Köşe Yazısı

Ağaçlandırma ve geleceğimiz

Doğa ve  ağaçlandırma 
delisiyim sözü abes; abartı olsa da 
yaşamımın temeli…

Ağaçlandırma
mevsiminin başlamasıyla ağaç dikimi ve doğayı koruma içerikli yazma
alışkanlığımdan bir  türlü vazgeçemedim.
Mini öykülerimle,bir hafta sonu gezisi 
anımla veya bizzat yapılan bir çalışmayı paylaşarak; ağaçlandırmanın
günümüz  geleceğimiz açısından önemini
paylaşmaya çalıştım.

Köşe yazıları
yazan saygıdeğer insanlarda zaman dilimlerinde “yeşil Urfa” için  yapılması gerekenleri dile getirdilerse
de; yeşillendirmenin meşalesini yakamadık…

Dünya genelinde
fosil yakıtlar nedeniyle atmosferdeki ısınma yükseliyor. Bu yükselme sonucunda
da aşırı yağışlar,sıcaklıklar ve soğuklar dünyamızın kaçınılmazı.

ABD ve AB
ülkeleri  bu oluşumda baş rolü oynuyor.

Gerekli önlemler
alınmazsa dünya buzul çağına ilerliyor…

Buzul çağı ki
aşırı yağış(sel,kar,don), aşırı sıcaklar(göllerin, akarsuların kuruması)…

Bilim adamları ve
çevreciler umutsuzluğa kapılmayıp, var olan ormanları; ağaç topluluklarını,
doğal bitki örtüsünü korumamız gerektiğini sıklıkla vurguluyorlar.  Urfa’da
bundan sonraki zaman diliminde belki de çok daha etkin, vahim seller
olabilecektir…

Çözümlerden bir
tanesi de ağaçlandırma ve doğal bitki örtüsünün korunması…

 Dr Adnan Elçi ile birlikte  amatörce 2000 yılından beri kırsalda  10 binlerce çam fidanı dikim işi
gerçekleştirdik.

Kimi fidanlar susuzluktan,
kimi hayvanlardan, kimi çocukların filizlerini koparmasından dolayı kurudu ise
de binlerce fidan doğayla bütünleşti.2005 yılında  “Urfa Yeşillendirme ve Doğal  Yaşamı Koruma Derneği’’ni kurduk

Yaptıklarımızı
yeterli mi? 

Olumsuzluklardan etkilenip
ağaçlandırma çalışmalarında yılgınlık mı gösterdik ?

Yaptıklarımızdan
övgü  veya her hangi bir beklentimiz mi
oldu?

Tek kelime
“hayır”…

Gerçeklerimizi ve
sevdamızı biliyoruz…

Gerçeklerimizi
bilen, görmek isteyen ve bu yönde özverili çalışmalarda bulunmak isteyen
insanların yaşamın devamlılığı; ilimizin, Türkiye’nin geleceği için beklentisiz
çalışması gerek.   Çoğalmak zorundayız.

Olası afetlerin en
aza indirgenmesi,doğal bitki örtüsünün korunması  yönünde çabalar ağaçlandırmaya katılımınız ve
desteği ile başarıya ulaşabilecektir.

Urfalıların
çoğunun kırsalla bağlantısı vardır.

Köylerdeki ortak
alanları ağaçlandırın. Okul, sağlık ocağı, cami bahçelerinden, mezarlıklardan
başlayın. Sonrasında yol kenarlarına,dere kıyılarına, tarla kenarlarına ortak
alanlara, meralara ağaçlar dikin, diktirtin…

Çam,dut,zeytin,
badem, incir, akasya, kavak, çınar,iğde,alıç,meşe vb Urfa iklimine
dayanıklı her tür fidanı toprak anayla gülümsetin…

Gülümsetin ki
zaman diliminde kırsaldaki yeşil adacıklar tüm Urfa’yı yeşile çevirsin…

Geç kaldık, ama
şimdiden sonra geç kalmamalıyız…

Yeter ki
isteyelim….

“Bir fidanla,
birkaç fidanla olmaz”
düşünce yanlışlığında ısrar etmeyelim.

