Mehmet Göncü
8 Aralık 2015
Bin
liraya bin ekmek alınabilinir ancak bin ekmeği cebimizde taşıma imkânımız
yoktur. İşte bu nedenle paraya dondurulmuş enerji diyoruz.
Öte
yandan, paranın çok şey olduğu da bir gerçektir. Onunla nesnel çok şey
alınabilinir ama bu her şey elde edilebilinir anlamına gelmez. Paranın satın
alamadığı şeyler de vardır. Bunların başında AKIL, NAMUS, ŞEREF VE ONUR gelir.
Bu
anlamdaki örnekleri çoğaltabiliriz.
Aslında
paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Bu konuda yaşanmış
birçok olay vardır.
İsterseniz
aklıma gelen bir olayı sizlerle paylaşalım.
Hemen,
hemen günümüzden 50 yıl önceki değerlerle bir tanıdığıma o günün şartlarında
servet değerinde bir para şans oyunlarından çıkmıştı.
O
arkadaş alın teriyle kazanmadığı bu parayı etrafına üşüşen tufeylilerle
birlikte altı ay içerisinde çar-çur etmiş ve sıfıra çıkmıştı. Bu tanıdığım,
memuriyet mesleğinden de ayrıldığı için sefil ve yoksul bir hayat sürdüğüne ben
bizzat tanık oldum. Bakın, harcamasını bilmediği için para ona mutluluk yerine
sefalet getirmişti. Onun için diyorum;
paranın kazanmasından ziyade harcanması daha çok zordur. Paranın saadet
getirmediği de bir gerçektir.
Öte
yandan günümüzde birçok dünya ülkesinde uygulanan ekonomik model, bana göre ne
acı ki, tüketim için tüketim modelidir.
İşte
bu model çok tüketim için çok paraya ihtiyacı gerektiriyor. Bu nedenle insanlar
kısa yoldan çok para sahibi olup zengin olmaya çalışıyorlar.
Gördüğüm
kadarı ile bu yola başvuranların birçoğu da başarısız olup, hüsrana uğruyorlar.
İlimiz
Urfa’da da kısa yoldan zengin olma hayaliyle başından büyük işlere kalkıp,
borç-faiz sarmalının girdabına kapılmış ve sonuçta da hem kendini, hem de ailesini
perişan etmiş nice insan tanıyorum.
Hâlbuki
en büyük zenginlik akıl, ruh ve beden sağlığıdır ve kanatta sonsuz bir
hazinedir.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileği ile kalın
sağlıcakla…