Cihat Kürkçüoğlu
26 Temmuz 2007
20 Ocak 17 Haziran 2007 tarihleri arasında, Almanya’nın Baden-Würtenberg eyaletindeki Karlsruhe Sarayı Baden Eyalet Müzesi’nde gerçekleştirilen “12.000 Yıl Önce Anadolu – ınsanlığın En Eski Anıtları Sergisi” 100.000’in üzerinde ziyaretçi çekti.
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Antalya Müzesi, Burdur Müzesi, Diyarbakır Müzesi, Edirne Müzesi, ızmir Arkeoloji Müzesi, Kırklareli Müzesi, Konya Müzesi, Malatya Müzesi, Niğde Müzesi ve şanlıurfa Müzesi’nden eserlerin yer aldığı sergi Avrupa’da büyük yankı uyandırdı.
Cumhurbaşkanımız sayın Ahmet Necdet Sezer ve Almanya Cumhurbaşkanı sayın Prof.Dr. Horst Köhler’in himayelerinde düzenlenen serginin Onur Komitesi, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Bakanlık Müsteşarı Prof.Dr.Mustafa ısen ve Bakanlığın Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün’den oluşuyordu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Organizasyon Komitesi’nde Abdullah Kocapınar, Ömer Çakır, Nilüfer Ertan, Güner Sağır ve Nurçin Tatlıcan yer almıştı.
Almanya Heidelberger Akademisi’nden Prof.Dr.Harald Hauptmann, ıstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden PD Dr.Klaus Schmidt serginin Bilimsel Danışma Kurulu içerisinde yer aldılar. Her üç bilim insanının da Urfa arkeolojisinde önemli yerlerinin olduğunu belirtmek istiyorum. Prof.Dr.Harald Hauptman yıllarca şanlıurfa’da Lidar, Nevalı Çori ve Gürcütepe kazılarını yürüttü. Prof.Dr.Mehmet Özdoğan 1999 yılından bu yana, Birecik ilçemiz yakınlarındaki neolitik bir yerleşme olan Mezrea Telaylat kazılarını yürütüyor. Dr.Kalus Schmidt ise, bildiğiniz gibi 1995 yılından bu yana büyük bir özveri ile Göbekli Tepe kazılarını sürdürüyor.
Sergi Projesi’nin gerçekleştirilmesinde Baden Eyalet Müzesi Müdürü Prof.Dr.Harald Siebenmorgen başta olmak üzere, Proje Başkanı Dr.Clemens Lichter, fotoğraf sanatçıları, restoratörler, müze pedagogları, sergi mimarları ve grafikerleri, stellerin kopyalarını çıkaran Karlsruhe Yüksek Okulu teknikerleri, kazı alanlarının maketlerini yapan teknik elemanlar ve daha adlarını sayamadığım onlarca kişinin büyük emekleri olmuştur.
Çatalhöyük, Hacılar, Çayönü, Hallan Çemi, Göbekli Tepe, Nevalı Çori, Mezrea Telaylat ve Balıklıgöl (Yeni Mahalle) başta olmak üzere ülkemizdeki 23 Neolitik yerleşmeye ait 387 eser ile, 12.000 yıl önceki Anadolu insanının yaşam şekli, mimarisi, tarım ve hayvancılığı, günlük yaşamında kullandığı aletleri Avrupa’ya tanıtılmış oldu. Kısacası, “Neolitik Devrim” olarak da adlandırılan insanoğlu’nun yerleşik düzene geçiş süreci dünyada ilk kez sergilenmiş oldu.
Bunlar içerisinde bilhassa, çanak çömleksiz erken neolitiğin Çayönü, Hallan Çemi, Göbekli Tepe, Nevalı Çori, Mezrea Telaylat ve Balıklıgöl yerleşmelerine ait eserler, günümüzden 12.000 yıl önce insanoğlu’nun Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde ilk tapınakları kurduğunu, ilk kez yerleşik yaşama geçerek tarımsal üretim yaptığını, kısacası tüm Akdeniz ve Avrupa’daki bugünkü medeniyetin temellerini attığını kanıtlamıştır.
Tüm bunlar içerisinde, Urfa’daki Göbekli Tepe, Nevalı Çori, Mezrea Telaylat ve Balıklıgöl yerleşmelerinin, diğerlerinden 1000-2000 yıl daha geriye gitmesi nedeniyle çok önemli bir yerinin olduğu kabul edilmektedir. Özellikle Göbekli Tepe kazıları her geçen yıl yeni buluntuları ile insanlık tarihinin yeniden yazılmasına neden olmaktadır. Buluntular, bu güne kadar bilinen “önce yerleşik yaşam, sonra tapınak“ fikrini, “Önce tapınak, sonra yerleşik yaşam” şeklinde değiştirecek gibi görünmektedir.
