Mehmet Göncü
15 Mart 2006
Geçen cumartesi günü saat 14.00’te ilimiz Halk Eğitim Merkezinde düzenlenen “Toplum sağlığını tehdit eden hastalıklar” konulu panele katıldım. Paneli; SES (Sağlık Emekçileri Sendikası) ile Harran Üniversitesi birlikte hazırlamışlardı. Panele; şark Çıbanı ile Mücadele Koordinasyon Kurulu Başkanı Doç. Dr. Sayın Mehmet Salih Gülel ve Harran Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sayın M. Ali Kurçer konuşmacı olarak katıldı. Sayın Dr. Nesrin Kara’nın oturum başkanlığını yaptığı ve SES şanlıurfa şube Başkanı sayın Bedriye Yorgun’un toplantının konusunu belirleyen çok güzel bir konuşmayla açılışını gerçekleştirdiği panel, çok faydalı bir şekilde cereyan etti ve halkla karşılıklı soru cevap diyaloğları ile son buldu. Halk sağlığını ilgilendiren bu tür toplantıların çok sıklıkla yapılmasının çok faydalı olacağı bir gerçektir. Ben şahsen; bu toplantıda çok şey öğrendim. Özellikle şark çıbanı hakkında yeni bilgiler edindim. Toplantıya katılamayanlar çok faydalı bilgileri öğrenme fırsatını kaçırdılar. Bu nedenle Paneli düzenleyenleri, konuşmacıları ve katılımcıları yürekten kutluyorum. Toplantıda bir kez daha öğrendik ki, 21. yüzyılda biz hâlâ önlenebilinir hastalıkları tam olarak önleyememişiz. şark çıbanı gibi ilkellik alameti olan yaralar günümüzde de gencecik pırıl, pırıl çocuklarımızın yüzünde bir mühür gibi durmaktadırlar. Bende yüzümde ve elimde bu ilkellik alemetini taşıyanlardanım. ınanın 65 yaşındayım, her aynaya baktığımda bu ilkellik alemeti yaraları kader sayan ve güzellik diyerek teselli bulmaya çalışan ve bu uğurda istenilen düzeyde mücadele vermeyen atalarımıza kırgınlığımı ve sitemimi içimden geçiriyorum. şimdi sıra bizde, çocuklarımızın ileride bizleri ikellikle suçlamalarını istemiyorsak, bu hastalıkla mücadeleye büyük bir hız vermeliyiz. Bu manada kesinlikle kent yerleşim alanlarında büyükbaş ve küçükbaş hayvan beslenmesine asla müsaade etmemeliyiz. Hayvan gübrelerinin bulunduğu yerler, besi mağaraları, açıkta akan ve yatağına pis su karışan Sırrın, Karakoyun gibi dereler ile açık logarlar mutlaka sık sık ilaçlanmalıdır. şark çıbanının parazitini insandan insana kan emme yoluyla taşıyan tatarcık sineği ile, diğer hastalıkları taşıyan sivri ve karasinekle ciddi bir şekilde sıcaklar gelmeden mücadeleye başlanmalıdır. Ülkemizde yalnız Urfa gibi bir kaç yerde kaldığı belirlenen bu illetle mücadelede resmi, sivil tüm halkın topyekün mücadele edebilmesini sağlamak için konuyla ilgili bilgilendirme işi sağlanmalıdır. Keza; cumartesi günkü panelden öğrendiğime göre, gerek belediyenin, gerekse sağlık müdürlüğünün aldığı önlemler ve mücadele sonucu 2005 yılında daha önceki yıla göre şark çıbanında belirgin bir azalma görülüyor. Bu husus sevindirici bir durumdur. Ama hedef bu illetin tamamen ortadan kaldırılması şeklinde olmalıdır. Bu nedenle, belediyenin ve sağlık müdürlüğünün çalışmalarını canı gönülden desteklemek ve yardımcı olmak gerekiyor. Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.