Necla Cevheri Saatçi
13 Kasım 2006
Nasıl bir alışkanlık ki evliliklerin bitmesine, çocukların aile ortamından uzak büyümesine neden oluyor. Alkol de uyuşturucu kadar zararlı bir alışkanlıktır. Ne yazık ki alkolle uyuşturucu kullanımı kadar hassas davranmıyoruz. Alkolünde çok az ve sürekli kullanımında vücuda oldukça zarar verir. UNUTMAYIN güvenli içki miktarı yoktur. Alkol az miktarda alındığında bile vücudun kendisini tamamen onarması için belli bir zaman ve çaba harcar. Çünkü alkol vücudun tüm sistemlerini etkiler, ama en çok sinir sistemine ve karaciğere zarar verir. Alkolün sürekli kullanımı vücutta oldukça büyük ve ciddi tahribatlar meydana getirir ve bu tahribat sadece fiziki olarak değildir. Ruhsal tahribatta yapar ve bu da dolaylı olarak toplumu da etkiler. Çünkü her birey toplumun bir parçasıdır. ıyice alkol batağına saplanmış kişiler halüsinasyonlar görmeye, sara nöbetleri geçirmeye başlar. Alkol duyguları, duyulan ve algıları değiştirir. Lütfen hiç başlamayın. Alkol kullanımını tetikleyen etkenler; maddi ve manevi problemleri unutmak ve biraz olsun rahatlamak, medeniyetin ve gelişmişliğin unsuru olarak görme, sevinçli günlerde biraz daha rahatlamak, medeniyetin ve gelişmişliğin unsuru olarak görme, sevinçli günlerde biraz daha rahatlamamızı sağlama. Bu etkenlerden dolayı son yıllarda Türkiye’de alkol kullanımında artış gözlenmektedir. Aile yapısı giderek zayıflamakta, sosyo-ekonomik baskılar artmakta ve geleneksel toplumdan modern topluma geçmek artışı hızlandırmakta. Bir toplumun gelişmesi, yaşam düzeyinin yükselmesi ile içki tüketiminin artışı arasında asla bir paralellik olmamalı. Yemek yerken bir bardak kırmızı şarap içmek veya dışarıdan eve gelindiğinde bir kadeh viski içmek sizi geliştirmez, modern etmez. Sadece sizde ruhsal ve fiziksel olarak tahribatlar bırakır. Toplum içerisinde hoş karşılanmayan davranışları sergileyen insanların bir çoğu alkol ve madde bağımlısı kişilerdir. Çünkü alkolün etkisiyle düşünme, kavrama yetisi minimuma inmiş, sebep-sonuç ilişkisi sağlıklı kurulamamaktadır. Bir de kişide alkolün yardımıyla gereksiz bir güven duygusu meydana gelir. Böylece bir odada yalnız kaldığınızda ürkeceğiniz bir insana dönüşüverir. Akşamdan kalma tabirinin kısa sürede aşırı alkol alınmasından ve aslında alkol zehirlenmesi olduğunu biliyor muydunuz? Bir arkadaşınız yediği bir yiyecekten zehirlenirse nasıl davranırsınız. Hemen acile veya doktora götürmeye çalışırsınız. Ne yazık ki kimse alkol alanlara böyle davranmıyor. Acaba bu onlardan vazgeçilmişliğin mi bir belirtisi. Roma filozofu Seneca alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlamıştır. Kendinize ve çocuklarınıza çok dikkat edin. Alkolün pençesine asla düşmemeye çalışın. Mutlu gününüzü her ayrıntısını hatırlayabilmek için alkolsüz geçirin. Zor zamanlarınızda da kurtuluşa ulaşabilmek için düşünmeniz lazım. Sağlıklı düşünemiyorsanız, gerçekçi çözümler üretemezsiniz. Kendinizi asla kandırmayın. Yazıya 1.12.2005 tarihli Vatan Gazetesinde yayınlanan bir haberle nokta koymak istiyorum. Öncelikle alkol batağına hiç bulaşmamanızı ve bulaşanlarında bir an önce bu bataklıktan kurtulmasını diliyorum. Tekelin ısveçteki muadili olan Alkol Satış Birliği 50. yaşını bu ilanla kutlamıştır. Avrupa Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’ya hitaben yayınlanan ilanda; “AB’nin alkol politikası yüzünden ısveçlilerin ve tüm Avrupa’nın sağlığı kötüye gidiyor. Avrupa Birliği ülkelerinde alkolden kaynaklanan sağlık problemlerinin faturası kabarıyor. 50. yılımızda bundan daha anlamlı bir ilan veremezdik. Bu konuda adım atmanın tam zamanı.” Haftanın Kitabı: Eroin Güncesi Konat Güner Haftanın Sözü: Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur. Sophokles