“Ben yaptım,
yapıyorum fakat çevrem duyarsız” yılgınlığına da kapılmayalım. Zifiri karanlığa
yakılan bir kibrit cılızdır. Ancak kibritler çoğaldıkça karanlık aydınlığa
mahkumlaşır…

Bir yanda
araçlarımızdan, kalorifer yakıtlarından, fabrikalarımızdan  vb oluşturduğumuz fosil yakıtların dünya
iklimini bozması; diğer yandaysa bireysel veya grupsal ağaçlandırma çabaları.
Günümüz ve geleceğimiz bizlere bağlı….      

Urfa’nın
çıplak dağları, ovaları, köyleri 
eğitimsizliğimizin, doğayı boş vermişliğimizin,    ağaca sevgisizliğimizin;  geleceğe 
karşı sorumsuzluğumuzun en bariz göstergesi değil mi ?

Doğa, doğal yaşam
bizlerin sevgisizliğine, saygısızlığına 
bizler kadar sessiz  kalmaz…

Doğanın
intikam  kahkahası insanoğlunun yaşam
çığlığını bastırdığında, göz yaşı ve dövünmeler boşunadır..

Doğal yaşamı
koruyup, fidanları toprak anayla gülümsetelim ki; gelecekte bizlere  gülümsesin..

1.600 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

AĞAÇLANDIRMA VE GELECEĞİMİZ

Ekim sonu, Kasım ayı başında Ceylanpınar, Siverek, Harran ilçelerimizde,il genelinde can, mal, toprak  kaybına neden olan seller oluştu.

Önce cana, mala ah vah ettik…

ılim, ülkem insanı  toprak ve doğal bitki örtü kaybına ise ah vah etmedi…

Canı  ve malı koruyan toprak;toprağı koruyansa   doğal bitki örtüsü ve ağaçlardır.

Eğitimsel eksikliğimiz ve toplumsal yaşam benciliğine kapılmışlığımızın en net göstergesidir bu yaklaşım.Yargılanacak olanlar  bu düşünce sisteminde olanlar değildir.Sorumluluğunun gereğini yerine getirmeyen görevliler ve Sivil Toplum Kuruluşlarıdır.ınsanların doğa, çevre, ağaçlandırma konularında eğitilmelerine yardımcı olması gereken kurumlar bir türlü kırsaldakilerle iletişim sağlayamadılar. Salonlarda toplantılar yapıldı.Kuşe kitaplara  panellerin, sempozyumların verileri  ve plaket verme resimleri bastırıldı.

2000 yılından beri onlarca kez köşemde valilerimize, kurum amirlerimize, ”muhtarları, köy öğretmenlerini, çiftçileri panellere, sempozyumlara katın.Doğayı korumaya,kırsalı ağaçlandırmaya  yönelik çalışmalara fidan vb malzeme temin edin.” yönündeki  öneriler dikkate alınmadı.Yapıldı ise de sembolik ve  göstermelik oldu.

                                                       ***

Doğa ve  ağaçlandırma  delisiyim sözü abes; abartı olsa da  yaşamımın temeli…

Yıllarda(okuyucuya gına getirdiğimi de bilerek ) ağaçlandırma mevsiminin başlamasıyla ağaç dikimi ve doğayı koruma içerikli yazma alışkanlığımdan bir  türlü vazgeçemedim.Mini öykülerimle,bir hafta sonu gezisi  anımla veya bizzat yapılan bir çalışmayı paylaşarak;ağaçlandırmanın günümüz  geleceğimiz açısından önemini paylaşmaya çalıştım.Köşe yazıları yazan saygıdeğer insanlarda zaman dilimlerinde “yeşil şanlıurfa” için  yapılması gerekenleri dile getirdilerse de;yeşillendirmenin meşalesini yakamadık…

Dünya genelinde fosil yakıtlar nedeniyle atmosferdeki ısınma yükseliyor.Bu yükselme sonucunda da aşırı yağışlar,sıcaklıklar ve soğuklar dünyamızın kaçınılmazı.

ABD ve AB ülkeleri  bu oluşumda başrolü oynuyor.

Gerekli önlemler alınmazsa dünya buzul çağına ilerliyor…

Buzul çağı ki aşırı yağış(sel,kar,don), aşırı sıcaklar(göllerin, akarsuların kuruması)…

Bilim adamları ve çevreciler umutsuzluğa kapılmayıp, var olan ormanları; ağaç topluluklarını, doğal bitki örtüsünü korumamız gerektiğini sıklıkla vurguluyorlar. 

şanlıurfa’da bundan sonraki zaman diliminde belki de çok daha etkin, vahim seller olabilecektir…

Çözümlerden bir tanesi de ağaçlandırma ve doğal bitki örtüsünün korunması…

 Dr Adnan Elçi ile birlikte  amatörce 2000 yılından beri kırsalda 50 binin üzerinde çam fidanı dikim işini gerçekleştirdik.Kimi fidanlar susuzluktan, kimi hayvanlardan, kimi çocukların filizlerini koparmasından dolayı kurudu ise de binlerce fidan doğayla bütünleşti.2005 yılında  “şanlıurfa Yeşillendirme ve Doğal  Yaşamı Koruma derneğini” kurduk 

Yaptıklarımızı yeterli mi?  

Olumsuzluklardan etkilenip ağaçlandırma çalışmalarında yılgınlık mı gösterdik ?

Yaptıklarımızdan övgü  veya her hangi bir beklentimiz mi oldu?

Tek kelime “hayır”…

Gerçeklerimizi ve sevdamızı biliyoruz…

Gerçeklerimizi bilen, görmek isteyen ve bu yönde özverili çalışmalarda bulunmak isteyen insanların yaşamın devamlılığı;ilimizin, Türkiye’nin geleceği için beklentisiz çalışması gerek.   

Çoğalmak zorundayız.Olası afetlerin en aza indirgenmesi,doğal bitki örtüsünün korunması  yönünde çabalar ağaçlandırmaya katılımınız ve desteği ile başarıya ulaşabilecektir.

şanlıurfa’ların çoğunun kırsalla bağlantısı vardır.Köylerdeki ortak alanları ağaçlandırın.Okul, sağlık ocağı, cami bahçelerinden, mezarlıklardan başlayın.Sonrasında yol kenarlarına,dere kıyılarına, tarla kenarlarına ortak alanlara, meralara ağaçlar dikin, diktirtin…

Çam,dut,zeytin, badem, incir, akasya, kavak, çınar,iğde,alıç,meşe vb şanlıurfa iklimine dayanıklı her tür fidanı toprak anayla gülümsetin…

Gülümsetin ki zaman diliminde kırsaldaki yeşil adacıklar tüm şanlıurfa’yı yeşile çevirsin…

Geç kaldık, ama şimdiden sonra geç kalmamalıyız…

Yeter ki isteyelim….

“Bir fidanla, birkaç fidanla olmaz” düşünce yanlışlığında ısrar etmeyelim.

“Ben yaptım, yapıyorum fakat çevrem duyarsız” yılgınlığına da kapılmayalım.Zifiri karanlığa yakılan bir kibrit cılızdır.Ancak kibritler çoğaldıkça karanlık aydınlığa mahkumlaşır…

Bir yanda araçlarımızdan, kalorifer yakıtlarından, fabrikalarımızdan  vb oluşturduğumuz fosil yakıtların dünya iklimini bozması; diğer yandaysa bireysel veya grupsal ağaçlandırma çabaları.Günümüz ve geleceğimiz bizlere bağlı….      

Dağlarımız,ovalarımız,tarla ve yol  kenarlarımız, köylerimiz ağaçlarla kaplı olsaydı sel bu kadar etkili olabilir miydi?

Meralarımız tarla açma  sevdası uğruna en ulaşılmaz yerlere kadar sürülmeseydi sel bu kadar etkili olabilir miydi?

şanlıurfa’nın çıplak dağları, ovaları,köyleri  eğitimsizliğimizin, doğayı boş vermişliğimizin,    ağaca sevgisizliğimizin;  geleceğe  karşı sorumsuzluğumun en bariz göstergesi değil mi ?

Doğa, doğal yaşam bizlerin sevgisizliğine, saygısızlığına  bizler kadar sessiz  kalmaz…

Doğanın intikam  kahkahası insanoğlunun yaşam çığlığını bastırdığında, göz yaşı ve dövünmeler boşunadır..

Doğal yaşamı koruyup,fidanları toprak anayla gülümsetelim ki;gelecekte bizlere  gülümsesin..

386 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir