Mehmet Göncü
20 Haziran 2012
Kıymetli okuyucularım, rahmetli hacı ninem yazımın konu başlığındaki deyimleri her fırsatta dile getirir ve biz torunlarını nasihat şeklinde hep uyarırdı.
Bana göre; asalet, beden ve ruh sağlığı olumlu manada, yerinde olan bir kimsenin yetiştireceği çocuğuna pozitif anlamda çeşitli aktarımlar yapacağı şeklinde izah edilebilinir. Bu aktarım biyolojik ve fiziksel olabileceği gibi, faydalı gelenek, görenek ve bilgilerin bir sonraki yeni nesle öğretilmesi ile de mümkün olabilir.
Ancak; bunların dışında asalet kavramı bir kimsenin başka bir kimseden daha üstün olduğu anlamına asla gelmez. Zira, bütün insanlar özde eşit ve kardeştirler.
Bala gelince, gerçekten hakiki süzme bal bozulmaz.
Bir yerde okumuştum; Fravunların mezarlarında bulunan kavanoz içindeki bal, aradan binlerce yıl geçmesine rağmen bozulmamış bir vaziyette duruyormuş. Çünkü balın yoğun yapısında bakterilerin üreme ve çoğalma şansı yoktur. Ayrıca deneyin, bakın. Hakiki bala yazı da yazılmaz ve gerçek bal asla yanmaz. Ateşle karşılaşan saf bal eriyip su olur, akar gider.
Oğul bal beyaz olur, çam balı donmaz, çiçek balı soğukta katılaşabilir. Balda çinko, kalsiyum, fosfor, demir, kükürt, iyot, potasyum minarelerinin yanı sıra C, B1, B2, B5 ve B6 vitaminleri de bulunur.
Mekanı çiçekten çiçeğe olan arı olmasaydı bu gezegende hayatta olmazdı.
Özetle, bal ulu yaradanın bir mucizesidir.
Bakınız Pir Sultan Abdal mecaz anlamda, arıyı ve balı ne güzel dile getiriyor:
Halimizi hal eyledik.
Yolumuzu yol eyledik.
Her çiçekten bal eyledik.
Arıya saydılar bizi.
Hak divanına dizildik
Aşk defterine yazıldık
Bal olduk, şerbet ezildik
Doluya saydılar bizi.
Sevgili okuyucularım, bu günkü yazıyı neden kaleme aldığımı da kısaca anlatmak istiyorum. Geçen hafta torunlarımı görüp biraz sevmek için eşim ve kızımla birlikte birkaç gün kalmak üzere oğlum ve gelinimi evlerinde ziyaret ettik.
Bir kahvaltı esnasında sofrada bulunan balın kalitesi hakkında bana soru soran gelinime yukarıda izaha çalıştığım balla ilgili bilgileri kendisine anlattım.
Aslında tüm yaşlıların önemli bilgilerini ve tecrübelerini yeni nesle anlatmaları çok faydalıdır.
Bu arada; ev sahipleri olarak gerek gelinim Aygül’ün ve gerekse oğlum İskender’in biz ebeveynlerini karşılamalarındaki içten davranışları ve birbirleriyle sevgi ve saygı çerçevesinde uyum içinde olmaları beni ve eşimi çok memnun etti.
Hiç kuşku yok ki böyle mutlu ve tevazu içindeki bir yuvada büyüyen çocuklar da ülkemize ve insanlık alemine faydalı bireyler olarak yetişebileceklerdir.
Cenab-ı Allah (cc) tüm gençlerimizi görünür görünmez kaza ve belalardan, kötü tesadüflerden korusun ve iyi insanlarla karşılaştırsın.
Özetle; Ben ve eşim bu ziyaretten gayet memnun olarak dualarla çocuklarımızın yanından ayrılırken, Urfa’da da çok söylenen, hacı ninemin şu anlamlı sözlerini içimden durmadan tekrarlıyordum: “Asıl azmaz, bal bozulmaz”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla..