Fuat Rastgeldi
1 Aralık 2009
Şair Nabi Sempozyumu:
Sempozyumu Şanlıurfa Belediyesi çok güzel hazırlamıştı. Katılımcı Profesörler Türkiye’nin en seçkin kişileriydi. Urfa Belediyesi’ni bu organize ve ikramlarından dolayı tebrik etmek gerekir.
Hemşerimiz Mehmet Özbek yönetiminde “Urfa Gazel Geleneği Örnekleri” şahaneydi. Dinleyicilere tarihi bir gece yaşattılar. Mehmet Özbek hemşerimize Kültür ve Turizm Bakanlığı Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği Korosu Urfa Ahengi Grubunu tebrik etmek gerekir.
Salonlar boştu
Gerek Sempozyum ve gerekse konser salonu boştu. Böyle bir Nabi Sempozyumu, böyle bir tarihi Konser bir daha kolay kolay yapılamaz. Salonlar tıklım tıklım olmalıydı.
Salonların boş olmasının bir sebebi de, Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün şahıslara davetiye göndermemesinden kaynaklandı. Bu Müdürlük aynı hatayı her seferinde yapıyor. İkaz ettiğimizde de mazeretleri hazır; “Her tarafa ilân asmışız, gelen gelir”
Urfalıya davetiye gitmezse gelmiyorlar. Bunu geçmişteki tecrübelerimizde yaşadık. Adama hem şifai, hem de SMS ile davet edersin, yine gelmez. Sonra sebebini sorunca; mazeret olarak “Davetiye gelmedi” der. Ama Vali ve Belediye Başkanı imzalı şahsına davetiye gönderildi mi muhakkak gider. “Çağrılmayan yere görülme, çağrılan yerden geri kalma” deyimi Urfa’da çok geçerlidir.
Urfa’da 20’ye yakın yerel gazete, 200’e yakın Araştırmacı-Yazar etiketini kullanan köşe yazarları, 500’e yakın Edebiyat öğretmeni, Harran Üniversitesi Edebiyat öğrencileri, bir çok esnaf ve kültür adamı var iken, Nabi Sempozyumu salonu boş kalıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Urfalılar ayıp ettiler. Gelen sunumcu Profesörler, “Bu memlekette kültürlü aydın yok mu?” demişlerdir. Ben bir Urfalı olarak mahcup oldum. Nabi gibi meşhur bir şairin anlatıldığı, organizenin iyi olduğu bir Sempozyumda salonun boş kalması hoş değil.
Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün bu noksanlığı ders alması gerekir. İleride yapılacak etkinliklerde aynı hataya düşmemelidirler. Urfa’nın ilgili kişi envanteri çıkarılmalı. Konu ile ilgili kişilerin, adres defteri hazırlamalı. Örneğin, Resim Sergisi açılışında Urfalı Ressamlara, Resim hocalarına, bu işe meraklı kişilere, ilgili Bürokratlara, Sivil Toplum Kuruluşu Başkanlarına ve Basına ismen tek tek davetiye göndermelidirler.
Sempozyum çok güzel geçti. Yalnız bu sempozyumun sonunda bazı aksamalar oldu.
Sempozyum oturumları bittikten sonra dinleyicilere konu ile ilgili soru ve katkıları olan kişilere söz hakkı verileceği söylendi. (Normal sempozyum sunumlarında bu tür bir söz hakkı olmayabilir) Ama salonda oturum başkanları tarafından bu ifade kullanıldı.
Oturumlar sonunda 3 Profesör, sempozyum hakkında görüşlerini bildirdiler. Dinleyicilerden söz hakkı almak isteyen olup olmadığını sordular. Ben el kaldırdım. Mikrofona çıktım. Sempozyuma katkı fikir olsun diye söyleyeceklerim vardı.
Bunlar;
Bir sunucu Urfa’da Nabi isminin pek olmadığını söylemişti. Aslında Urfa’da Nabi ismi taşıyan çok kişinin bulunduğunu,
Nabi’den gelen aileyi bulamadığını, sonunda bulduğu aile kesin akrabası olup olmadığını saptayamadığını söyledi. Halbuki Nabi Urfa’da asırlardan beri Hacıgaffaroğlu ailesinden olduğu bilinir. Prof.Dr.Abdülkadir Karahan’ın kitaplarında Nabi’nin Hacıgaffaroğluzadelerden olduğu yazılıdır. Hacı Gaffaroğlu’ların evi Nabi’den beri 12 Eylül Caddesi Ulu Camii bitişiğinde halen bulunmakta olduğunu,
Şair Nabi’nin oğlu Ebûlhayr için yazdığı Hayri-Name adlı eserin sempozyumda ve bir çok yayınlarda yanlış telaffuz edilerek Hayriye denildiğini (Bkn.Meserret Diriöz Nabi divanı sayfa 133)
Nabi’nin 1685 yılında Halebe gidişi kendi isteği ile değil de Nabi’yi göreve alan hamisi Musâhip Mustafa Paşa’nın 1685’te Kapudan-ı Deryalık görevinden alınıp, Mora’ya gönderilmesi ile başlar. 25 yıl Halep’te İstanbul için yanar. Nabi’nin Halep’e gidişi kendi isteği ile değil, bir sürgün olabilir. Baltacı Mehmet Paşa Sadrazam olunca Nabi’yi İstanbul’a getirir demek istiyordum.
Sempozyum sonunda bir tek kişiye söz hakkı verdiler. Onun da sözü sık sık kesilerek konuşturulmadı ve sempozyumu kapattılar. Söyleyeceğini yaz dediler. Ha ben yazmayan bir vatandaş olsaydım bilgilerimi nasıl aktaracaktım. Burada hocalar kusura bakmasınlar ama saygısızlık ve ayıp ettiler.
İki gün sunum ve dinleme yaptıklarından dolayı hocalarımız yorgun olabilirler. Ama izleyicilere 5’er dakika söz hakkı tanımaları gerekirdi, Zaten 2-3 kişi vardı. Onları dinleme sabrı göstermediler.