Mehmet Göncü
31 Ekim 2007
Kültürlerin harman olduğu ilimiz şanlıurfa’nın simgesi haline gelen balıklı gölleri her gün binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret eder. Ziyaretçiler bu bölgede bulunan cami, dergah gibi mekânların manevi hazzıyla mutlu olarak ve sevinçle külliyeden ayrılırlar.
Hemen hemen ben de 60 yıldan beri bu mekânları fırsat buldukça gezerim ve her gidişimde de huzur ve mutlulukla gönlüm ferahlanır ve günlük stresim adeta yok olur. Zaten bilimde açıklıyor ve konu ispatta edilmiş durumdadır. Çınar ve çam ağaçları, su, kuşlar, balıklar ve derinlikteki mavilikler ve yeşillikler gerçekten insanın stresini, huzursuzluğunu gideren objelerdir. ışte bu saydıklarımın tamamı balıklı göl külliyesinde mevcut olup üstelik manevi mekânlar, türbeler, camiler bu güzel alanda fazlası ile mevcuttur.
Ben şahsen çocukluk ve gençlik yıllarımda bu göllerde bulunan havuzlarda çok yüzmüşümdür.
O dönemde balıklara ziyaretçiler haşlanmış nohut atarlardı.. Veyahut mevsiminde marol, bazen de Urfa’ya özgü (kehke) simit atarlardı. Gölleri kirletmeyen bu doğal yiyecekler, balıklara da hiçbir zarar vermezdi ve su da pırıl pırıl kalırdı. Göllerden çıkan su Dergah ve Hasan Padişah Camisinin içinden geçer, Gümrük hanının bahçesine uğrar, Pazar camisine ve akabinde de eskici pazarında Değirmen çalıştırır, Dabakhane camisinin ve bir çok mekânı suladıktan sonra da Kasım amcanın değirmeninden sonra da Paşabağı bahçelerini sulardı.
O dönemde su çok temizdi, asla kanalizasyon suyu bu suya karışmazdı. Çok iyi hatırlıyorum. şimdiki Türkmeydanı’nın 200 metre güneydoğusunda bulunan ve akrabalarımıza ait olan meyve bahçesinden de geçen bu sudan çok zaman içmişimdir. Heyhat, o temiz günler artık geride kaldı.
şimdi göldeki balıklara suni yem atılıyor. Bu yemlerin karışımlarının içinde ne var, ne yok ben şahsen bilmiyorum. Diyelim ki bu karışımlar bitki kökenlidir, fark etmez. Bildiğim bir şey var. Haşlanmış nohutu hem insanlar yiyebilir, hem de balıklar. Ayrıca nohutta tortu da yoktur ve balıkların ataları da hep nohutla beslenmişlerdir. Dolayısıyla nohuta zaman süreci içinde bir uyum da var. Kaldı ki bu balıklar ticari alabalık mıdır ki, bu kadar ağır beslenip, obez olup zaman zaman hasta oluyorlar.
Sazan türü bu balıklar bildiğim kadar gölün kendi ekolojisi içinde bulunan ot ve canlı mikro organizmalarla (pılanktonlar) beslenir ve hariçten yem vermeye gerek yoktur. Ama ziyaretçiler arzu ediyorlarsa gölün ekolojik yapısını bozmayan haşlanmış nohut atabilirler. Ayrıca ilgili görevliler de Halil ür rahman gölünün döşeme camii bölgesindeki sahiline çeşitli toz ve toprağın dökülmemesi için on santimlik bir bariyer yapabilirler. Bu şekilde gelecekteki kirlenmenin de önüne geçilebileceğine inanmaktayım.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…