Remzi Mızrah
9 Ocak 2014
Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
İlk
olarak baştanbaşa beyazlara veya siyahlara bürünmüş, gözlerinde, filmlerden
aşina olduğumuz türden gözlükler olan kukuletalı, gaz maskeli insanlarla
farkına varmıştım. Çevreci ve yeşil yarışçı diyorlardı kendilerine. Çeşitli
nükleer fabrikalar, atık taşıyan gemiler veya ormanların kesildiği
görülüyorlardı. Ya kendilerini bir fabrika kapısında zincire vurmuş şekilde
veya ölü taklidi yaparak insanların dikkatini çevre sorunlarına çekmeye
çalışıyorlardı.
20-25 yıl önce insana gülünç gelen bu insanların
yaptıkları eylemler, aradan geçen sürede
yaşadığımız çevre felaketleriyle ne kadarda haklıylarmış demek zorunda
bırakıyor beni. Ve o insanları boş işler yapan kişiler olarak gördüğüm için de
kendime kızıyorum şimdi.
Evet
artık çevre kirliliği ve “küresel
ısınma” diğer bir deyişle “sera etkisi”sorunu artık tüm toplum
kesimlerince kabul edilen bir sorun halinde.
1700
yıllardan itibaren görülmeye başlanan iklim sorunları,
1824
yılında ilk kez Fransız bilim adamı Joseph Fourier tarafından tespit edildi
“Sera etkisi”. Uzun vadeli bir sorun olarak ortaya kondu. sanayileşen
toplumlarla birlikte atmosfere salınan metan ve karbondioksit gazlarındaki
artışlar son çeyrek yüzyılda ikiye üçe katlanarak büyüdü.
KÜRESEL
ISINMA NEDİR?
küresel
ısınma atmosferde biriken metan ve karbondioksit gazlarının atmoferde
birikmesiyle birlikte dünyadan yansıyan güneş ışınlarını hapsederek dünyadaki
sıcaklık değerlerini yükseltmesi olarak tanımlanmaktadır.
Yüzyılar
boyu sanayileşme çabasıyla atmosfere verdiğimiz bu gazlar sanayileşen toplumun
bir çıkmazı olarak küresel bir çevre felaketine yol açmıştır.
Küresel
ısınmayla birlikte kutup buzulları erimeye başlamıştır. Dünyanın kliması olan bu buzul alanlarının
erimesiyle birlikte bir kısım çevresel sorunlar kaçınılmaz hale gelecektir.
Eriyen
buz kütlesi deniz sularını yükseltecek ve Bangladeş, Hollanda gibi ülkeler
belki de haritalardan silinecektir.
Yok
olacak canlı türleri arasında kutup ayıları ilk sırada gibi. Çünkü doğal yaşam
alanlarının yok olması türlerini yok olması demek.
Orman
yangınları daha sık görülecek ve dahada şiddetli olacaktır.
Artık
ilkbahar ve sonbahara elveda
diyeceğiz.. Ara mevsimler olmayacak
böylelikle yılda iki mevsim yaşayacağız.
Isı
artışıyla birlikte yükseltisi düşük yerleşimlerde kuraklıklar başlayacak ve
daha serin olan yüksek kesimlere doğru kitlesel göçler yaşanabilecektir. Bu göç
sadece sadece insanlarla sınırlı kalmayacak çeşitli hayvan türleri hatta
ağaçlar bile göç edecektir. Ağaç türleri ısınmadan dolayı artık belli bir
yükseltide ve kuzeyde görünmeye başlayacaktır.
İşin
ciddiyetini anlamak için bu örnek çok önemli.
Kanada’nın
Montreal kentinin 1600 km
kuzeyinde yer alan “kuujjuaq” eskimoları aşırı sıcaktan dolayı klima
ve buzdolabı satın aldılar. Eskimolar bile sıcaktan bunalıp klima ve buzdolabı
satın alıyorlarsa iş gerçekten ciddi galiba.
Sorun
artık tüm hatlarıyla belirginleştiği için çözüm yolundaki çabalar da önem
kazanıyor. Bu çabaların en önemlisi “Kyoto protokolü”. Yaklaşık 24
yıl önce Japonya’nın Kyoto şehrinde
toplanan zirvede ” sera gazı” etkisini azaltmaya yönelik bazı
kararlar alınmış ve sanayileşmiş ülkelerin sera gazı salınımını azaltmaları
için bu protokol imzalamaları istenmiştir.
Neden
sanayileşmiş ülkeler. Çünkü 80 milyon Avrupalının saldığı karbondioksit 700
milyon Afrikalının saldığı gaza eşit de ondan.
Küresel
ısınmanın nedenlerine baktığımızda şöyle bir tablo çıkıyor ortaya. sera
etkisine enerji kullanımı %49, sanayileşme oranı ve hızı %24, ormanların yok
edilmesi %14, tarımsal faaliyetler ise %13 civarında etki yapmakta.
Büyük
bir çevre ve toplum sorunu olarak karşımızda duran küresel ısınma için her
devlet, kurum sivil toplum örgütleri
çeşitli çabalarla bu felaketin etkisin en aza indirmeye çalışıyorlar.
Bu
alandaki en önemli mücadele silahımız ormanlar. sera gazını dengelemek için
yapılması gereken en önemli şey ağaç dikmek.
Yutak alanlar olarak tanımlanan ormanların korunması ve ormanlık
alanların çoğaltılması bu sorunu ortadan kaldıracak en önemli mücadele yöntemi.
Küresel
ısınma konusunda Türkiye olarak, Şanlıurfa olarak ne yapabiliriz?
Çöp
depolama tesislerinin modernleştirilmesi şart. Çünkü çöp depolama merkezleri
metan gazı üretim merkezlerine dönüşüyor. Araçların ekzoslarından salınan
gazların etkisi azaltmak için karayolu taşımacılığı yerine raylı taşımacılığa
öncelik verilmesi de çok önemli.
En
önemlisi orman alanlarının artırılması ki gerek kişisel gerekse kurumsal bazda
en kolay seçenek bu gibi.
Bunların
yanında günlük hayatta yapacağımız bazı uygulamalarda zararlı gazların
emisyonunda bir düşüs sağlayabilir kloroflor karbon içeren sprey deodorantların
kullanılmaması, normal ampul yerine tasarruflu ampul kullanılması ve de en
küçük yeşil alana küçücük bir fidan dikilmesi bile bu sorunun çözülmesine bir
katkı sağlayacaktır.
Fazla
geç olmadan, gölgesinde soluklandığımız, dünyamızın süsü ağaçlar göç etmeden
birazcık çaba göstermek gerekiyor .