanlışlığa önlem alacaklar birkaç gün veya birkaç hafta olayın üstüne giderler; sonrası yine curcuna kaldığı yerden daha da curcunalaşarak sürer…
Göstermelik önlemler, birkaç günlük denetimler; demeçler dünyada en çok Türkiye’de görülür…
“Adam olmayız” veya “adam olmaz bunlar” yaklaşımı açmazımızdır, kolayımızdır…
Sevmeyiz yaşamdaki olumsuzlukları gündeme taşıyanları ve göreve davet edicileri…
“Doğrucu Davut olmak sana mı düştü a be kardeşim” deriz ama olumsuzluklardan etkilendiğimizde de “neredesin, neredesiniz be kardeşim” deriz…
*
Atatürk Barajı yakınlarındaki kum ocaklarından kum ve hafriyat taşıyan kamyonlar gibi birçok kamyon Birecik, Akçakale, Mardin, Diyarbakır yollarında da kum ve hafriyat taşıyor…
27.04.2007 tarihli paylaşımımdan sonra, birkaç gün ıl Trafik ve Jandarma trafik ekiplerinin denetimlerde bulunduğunu belirtenler ilgilileri şimdi yeniden göreve davet ediyorlar…
Trafik canavarları şanlıurfa’nın tüm ana ve ara yollarında denetimsizliğin keyfini yaşıyor…
Vatandaş denetim ve denetimlerin sürekliliğini istiyor.Vatandaş adam olmak istemeyenleri adam olmaya davet ediyor.Vatandaş bir iş yapıldığında hakkıyla ve layıkıyla yapılmasını; yaptırılmasını istiyor…
Sokaktaki insan güçlü bir Türkiye isterken, devleti temsil edenlerin görevini kesintisiz yapmasını istiyor…Rüşvet, hırsızlık, hatır gönül, partizanlıkla işlerin yürütülmeye çalışıldığı bir Türkiye’nin ne AB; ne de bir başka ülke ile boy ölçüşemeyeceğini ısrarla vurguluyor…
Çoğunluk istiyor ama azınlık rüşvet, hırsızlık, siyasalcılık, aşiretçilik, mafyacılık vb yöntemler Türkiye’de daha baskın oluyor…
*
Konu dağıtmak veya ana konudan bir başka yöne dalmak kötü bir alışkanlığımdır.
Karayollarındaki denetimsizlik, kamyoncuların keyfiliği çeşitli sohbetlerde tartışılırken, sohbetlerden birinde; Edirne ilindeki 20 Milyon YTL’yi aşan katran operasyonu ana konu oluyor. Sohbetçilerden birisi, “Karayolları otoban çıkışı ile şanlıurfa arasında asfalt döktü ama asfalt demeye bin şahit ister” diyor. Güya yol beşik gibi olmuşmuş…
“5 km yol yapacaklarına
Dilin kemiği yok. Karayolları yaptığı asfalt işleri nedeniyle çok eleştiri alıyor.
Vatandaşa hak vermemek elde değil…
“1 km olsun ama kalıcı olsun. Türkiye’de vurgunlar, hırsızlıklar hayatın özü olmuş. Türkiye yine de çok ama çok güçlü bir ülke. Bu kadar hırsız, rüşvetçi, devlet düşmanı varken yine de Türkiye güçlü” diye konuşmasını sürdürüyor, “Edirne’deki katran operasyonunu iyi ki yapılmış” derken muzırca gülüyor…
*
Vatandaşın, günlük yaşamında karşılaştığı sorunları paylaşmak elçi olmanın sorumluluğu..
Elçiye zeval olmaz deniyor ama elçi günlük yaşamda olması veya olmaması gerekenlere elçilik ederken; yersizce ve nedensizce eleştiri de almakta.
Bu tür durumlarda “kuştan korkan darı ekmez” atasözünü başka şekilde söylüyorum “darıdan korkan kuş beslemez”
27.04.2007 tarihli paylaşımımı (www.hizmetgazetesi.net) ıl Trafik, Jandarma trafik, kamyoncular derneği ve diğer ilgili; sorumluluğu olan kurumların okumasında ve denetimlerin etkinleştirilmesinde yarar var…
Günlük yaşamda yaşanan olumsuzlukları saygıdeğer paylaşımcılarla paylaşmaya devam ederken, bir kez daha vurgu yapmakta yarar var; ”Elçiye zeval olmaz”…
Toplumsal yaşamda hiçbir kurum, kuruluş veya şahsı rencide etmek; zan altında bırakmak gibi alışkanlığım yoktur. Sadece insanların günlük yaşamda serzenişlerini ve dileklerini köşemde saygıdeğer okuyucularla paylaşma ve daha güzel bir yaşam özlemi söz konusu…
Elçiye zeval olmaz…