Sergide yer alan 387 adet eserden 102 adedinin Urfa’daki neolitik yerleşmelerden seçilmiş olması, birkaç metre boyunda, onlarca ton ağırlığındaki Göbekli Tepe stellerinin ve dünyanın en eski büyük heykeli 12.000 yıllık Balıklıgöl Heykeli’nin (Urfa heykeli) 1/1 oranında gerçeği ile ayırt edilemeyecek biçimde yapılmış kopyaları, Karlsruhe’deki “12.000 Yıl Önce Anadolu – ınsanlığın En Eski Anıtları Sergisi”nde Urfa’nın önemini hissettirmiş, sergiyi gezen 100.000’in üzerindeki ziyaretçi Urfa’yı tanımıştır. Avrupa’daki yazılı ve görsel medyada bu konu ile ilgili çıkan haberler de dikkate alındığında Urfa’nın para ile ölçülemeyecek biçimde tanıtımı yapılmıştır.
Anadolu’nun 12.000 yıl öncesini anlatan bilimsel makalelerin ve sergideki eserlerin fotoğraflarla tanıtımının yapıldığı, Karlsruhe Eyalet Müzesi tarafından yayımlanan asitsiz ve eskimeye dayanıklı kâğıda nefis basılmış “12.000 Yıl Önce Anadolu-ınsanlığın En Eski Anıtları” adlı 596 sayfalık kitabın kapağı, Göbekli Tepe’nin M.Ö.10. binyıla ait iki steli ve Nevalı Çori’nin M.Ö.8500-7900’lere tarihlenen bir insan başı heykeli ile sizi karşılıyor. Kitabı açar açmaz ikinci ve üçüncü sayfaları kaplamış Göbekli Tepe’nin 1995 kazı öncesi hava fotoğrafı, 13. sayfadaki kaleden çekilmiş Urfa görüntüsü hemen başlarda Urfa’nın önemini hissettiriyor ve bu durum ileriki sayfalarda da kendini gösteriyor.
Bu muhteşem serginin gerçekleşmesi için Türkiye’de ve Almanya’da 100’den fazla insanın çok titiz bir çalışma sergilediğini biliyorum. Başta Kültür Bakanlığımıza ve Alman yetkililere şükranlarımı sunuyorum. Ancak sergide ve sergi kitabında Urfa’nın önemini hissettirmeyi sağlayan Göbekli Tepe Kazıları Başkanı PD Dr.Klaus Schmidt’e ve sevgili eşi Çiğdem Schmidt’e bir Urfalı olarak minnet duyduğumu söylemek istiyorum. Baden Eyalet Müzesi Müdürü Prof.Dr.Harald Siebenmorgen’in de ifade ettiği gibi, sayın Dr.Schmidt, “sergi projesini yorulmak bilmeksizin etkin bir şekilde desteklemiş”, resimler, maketler gibi dokümantasyonla sergide Urfa’nın geniş bir yer kazanmasını sağlamıştır.
1995 yılından beri her yıl yaz aylarında Urfa’nın dayanılmaz sıcağına ve kazının tozuna toprağına aldırmaksızın eşi ile birlikte çalışmalarını sürdüren, Allah nasip ederse en az 30 yıl daha bu çalışmalara devam edecek olan, Göbekli Tepe Stelleri’nin kendisi için Mısır Piramitleri’nden daha değerli olduğunu söyleyen, Göbekli Tepe’nin ve Urfa’nın adını çeşitli yayınlarla, konferanslarla başta Avrupa olmak üzere dünyaya duyurarak tanıtımını yapan, kazıdan elde ettiği her türlü bulguyu tepeyi gezen ziyaretçilerle paylaşmaktan keyif alan, sayın Dr.Schmidt’e Urfalı olarak çok şey borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Karlsruhe’deki sergiyi büyük bir heyecanla gezdiğini bildiğim, arkeoloji ve sanata duyarlı olduğunu yakından gözlemlediğim Belediye Başkanımız sayın Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba’nın şahsında Belediye Meclisimizden; Urfa’daki bir meydana “Göbekli Tepe Meydanı” adının verilmesini (Uçaksavar Kavşağı olabilir) ve Göbekli Tepe stellerinden bazılarının kopyalarının bu meydana anıt olarak dikilmesinin sağlanmasını diliyorum.