Mahmut Çepoğlu
11 Ekim 2006
Eğitim-Sen şanlıurfa şubesinin düzenlediği bir dayanışma gecesiyle Urfa genelinden davet edilen ve dışardan katılan yöneticilerle birlikte öğretmenler Çamlık Aile Çay Bahçesi’nde bir arada olabilmenin mutluluğunu yaşadılar. Geniş bir organizasyon ve katılımın yoğun olduğu bir akşam oldu. Olduğundan fazla öğretmenlerin ilgi göstermesi sendikal mücadelede birlik ve beraberliğe ihtiyaç hissedildiğinin göstergesiydi. Sınıfsal mücadelenin bir aracı olan sendikalaşmanın, yaşam düzeyinin yükseltilmesi, özgürce düşünme adına; insan haklarına saygı, eşitsizliğe karşı adaleti ve demokrasinin geliştirilmesi, sahiplenilmesi inancı gözleniyordu. Sendikal mücadelenin önünde bir nüfuz oluşturmak isteyen, insanca yaşamayı öğretmenlerine reva görmeyen, iktidara karşı kollektif bir çalışma olan sendikalaşmanın gereği dikkat çekiyordu. Salonda bulunan “sendikal ve toplu sözleşmeli, grevli mücadelemiz sürecek sürmekte” pankartı sendikal mücadelenin insan hak ve özgürlükleri için gereğine yapılan en güzel vurguydu. Hele “insana sürgün demokrasiye sürgündür” sözünü demokrasiye ket vurmak isteyen, hak ve özgürlükleri hiçe sayan karanlık beyinler için bir huzme gibiydi. Müzikli bir organizasyonla başlayan geceye milli eğitimin unuttuğu emekli öğretmenleri hatırlanmış, 22 öğretmene bu gecede büyük anlam taşıyan sendikanın plaketinin takdim edilmesi, anlamlı ve saygın bir davranıştı. Müzik, ilgi, güler yüz ve örgütlü mücadele ruhunun sentezleştiği gecede sendikal mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğu bilinci yansıtılıyordu. Dünyada kabul görmüş “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”, öğretmenler arasındaki dayanışma ruhunun simgeleştirilmesiydi. Her gün ağırlaşan hayat koşulları karşısında ekonomik, demokratik haklarının elde edilmesi için bir arayış ve mücadele içinde olan öğretmenlerin böyle bir günde bir arada bulunmaları dayanışmanın referansıydı. Her gün eğitimde olduğu gibi insanca yaşamayı arzu eden öğretmenlerde yaşanan olumsuzluklardan nasiplerini alıyorlardı. Ekonomik sıkıntıların artması öğretmenler ikinci bir iş yapma zorunluluğuna itiyordu. Kimisi taksi şoförlüğüne, kimisi öğrencilerinin görmek istemediği bir semtte eskici, bakkal, kimisi işportacı, pazarlamacı, kimi bir büroda sekreter ya da kalfa… Öteden beri bu böyledir ve halen devam etmektedir. Öğretmenlere şahsiyet kazandırma yerine onları aç bırakarak kişiliksizleştirme politikalarına alet etmektedirler. Son yıllarda yozlaştırılan siyasi yapı beraberinde öğretmen mesleğinin de yozlaştırılmasını getirmiş. Özel okullar, özel dershaneler milli eğitimi adeta potasında eritmiştir. Ülkenin kaderini elinde bulunduranlar idealist öğretmen tipi yerine yozlaştırılmış sisteme köle, milli eğitime el pençe duran bir tip yaratma uğraşındadırlar. Boyunduruğu kabul etmeyenler sisteme adapta olmayanlar içinde uzun ve ince bir yol kalıyordu sürgün edilme… Aslında sürgünlerin hiçbir zaman insanları yıldırmadığı, daha çok onların mücadele azminin bilediğinin farkında değiller… Kazandırılması gereken mesleki karayerin yerine öğretmenler mesleki saygınlıklarını her gün biraz daha kaybetmektedirler. Üstelik bu okullara kadar inen şiddetin esiri olmuştur. Öğretmenlere kazandırılması gereken ekonomik ve sosyal yapılandırmanın yerini mesleki sorunlar çığ gibi öğretmenlerin sırtına yüklenmiştir. Kutsal bir meslek olan ve bana “bir harf öğretenin kölesi olurum” diyecek kadar saygınlığı olan bu meslek hayatın gerçeklerini öğretir, yeniliği, gelişmeyi ve bilimi anlatır. Yeteneklerimizin gelişmesine yardımcı olur. Doğruluk, dürüstlük ve yardımseverlik gibi evrensel değerlere ulaşmamızı sağlar. Bir bakarsın anne, kimi zaman baba, bir yerde abla kardeş olur öğretmen. Göz yaşını siler, hüznüne ortak olur. Mendilini katlar, temizliği bölüşür değişimi arzu eden aydınlık beyinlere selam sağlıklı olmayı öğretir. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü öğretmenlerin mücadelesine inanlara zafer yolu olsun. Cehalete karşı savaşmayı kendine şiar edinenlere, dil, din, ırk, renk, cinsiyet ayırtmacılığını bir kenara itip insanca yaşamayı arzu eden, sosyal yaşamı, çevreyi güzellikle donatmayı arzu eden, öğretmelerin azmiyle donatılsın.