Nejat Karagöz
22 Eylül 2015
7 Haziran seçimlerinin üzerinden
bugün itibariyle 106 gün geçmiş ve yeni bir seçime de bugün itibariyle 39 gün
var.
Bütün
ahlaki ve siyasi nezaket kurallarının, demokratik teamüllerin, hukukun, insana
ve inanca saygının adeta paspas edilerek gerçekleştirilmesine rağmen 7 Haziran
seçimlerinde ortaya çıkan meclis aritmetiğinin bir yerleri memnun etmediği
herkesçe bilinen bir gerçek.
Bu
aritmetiği değiştirmek üzere sahnelenen her türlü ahlaki, hukuki, demokratik
teamüllerin gene ayaklar altına alındığı süreci ise henüz yaşıyoruz.
Yüzlerce
cana, milyarlarca dolar tutarında milli servete, en önemlisi ülkenin iç
barışına ve huzuruna mal olan bu kanlı ve kirli senaryonun faillerinin
popülaritesi ise hala şaşılacak derecede yüksek…
Düşük
iktidar, 7 Haziran’da ülke genelinde ama özellikle Doğu ve Güneydoğu’da ortaya
çıkan sonuçlardan dolayı seçmenden kendince intikamını aldıktan sonra, bu
yörelerde halka şirin gözüke bileceğini düşündüğü adaylarla yeniden seçime
gidiyor.
Ancak,
bana göre bu seçimde adaylardan çok yaşanan sürecin etkileri, siyasi söylem ve
vaatlerden çok, bu sürecin kalıntılarının temizlenmesine yönelik politikalar
yarışacaktır. Bu kadar ayrıştırılmış, adeta bir birbirine düşman edilmiş toplum
kesimlerine yeniden birlik ve kardeşlik masalları anlatacak politikacılara
kimsenin itibar edeceğinin zorluğunu da gözden ırak tutmamamız gerekiyor… Çünkü geride bıraktığımız bu üç buçuk aylık
süreç, kimin eteğinde ne varsa dökmesine, saklanan yüzlerin ortaya çıkmasına
adeta bir fırsat tanıdığı gibi, bundan sonrası için de ülkede barış ve
kardeşlik havasının esmesinin zorluğuna işaret ediyor. Hele de devletin en
tepesindeki şahsiyetlerin mitingler düzenleyerek toplumun bir kesimine karşı
–aslında onların da kutsalı olan- bayrağı sallayarak düpedüz tehdit etmesinin
başka izahı yoktur. Tek ses, tek nefes masallarının inandırıcılığı da bu
mitinglerle ortadan tamamen kaldırılmış gibi gözüküyor…
Urfa’nın
vekil adayları da bu gidişatın, yaşanan bu sürecin sancılarını ve yarına
taşıyacağı daha büyük sorunlar yumağının farkındalar.
Ancak
Urfa, bu gibi ayrışmalardan nispeten uzak bir şehir. Öyle parti binalarına,
partililere, farklı görüşten kurum ve gruplara saldırıların pek yaşanmadığı
şehrimizde, sükûnetin hâkim olması sevindirici bir durum. Bu sükûnetin
sürdürülebilir olduğunu, partilerin adaylarından da okuyabiliyoruz. Bu arada
çok geç kalınmış bir hamle ile ana muhalefetin Urfa’da giriştiği operasyonun,
adaylar esas alındığında başarı şansının yüksek olduğu izlenimi veriyor. Başarı
dileyelim biz de…
Özetle;
yaklaşan 1 Kasım seçimlerinin her şeye rağmen ülkeye huzur, hukuk, demokrasi,
barış ve refah getirmesini dileyeceğiz ama bu yetmeyecek. Bir de herkes
sorumluluğu ölçüsünde buna çalışacak…
İnsan
kanı dökülerek kazanılmış bir iktidarın barışa, huzura, demokrasiye ve hukuka
hizmet etmeyeceği herkesin bildiği bir şey çünkü…