Ömer Elçi
18 Kasım 2015
Doğa ve ağaçlandırma
delisiyim sözü abes; abartı olsa da
yaşamımın temeli…
Ağaçlandırma
mevsiminin başlamasıyla ağaç dikimi ve doğayı koruma içerikli yazma
alışkanlığımdan bir türlü vazgeçemedim.
Mini öykülerimle,bir hafta sonu gezisi
anımla veya bizzat yapılan bir çalışmayı paylaşarak; ağaçlandırmanın
günümüz geleceğimiz açısından önemini
paylaşmaya çalıştım.
Köşe yazıları
yazan saygıdeğer insanlarda zaman dilimlerinde “yeşil Urfa” için yapılması gerekenleri dile getirdilerse
de; yeşillendirmenin meşalesini yakamadık…
Dünya genelinde
fosil yakıtlar nedeniyle atmosferdeki ısınma yükseliyor. Bu yükselme sonucunda
da aşırı yağışlar,sıcaklıklar ve soğuklar dünyamızın kaçınılmazı.
ABD ve AB
ülkeleri bu oluşumda baş rolü oynuyor.
Gerekli önlemler
alınmazsa dünya buzul çağına ilerliyor…
Buzul çağı ki
aşırı yağış(sel,kar,don), aşırı sıcaklar(göllerin, akarsuların kuruması)…
Bilim adamları ve
çevreciler umutsuzluğa kapılmayıp, var olan ormanları; ağaç topluluklarını,
doğal bitki örtüsünü korumamız gerektiğini sıklıkla vurguluyorlar. Urfa’da
bundan sonraki zaman diliminde belki de çok daha etkin, vahim seller
olabilecektir…
Çözümlerden bir
tanesi de ağaçlandırma ve doğal bitki örtüsünün korunması…
Dr Adnan Elçi ile birlikte amatörce 2000 yılından beri kırsalda 10 binlerce çam fidanı dikim işi
gerçekleştirdik.
Kimi fidanlar susuzluktan,
kimi hayvanlardan, kimi çocukların filizlerini koparmasından dolayı kurudu ise
de binlerce fidan doğayla bütünleşti.2005 yılında “Urfa Yeşillendirme ve Doğal Yaşamı Koruma Derneği’’ni kurduk
Yaptıklarımızı
yeterli mi?
Olumsuzluklardan etkilenip
ağaçlandırma çalışmalarında yılgınlık mı gösterdik ?
Yaptıklarımızdan
övgü veya her hangi bir beklentimiz mi
oldu?
Tek kelime
“hayır”…
Gerçeklerimizi ve
sevdamızı biliyoruz…
Gerçeklerimizi
bilen, görmek isteyen ve bu yönde özverili çalışmalarda bulunmak isteyen
insanların yaşamın devamlılığı; ilimizin, Türkiye’nin geleceği için beklentisiz
çalışması gerek. Çoğalmak zorundayız.
Olası afetlerin en
aza indirgenmesi,doğal bitki örtüsünün korunması yönünde çabalar ağaçlandırmaya katılımınız ve
desteği ile başarıya ulaşabilecektir.
Urfalıların
çoğunun kırsalla bağlantısı vardır.
Köylerdeki ortak
alanları ağaçlandırın. Okul, sağlık ocağı, cami bahçelerinden, mezarlıklardan
başlayın. Sonrasında yol kenarlarına,dere kıyılarına, tarla kenarlarına ortak
alanlara, meralara ağaçlar dikin, diktirtin…
Çam,dut,zeytin,
badem, incir, akasya, kavak, çınar,iğde,alıç,meşe vb Urfa iklimine
dayanıklı her tür fidanı toprak anayla gülümsetin…
Gülümsetin ki
zaman diliminde kırsaldaki yeşil adacıklar tüm Urfa’yı yeşile çevirsin…
Geç kaldık, ama
şimdiden sonra geç kalmamalıyız…
Yeter ki
isteyelim….
“Bir fidanla,
birkaç fidanla olmaz” düşünce yanlışlığında ısrar etmeyelim.
“Ben yaptım,
yapıyorum fakat çevrem duyarsız” yılgınlığına da kapılmayalım. Zifiri karanlığa
yakılan bir kibrit cılızdır. Ancak kibritler çoğaldıkça karanlık aydınlığa
mahkumlaşır…
Bir yanda
araçlarımızdan, kalorifer yakıtlarından, fabrikalarımızdan vb oluşturduğumuz fosil yakıtların dünya
iklimini bozması; diğer yandaysa bireysel veya grupsal ağaçlandırma çabaları.
Günümüz ve geleceğimiz bizlere bağlı….
Urfa’nın
çıplak dağları, ovaları, köyleri
eğitimsizliğimizin, doğayı boş vermişliğimizin, ağaca sevgisizliğimizin; geleceğe
karşı sorumsuzluğumuzun en bariz göstergesi değil mi ?
Doğa, doğal yaşam
bizlerin sevgisizliğine, saygısızlığına
bizler kadar sessiz kalmaz…
Doğanın
intikam kahkahası insanoğlunun yaşam
çığlığını bastırdığında, göz yaşı ve dövünmeler boşunadır..
Doğal yaşamı
koruyup, fidanları toprak anayla gülümsetelim ki; gelecekte bizlere gülümsesin..