Mehmet Göncü
19 Şubat 2009
Geçenlerde Belediyemize ait Şair Nabi Kültür Merkezi’nde bir tiyatro oyunu izledim.
Oyun tek kişilik Monoloğ formunda idi.
“Bizim Zamanımızda” adlı oyunu Sayın A.Kadir Kırıcı hocamız icra ediyordu.
Oyunun yazarı Mustafa Acar, geçmiş zamanları ve günümüz değer yargılarını, birey ve toplum bazında sanki birer fotoğraf karesine yansıtmış gibiydi.
Bana göre; Yazar, yaşlıların hem gençliği, hem de ihtiyarlığı bildiklerini ve onları yanıltmayan tecrübe gibi dostlarının olduğunu eserinde ön plana çıkarmaya çalışmıştır.
Doğru olan da odur.
Oyunu güzel kılan ise, iki zamandaki çelişkileri karikatürize ederek anlatma ustalığıdır ki, bu mizah anlayışı seyirciyi hiç sıkmamaktadır.
Oyuncumuz A.Kadir Kırıcı ise gerçekten harika bir usta sanatçıdır.
Rolünü bizzat yaşayarak, duyarak icra eden ustamız, zaman oldu seyirciyle birlikte güldü, zaman oldu hüzünlendi ve zaman oldu ağladı. Kendisini birkaç oyunda izlemişimdir. Hayranı olduğum bu değerli insanı biraz da büyük Türk ve İslâm düşünürü Farabi’ye benzetirim.
Yarım asır önce Farabi’nin hayatını incelerken aklımda kalmıştı. Bir Filozof olan Farabi’nin çeşitli konularda 117 eseri mevcuttur. Müzik üzerine 11 eseri olan Farabi çeşitli müzik aletlerini de çok usta bir şekilde kullanan biriydi.
İşte; okuduğum kitapta aklımda kalan özelliği şöyledir:
Farabi bir Mecliste Ney aleti ile bir resital düzenler. Neyi öyle bir usta şekilde üfler ki bu olay tarihe geçmiştir. Büyük usta önce dinleyicileri güldürür, sonra ağlatır, daha sonra da uykuya daldırtıp, salondan çıkıp gider.
İşte ben de bu hakiki Urfa efendisi olan, değerli hocamız A.Kadir Kırıcı beyi her seyrettiğimde 50 yıl önce hayatını okuduğum büyük Türk İslam düşünürü Farabi’yi karşımda görür gibi olurum.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlacakla..