Fuat Rastgeldi
29 Ekim 2013
Yazılı belgeler tarihe kalıyor. İnsan beynindeki bilgiler ve söylemler kişilerin vefatıyla beraber mezara gömülüyor. Bugün önemsiz sayılan bilgiler ilerideki tarihlerde bir kelimesi dahi çok önemli olabiliyor. Bu nedenle makalelerimde bildiğim kadarıyla geçmiş Urfa’yı arada bir yazmaya çalışıyorum.
Babam Urfa kurtuluş savaşında otuz yaşlarında imiş. O günün olaylarını anlatırdı. Yazsaydık bugün ne büyük bilgiler ve belgeler olurdu. Rahmetli Av.Adil Rastgeldi “Urfa’nın siyasi tarihin yazacağım” diyordu. Yazamadan rahmetli oldu. Bu kişiler benim yakinen tanıklarımdı.
1960 yılları öncesi Sarayönü Urfa’nın en güzel caddesi sayılırdı. Modern mağazalar, temiz esnaf dükkânları bu semt de idi.
O tarihte köylü nüfusu Urfa’yı doldurmamıştı. Caddeler tenhaydı. Halk birbirini tanırdı. Vatandaşların giyimleri temizdi. Beylerin çoğunun başlarında fötr şapka vardı. Kat, kravat, ütülü pantolon ve boyalı kunduralarla gezerlerdi. Tanıdıklarla karşılaştıkları zaman fötr şapkaların üst kısmını tutarak havaya kaldırır selamlaşırlardı. ( fötr de, en çok bu tutulan kısımdan yıpranırdı.)
Bütün mağazaların vitrinlerinde model, renk, marka, mevsim ve numaralarına göre dizilmiş fötr şapkalar vardı. Fötr şapka satan mağaza haricinde beş yerde fötr şapka tamirci dükkânı vardı. Bunlar şapka’yı temizler, tamir eder, kalıba koyar, ütülerdi. Modası geçmesine rağmen fötr şapkanın son temsilcisi Av. Fazıl Kürkçüoğlu’idi. O da rahmetli olunca Urfa da fötr giyme devri kapandı.
Fötr haricinde Kasketçi terzileri de vardı. Bunlar başın ölçüsünü alır, beğenilen kumaştan kasket dikerlerdi.
Sarayönü Özel ŞANMED Hastanesi’nin bulunduğu yerinde Urfa İl Halk Kütüphanesi vardı. Küçük ama çok güzel yapılmış bir taş binaydı. Kütüphane Müdürü rahmetli Vehbi Kürkçüoğlu Fransızca, bilen çok okuyan, aydın bir Urfalıydı. Fötr’ü her zaman ütülü, kat elbisesi, beyaz gömleği ve kravatı ile gezerdi. Kimseden çekinmez, açık sözlü dobra dobra konuşan, entelektüel bir kişiydi.
Demokrat Parti zamanında bir gün Haşimiye mevkiinde vatandaşların kılık kıyafetlerinden rahatsız olur. Haşimiye Polis Karakoluna girer ve Amiri görmek istediğini söyler. Karakol amiri, “Amca bey buyur, şikâyetin neydi” deyince: “Ben Türkiye’ye gitmek istiyorum bana pasaport verin” der. Amir bu ifadeye şaşırır ve “Siz zaten Türkiye’desiniz bey amca “ deyince “ Peki ben Türkiye topraklarında isem bu dışarıdaki külahlı, pusulu, kişiler kim?” der ve karakoldan çıkar. Bu olmuş bir olaydır.
Yusuf Rastgeldi üç kez hicaza gitmiş koyu bir C.H.P li idi.95 yaşında fötrü kravatı ile camiye giderdi. Kardeşleri demokrat partili idi.( Urfa siyaset tarihinin inceleyecek olursak Ağalar, Aydınlar, Urfa’nın yerli aileleri, ileri gelenleri hep C.H.P lidirler. D.P kurulunca küçük kardeşler ağaya rakipler C.H.P yi sevmeyenler. Örneğin; kan davası olan C.H.P li iki aile varsa biri D.P ye geçti.) 14 Mayıs 1950’de D.P iktidar olunca o güne kadar polisiye önlemlerle sokakta takılması yasak olan külahlar başlara takılıp davul zurna ile C.H.P li kişilerin mahallelerinde de D.P iktidarlığı kutlanmış.
O günü anlatan Yusuf Rastgeldi “Evden çıktım, Kadı oğlu cami önünde davul-zurna çalıyor. Kalabalığın hepsinin başında beyaz küllah öteden papatya tarlasına benzettim” derdi.