Ali H. Demir
12 Haziran 2007
Çocuklar okula gelirken aileden aldıkları temel davranış biçimlerini de getirirler. Bu temel davranış biçimleri uzun yıllar boyunca içinde bulunduğu aile ortamında bulunan kişilerle girilen etkileşimin sonucunda oluşur. Bu davranış biçimleri aile ortamında kazandırılır ancak çocuğun okula gelmesinden sonra bu davranış biçimleri terk edilmez. Çocuklar okul sonrası zamanlarında yine aile ortamında yaşamaya, bu ortamdaki değerler, tutumlar, alışkanlıklarla yüz yüze gelmeye devam ederler. Dolayısıyla okul dışındaki zamanlar yanında okula devam edildiği zamanlarda da öğrenciler üzerinde ailenin etkisi aynen devam eder. Çocuklar günün yaklaşık 5-6 saatini okulda, kalan 18-19 saatini ise evde, okul dışında geçirirler. Bu durumda okuldaki eğitimin etkisinin büyük oranda aile ortamındaki şartlar tarafından şekillendirildiği rahatça görülebilir.
Aile ortamında etkili olan kişilerin anlayışı, bilgisi, değer yargıları, alışkanlıkları ailedeki her bireyi olduğu gibi okula giden çocukları da doğrudan etkiler. Aile içindeki yetişkinlerin çocuk yetiştirme stilleri veya daha geniş anlamda başkalarına karşı gösterdikleri davranış stilleri çocukların dışarıdaki davranış kalıplarını, davranış stillerini bu arada doğal olarak okulda gösterecekleri davranış şekillerini de doğrudan etkiler, belirler. Ev ortamında bulunan yetişkinler kaba, kavgacı, küfürbaz, hoşgörüsüz, anlayışsız, bencil, çevreye uyumsuz gibi daha pek çok olumsuz davranışları gösteren kişiler ise bu kişilerin güdümünde, yönlendirmesinde, kontrolünde olan çocuklar da benzer davranışları gösterirler. Tersine aile ortamı sevgiye, saygıya, paylaşmaya, yardımlaşmaya, çalışkanlığa değer veren bir ortam ise çocuklar dışarıda aynı davranışları gösterecek, bir bakıma ailenin dışarıdaki aynası olacaktır. Çocuklar ev ortamında hangi tür davranış kalıplarıyla yetişiyorsa toplumun içinde de o tür davranışlar yaygınlaşır. Bireylerin oluşturdukları aile kurumlarının yapısı toplumu zamanla şekillendirir, oluşturur, değiştirir.
Aile ortamındaki olumlu veya olumsuz yaklaşımların yaygınlığına göre çevre de şekillenir. Olumlu değerlerin hakim olduğu ailelerin bulunduğu çevre daha olumlu iken olumsuz değerlerin hakim olduğu ailelerin bulunduğu çevre ise olumsuz bir hale gelecektir.
Olumsuz değerlerin hakim olduğu çevrede insanlar arasında sürekli bir güç mücadelesi olacaktır. Bu güç mücadelesi ekonomik, sosyal, siyasal, fiziksel, toplumsal vb. hemen her alanda görülür. Güç mücadelesinin bulunduğu ortamda insanlar ezilmemek, yok olmamak için ellerinde hangi imkanlar varsa kullanmaya yönelirler. Ailedeki çocuk sayısının fazlalığı da ekonomik bir takım kaygılar yanında bu güç mücadelesinin de en önemli nedenlerinden birisi olarak sayılabilir. Gerek ekonomik kaygılar olsun gerekse bir güç unsuru olarak olsun çocuk sayısının fazla olduğu ailelerde eğitim seviyesinin genelde düşük olduğu söylenebilir. Bunun istisnaları mutlaka vardır. Ancak özellikle kırsal kesimde ve eğitimin yaygın bir şekilde ulaştırılamadığı yörelerde bu tür ailelerin eğitim seviyelerinin genelde düşük olduğu, özellikle eğitim seviyesinin düşük olduğu yerlerde ise büyük bir güç mücadelesinin yaşandığı gözlenmektedir. Eğitim seviyesinin düşüklüğü ile birlikte çocuk sayısının fazla olduğu aile ortamlarında yukarıda sayılan olumlu davranışların yaygınlaştırılmasında bir takım sorunların yaşanması gayet doğaldır. Bunun nedenleri üzerinde de özellikle durularak araştırma çalışmaları yapılmalıdır.
Olumlu değerlerin hakim olduğu çevrede ise insanlar arasında bir güç mücadelesinden çok yardımlaşma, uzlaşma kültürü hakimdir. Bu olumlu kültür ortamı çevreye, çevredeki insanlara olumlu bir şekilde yansır. Toplum içinde hangi kültür ortamı hakimse toplumsal kurumların çalışması da buna göre şekillenir. Toplumsal kurumların tümü aynı göreve, etkiye, çalışma ortamına ve stiline sahip değildir. Her kurumun kendine has özellikleri açısından farklılıklar vardır.
Bu toplumsal kurumlardan özellikle okullar çalışma alanı itibariyle çocuk, insan ve davranışlarına yönelik olarak faaliyette bulunduğu için olumlu veya olumsuz kültür ortamından daha çok etkilenirler. Okullar eğitim faaliyeti ile uğraşırken gelen öğrencilerde bir takım davranış değişiklikleri oluşturmaya çalışır. Bu çalışmanın niteliği çocukların geldikleri aile ortamının niteliğinden doğrudan doğruya etkilenir. Aslında eğitim davranış değiştirmede en önemli faktörlerden biri olarak toplumsal değişimin en önemli araçlarından biri olarak kabul edilir. Ancak bu aracın etkisini belirleyen pek çok unsur vardır. Tüm bu insanlar istendiği şekilde oluşturulabilirse eğitimin toplumsal değişimin yerine getirmesi mümkün olur. Aksi taktirde bataklıktaki sineklerin öldürülmesi misali gerekli unsurlara sahip olmayan bir okul sorunlarla sürekli mücadele etmekten başka bir işe yaramaz. Topluma istenen niteliklere sahip üyeler vermek yerine insan gücünün tüketildiği yerler haline dönüşür.
Bu nedenlerden dolayı toplumda olumlu bir kültür ortamının oluşup gelişmesi, olumsuz kültür ortamlarının yok olabilmesi, toplumu oluşturan bireylerin istenen davranışlara, becerilere, tutumlara ve değerlere sahip kişiler olarak yetişmeleri için araçlık görevi gören eğitim ortamlarının öncelikle ihtiyaç duyulan unsurlara sahip olarak oluşturulması, işletilmesi gerekir. Ancak bu yeterli koşul değildir.
Eğitimle gerçekleştirilmek istenen hedeflere yardımcı olması için toplumsal kurumların, güç unsurlarının koordineli bir şekilde çalıştırılması gerekir. Koordine edilecek bu kurumlar ve güç unsurları aracılığıyla çocukların okuldan daha çok zamanlarını geçirdikleri aile ve çevre ortamları da şekillendirilmiş olunacaktır. Yapılacak bu çalışmalar okuldaki çalışmalardan çok daha önemlidir. Zira okula gelen çocuklar ailedeki büyüklerini taklit eder durumdadırlar. Taklit edeni değiştirirken taklit edilenin de şekillendirilmesi çok daha önemli ve etkilidir. Taklit edilen aile büyüklerinin şekillendirilmesi okullar aracılığıyla yapılamaz. Aile ortamında var olan olumsuz değerlerle şekillendirilerek okula gelen öğrencinin eğitiminde okul büyük güçlüklerle karşılaşır. Sorunun asıl kaynağının aile olduğu durumlarda okulun aileye etki edebilmesi de mümkün olmadığı durumlarda aile ortamını da etkileyebilecek unsurlara ihtiyaç duyulur. Bu unsurların olmadığı bir yerde okuldan istenen verimin alınabilmesi mümkün değildir. Selam ve saygılar….