Necla Cevheri Saatçi
18 Mart 2010
Bir topluluğu ayakta tutan birlik beraberliktir. Bu topluluğun büyüklüğü önemli değildir yani topluluk dediğimiz iki kişiden de oluşsa yetmiş milyon kişiden de oluşsa beraber yaşayabilmek için birlik ve beraberlik şarttır.
Topluluğun beraber yaşayabilmesi için dikkatli olması gerektiği birçok konu vardır. Her zaman için toplumların güçlenmesini beraberliklerinin huzur içinde devam etmesini engelleyecek dış etkenler hep olacaktır. Bu etkenlerin yaptığı etkiler sonucunda da topluluk ya dağılır veya dağılmasa bile huzuru ve mutluluğu minimum seviyelere iner. Ara bozucular sayesinde toplumda bir arada yaşayan insanlar birbirlerine olan güvenlerini, saygılarını, sevgilerini kaybederler. Arabozucular sayesinde sağlam bir kale iskambilden yapılan kulelere dönüşür. En deli fırtınalara dayanabilecekken bir yel ile yıkılıp gidebilecek konuma gelir.
Bir toplulukta anlayış yok edilirse insanlar birbirlerinden uzaklaşır ve en ufak bir konuda bile ne çözüm üretilebilir nede sonuca varılabilir. Birbirimizi anlamaya çalışmalıyız. Çoğu zaman aynı düşüncede olan iki insan bile karşısındakini iyi dinlemediğinden veya önyargılardan dolayı anlayamaz veya yanlış anlar. Bu hepimizin başına gelmiştir. Aynı veya farklı görüşte olsak dahi arşı tarafı anlayabiliyorsak, onunla empati kurabiliyorsak ve ona önyargısız ve iyi niyetle yaklaşabiliyorsak birçok sorunu da aşabilir ve çözebiliriz.
Beraber yaşabilmek bir olabilmek için yardımlaşmayı ve dayanışmayı yabana atamayız. Herkesin bir şekilde karşıya muhtaçlığı vardır. Bu muhtaçlık bir eksiklik veya üstünlük değil beraberliğin en güzel taraflarından biridir. Muhtaç olan veya ihtiyaç duyulan kişi bunu bir koz gibi kullanmayıp gerektiği gibi davransa birçok sorun kendiliğinden çözülür. Dayanışmanın önemi atasözlerimizde de sık olarak dile getirilmiştir. Tıpkı bir elin nesi var iki elin sesi var gibi. Karşının bize yardım edeceği hususlar varsa bir gün bizimde ona veya bir başkasına yardımcı olacağımız durumlar olacaktır. Unutulmamalıdır ki hiçbir kimse komşusuna muhtaç olmayacak kadar zengin değildir.
21 Mart dünyanın güneş etrafında ki bir yıllık dönüşünde ilkbahar ekinoksu diye adlandırılan önemli bir tarihtir. Ekinoks Latincede gece ve gündüzün eş olması anlamına gelen iki kelimeden oluşmuştur. Bir yıl boyunca sadece iki defa gece gündüze eşit olur ki bunlardan bir tanesi 21 Marttır. Ve bahar başlamıştır artık. Tabiat uyanışa geçmiş ve tüm güzelliğini büyük bir ihtişamla insanlığa sunmaktadır. Türki Cumhuriyetlerde 21 mart nevruz bayramı milli bayram olarak kutlanmaktadır.
Güzelliğe uyanışın kutlandığı 21 martın bizim halkımız içinde beraberliğimizin bir göstergesi olması dileğiyle.
HAFTANIN SÖZÜ: Ölümün bizi nerede beklediği belli değil iyisi mi biz onu her yerde bekleyelim. konfiçyus
HAFTANIN KİTABI: hz insan r.chrıstıne brodbeck