Mahmut Çepoğlu
23 Şubat 2007
Öteden beri vergi yasaları koyucuları “bir alışveriş bir fiş” düşüncesiyle vatandaşı esnaf üzerine bir nevi denetimci yaparak oto kontrol sistemi geliştirdiler. Aslında bu bir vatandaşlık görevidir. Biz fiş almayı vermeyi alışkanlık etmediğimiz için sorumluluğu zorbalık olarak görmekteyiz.
Gelir ıdaresi Başkanlığı vatandaşların alışverişlerinde fatura-fiş almalarını teşvik anlamında kimi etkinliklerini sürdürmektedirler. Vergi haftası etkinliklerinde gördüğümüz bir sürü pankart, afiş vergi konusunda hayli dikkat çekici. “Ülkemi seviyorum belgemi alıyorum.” Güzel de biz o bilinci daha yakalamadık ki!… Belge almak demek vergi vermenin referansı olduğunu bilmeliyiz. Verginin devletin omurgasını teşkil ettiğini bir anlayabilsek…
Sorumlulukları bölüşme, vatandaş olarak vergi konusunda gereken saygı ve sevgiyi gösterme olduğu kadar biraz da vergi vermeyi toplumla içselleştirmekti. Bu çalışma bir işe yaramadı. Büyük alış verişlerde yine anlaşmalarla fiş alınmadan hallediliyor. Küçük alışverişlerde de fiş alma gereği duymuyorsun dolaysıyla yine “eski tas eski hamam” misali sürüp gideceğe benziyor. Kafaları yenilememiz gerektiğine inanıyorum.
Vergi daireleri vergiyi artırma konusunda yapacağı bir çok uygulama vardır. Bunların başında saklı, kayıtsız çalışan esnafın tespiti yapılması lazım. Kayıt dışı ekonomi, kaydı-kuydu olmayan vergi mükellefi olmayan, binlerce esnaf var. Onları yakalatmak ihbarcılık değil, vatandaşlık görevi olduğunu kabullenmemiz gerekir.
Ben bu mesleklerin isimlerini vermeye gerek duymuyorum. Ancak derneklerdeki üye sayıları bir kontrol edilse kaç kişinin vergi mükellefi olduğu çok rahat bir şekilde meydana çıkar. Yada derneklerden vergi kaydı olmayan mükelleflerin isim listesi istenir, dolaysıyla küçük bir taramayla kayıp-kaçak kolayca meydana çıkmış olur. Toplu esnafın bir arada olduğu yerlerde kayıt dışına rastlamak olağan bir olay.
Kaydı olan mükellef kayıtsız mükelleften rahatsız oluyor. Kayıtsız vergi vermediği için, fırıncıysa ekmeği eksik fiyata, kasapsa eksiğine et veriyor, briketçi ise briketi değerinin altında satıyor, dolaysıyla esnaf arasında vergi dairesinin haberi olmadan kin tohumları serpiştirilmektedir. Ondan sonra isimsiz şikayet mektupları ardından olanları sizler düşünün.
Elbette vergi vermek bir vatandaşlık borcudur. ınsanlığın gereğidir. Çünkü senin vergilerinle yollar, köprüler yapılıyor, sağlık hizmetleri veriliyor, adalet mekanizması çalışıyor. Kısacası bugün verilen devlet hizmetlerinin hepsi verilen vergilerle oluyor. Öncelikle vergi vermek gerekir. Devletin ayakta durmasının temeli ödenen vergilerledir. Bunun başında da eğitim gelir. Eğitimli insan vergi vermenin vatandaşlık görevi, borcu ve hizmeti olduğunu bilir. Biz görevimizi yerine getirerek o sorumluluktan kurtuluruz. Kim ne yaparsa yapsın.
Peki biz vatandaş olarak bu vergi vermek için çırpınalım, didinelim her gün vergi dairelerinin kapısında yorulalım, vergi dairelerinden saygı ve sevgi beklerken, tam tersi kaba davranış ve hakaretlere maruz kalalım diyen vatandaşın şikayetlerine ne buyrulur.
Öyle eminim ki vergi dairesine uğramayanların çoğu vergi dairesindeki memurların hala kendini eski memuriyet zihniyetinden kendini kurtarmadıklarındandır. Mükellefi sıraya koymak, hazırola durdurmak, kıyafetinden dolayı onu suçlamak, derdini dile getiremediği için makamından kovmak, katı, formaliteci ve kırtasiyeci olmak, yapılabilecek işler için suyu yokuşa sürmek bahane bulmaktan ziyade, vatandaşa yardımcı olmayı kutsal bir vazife bilmelidir.
Vergi dairesi benim sürekli muhatap olduğum bir dairedir. Keşke hizmet veren çalışan memurların ayrıştırıldığını görsem ve onlara her yıl ödüller verilerek, somurtkan vergi mükellefleri ile konuşmayı dahi bilmeyen, insanları azarlayan memurlara örnek olur hiç olmazsa. Memurları denetleyici kontrol eden müfettiş, amirler değil vatandaş olmalıdır.
Vergi dairelerinin elemanlarının yetersiz olduğunu görüyor ve biliyoruz.. Fazla yük memurları bazı sıkıntılara koyduğu da doğrudur. Ama o maaşa razı olan o dairenin şartlarını, işini kabul eden gider çalışır. Maaşı az işi çok, bir insanın kaldıracağı yükten fazla yük ve sorumluluğu olduğu bir gerçek. Her şeyin başı eğitim, saygı ve sevgidir. Bunu hayatın her alanında uygulamak gerekir. Verilen her kuruş verginin vatanın sevmenin sebebi olmalıdır. Mecburiyetten değil. Vergileri toplamakla yükümlü memurlarında bu düşünceyle hareket etmelidirler.
Bu vesileyle Vergi dairesi başkanlığına gelen Cuma Sağlam Bey’e görevinde başarılar dilerken, Urfa’ya millete hayırlı vergiler toplama, toplumsal diyalogu geliştirmek amacıyla herkese hoşça kalın diyorum. FışıNıZı ALMAYI, VERGıNıZı VERMEYı UNUTMAYIM…