Mehmet Göncü
27 Temmuz 2010
Geçen ömrüm derede akan su, ovada esen yel gibi bir daha geri dönmeyecek bir şekilde uçup gitti.
Bana göre, gerçekten göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir sürede yaşım yetmişe yaklaştı.
Bazen düşünüyorum ve kendi kendime söyleniyorum. Bu kısacık zaman diliminde neler gördüm neler. Aşk ve nefret, kim ve haset, yalan ve gerçek, mevki ve makam, sevgi ve şefkat, yoksulluk ve zenginlik, bazen göz yaşı, bazen kahkaha, bazen yönetici, bazen yönetilen, menfaat ilişkilerinde riyakârlıklar, menfaat çelişkilerinde utanmazlıklar ve daha sayamadığım binlerce insan davranışlarını hep gördüm. Üstüne üstlük bir de, anne, baba, kardeş ve evlat acısı da tattım. “Akıl sabırdan evladır ve Baki olan Allahtır” deyip, yaradana şükür ve hamd ettim. Özetle; Atalarımız boşuna dememişler;
“YAŞA YAŞA GÖR TEMAŞA”
Yazımın konu başlığına gelince; Geçen gün İstanbul’da yaşayan amcam oğlu Ahmet Rauf Göncü, beni telefonla aradı ve Urfa’da olduğunu söyledi. Bir arkadaşının annesinin vefatı nedeniyle geldiğini ve şu an Bediüzzaman Mezarlığı bitişiğindeki Aksoy Camisinde olduklarını belirtti.
Merhumeye Allah’tan rahmet diledikten sonra kendisine, anılan camiye geleceğimi ve öğle namazına yetişeceğimi söyledim. Bahse konu Kabristan’a geldiğimde kısa ve kestirme yoldan gitmek için mezarlığın içindeki patika yolu seçtim. Bu sırada gözüm eski bir mezar taşındaki anlamlı bir şiire takıldı.
Şiir, sanki benim yukarıda anlatmaya çalıştığım, yaşarken gördüklerimin bir özeti gibiydi.
“Çeşm-i ibretle nazar kıl, bu dünya misafirhanedir.
Hiç mukim adem bulunmaz, ne aceb bir kâşanedir.
Bir kefendir akıbet sermayesi şah-ı geda,
Pes buna mağrur olan, mecnun değil ya nedir.
Evet kıymetli okuyucularım, bu anlamlı şiir sizlerin değerli yorumlarına sunulur.
Çeşm: Göz,
Nazar: Bakmak.
Kâşene: Köşk,
Mecnun: Akıl hastası
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…