Köşe Yazısı

Kutsal balıklara haşlanmış nohut atarsak kirlenme olmaz

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

Kültürlerin harman olduğu ilimiz şanlıurfa’nın simgesi haline gelen balıklı gölleri her gün binlerce yerli ve yabancı turist ziyaret eder. Ziyaretçiler bu bölgede bulunan cami, dergah gibi mekânların manevi hazzıyla mutlu olarak ve sevinçle külliyeden ayrılırlar.

Hemen hemen ben de 60 yıldan beri bu mekânları fırsat buldukça gezerim ve her gidişimde de huzur ve mutlulukla gönlüm ferahlanır ve günlük stresim adeta yok olur. Zaten bilimde açıklıyor ve konu ispatta edilmiş durumdadır. Çınar ve çam ağaçları, su, kuşlar, balıklar ve derinlikteki mavilikler ve yeşillikler gerçekten insanın stresini, huzursuzluğunu gideren objelerdir. ışte bu saydıklarımın tamamı balıklı göl külliyesinde mevcut olup üstelik manevi mekânlar, türbeler, camiler bu güzel alanda fazlası ile mevcuttur.

Ben şahsen  çocukluk ve gençlik yıllarımda bu göllerde bulunan havuzlarda çok yüzmüşümdür.

O dönemde balıklara ziyaretçiler haşlanmış nohut atarlardı.. Veyahut mevsiminde marol, bazen de Urfa’ya özgü (kehke) simit atarlardı. Gölleri kirletmeyen bu doğal yiyecekler, balıklara da hiçbir zarar vermezdi ve su da pırıl pırıl kalırdı. Göllerden çıkan  su Dergah ve Hasan Padişah Camisinin içinden geçer, Gümrük hanının bahçesine uğrar, Pazar camisine  ve akabinde de eskici pazarında Değirmen çalıştırır, Dabakhane camisinin ve bir çok mekânı suladıktan sonra da Kasım amcanın değirmeninden sonra da  Paşabağı bahçelerini sulardı.

O dönemde su çok temizdi, asla kanalizasyon suyu  bu suya karışmazdı. Çok iyi hatırlıyorum. şimdiki Türkmeydanı’nın 200 metre güneydoğusunda bulunan ve akrabalarımıza ait olan meyve bahçesinden de geçen bu sudan çok zaman içmişimdir. Heyhat, o temiz günler artık geride kaldı.

şimdi göldeki balıklara suni yem atılıyor. Bu yemlerin  karışımlarının içinde ne var, ne yok ben şahsen bilmiyorum. Diyelim ki bu karışımlar bitki kökenlidir, fark etmez. Bildiğim bir şey var. Haşlanmış nohutu  hem insanlar  yiyebilir, hem de balıklar.   Ayrıca nohutta  tortu da yoktur ve balıkların ataları da hep nohutla beslenmişlerdir. Dolayısıyla nohuta zaman süreci içinde bir uyum da var.  Kaldı ki bu balıklar ticari alabalık mıdır ki, bu kadar ağır beslenip, obez olup zaman zaman hasta oluyorlar.

Sazan türü bu balıklar bildiğim kadar gölün kendi ekolojisi içinde bulunan ot ve  canlı mikro organizmalarla (pılanktonlar)  beslenir ve  hariçten yem  vermeye gerek yoktur. Ama ziyaretçiler arzu ediyorlarsa gölün ekolojik yapısını bozmayan haşlanmış nohut  atabilirler.  Ayrıca  ilgili görevliler de  Halil ür rahman gölünün döşeme camii bölgesindeki  sahiline çeşitli  toz ve toprağın dökülmemesi için  on santimlik bir bariyer  yapabilirler.  Bu şekilde gelecekteki kirlenmenin de  önüne geçilebileceğine inanmaktayım. 

Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…

456 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir