Mehmet Göncü
12 Mart 2014
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi bu sözler Büyük Ozan Yunus
Emre’ye aittir.
Gerçekten
iyi düşündüğümüzde anlarız ki; bütün mahlûkatın ve eşyayı tabiatın yaratıcısı
Kerim, Rahim ve âlim olan Yüce Allah’tır.
Evrendeki
sayısız galaksiler, kara delikler, medulalar, sayısız güneş sistemleri ve
sayısız yıldızlar, uydular hep hareket halinde bir sonsuzluğun içerisinde
hiçbir aksaklığa neden olmadan akıp gitmektedirler.
Bu
olay; ancak sonsuz bir kudret sahibi olan âlimi mutlakın sınırsız takdiri ve
iradesi ile ancak mümkün olabilmektedir. Konunun başka da bir ilmi ve mantıki
izahı yoktur.
Bu
nedenle; bir şair;
“İdrakine ne hacet Küre-i
alem ile
İspatına yeter halk ettiğin
bir zerre bile”
Diyerek
bu gerçeği çok güzel bir ifade ile dile getirmektedir.
Bakınız
çarpıcı bir örnek vereyim; Yanar dağların lav püskürtmesi esnasında lavların
arasında yaşayan tek hücreli canlı mikro organizmaların olduğunu ilim adamları
tespit etmişler.
Yine
geçenlerde kutup bölgesinde eriyen buzulların arasında otuz bin yaşında canlı
virüslere rastlanıldığını medyadan öğrendik.
İşte
bu nedenle; aynı vardan var olduğumuzun erdemini ve aklını yakalamış olan Büyük
Ozan Yunus, “Yaradılanı yaradandan ötürü
hoş gör” diyor.
Hal
ve gerçek böyle iken; zaman zaman bütün dünyamızda ve ülkemizde insanlara,
hayvanlara, bitkilere ve çevreye sadistçe saldıran eziyet eden ve tahrip eden
bazı kimselere rastlıyoruz.
Bu
konudaki medya haberleri gerçekten yürek yakıyor. Aslında bütün bunlar cezai
yaptırımı gerektiren fiillerdir.
Bana
göre, bunlarda çok boyutlu eğitim eksikliği var. Yüreğinde aşk ve Allah sevgisi
olan bir kimse, yaradılmış hiçbir varlığa yaradandan ötürü eziyet ve şiddet
kullanmaz.
Bir
defa iyi düşünen bir kimse bilir ki bu evrende ve bu dünyada hiçbir şey ama
hiçbir şey sebepsiz yere yaratılmamıştır.
Örneğin;
karasinek olmazsa dünya pis kokudan yaşanmaz bir hal alır. Keza; Kaplanlar
olmazsa Hindistan’da iki yıl içerisinde bir tek orman kalmaz. Sırtlanlar,
Akbabalar olmazsa dünya rüzgarları leş gibi kokar. Köpek balıkları olmazsa
denizler, okyanuslar leş kokmaya başlar. Okyanuslardan kalkan buharın durumu ne
olur artık siz düşünün.
Yılanlar
olmazsa fareler çoğalır. Fareler olmazsa böcekler dünyayı istila eder.
Arılar
olmazsa ağaçlar ve bitkilerde döllenme olmaz, döllenme olmazsa iki yıl
içerisinde ne olacağını herkes biliyor.
Demem
o ki; bu nedenle yaradılan her şeyi yaradandan ötürü hoş görmek gerekiyor.
Bana
göre hoş görmek yetmez. Sevmek ve saygı göstermek de lazımdır.
Ben
şahsen abartmıyorum. Bu güne kadar bilerek bir karıncaya zarar vermedim. Evime
girmiş olan bir sineği pencereyi açıp dışarı salarım. Bu bağlamda geçenlerde
dairemize nasıl olmuşsa bir tarla faresi girmiş. Fareyi büyük bir fakla canlı
olarak yakaladım ve yine canlı olarak iskan alanlarının dışında kayalık ve su
olan bir yere bıraktım. Özgür kalan fare biraz uzaklaştıktan sonra dönüp bana
baktı. Bu bakışta bir teşekkür ifadesi sezinledim.
Zira;
ben biliyorum ki onu yaratan beni de yaratandır. Benim de bu gezegende bir
görevim var, onun da bir görevi var. Sebepsiz hiçbir şey yaratılmamıştır.
Bu
konuda toplumu bilgilendiren, çevre ile ilgili birçok kitap piyasada var.
Ayrıca bilim adamlarımızın bu husustaki faydalı ve aydınlatıcı bilgilerine de
bütün insanlığın ihtiyacı var.
Her
şeye rağmen ben hiç karamsar değilim. Yakın bir gelecekte çok güzel günleri
torunlarımızın göreceğine inanıyorum. Çünkü insanlık bilinçleniyor.
Bu
nedenle diyorum ki; ağacı, kuşu, toprağı-taşı ve de böceği-çiçeği, hele hele
tüm insanları kardeş bilip sevip sayanlara ve koruyanlara sonsuz selam olsun,
selam olsun, selam olsun.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan engin gönüllü
dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.