Mehmet Göncü
5 Mart 2015
Kıymetli
okuyucularım, ilimiz DSİ Konferans salonunda 26-27 Şubat tarihleri arasında
icra edilen Bitki Koruma Ürünlerinin Kullanımı Neticesinde Meydana Gelen Su
Kirliliğinin Tespiti ve Maddi veya Madde Grubu Bazında Çevresel Kalite
Standartlarının Belirlenmesi Projesi (BİKOP) kapsamındaki çalıştaya ben de
katıldım.
Bu
tür çalıştayların çok faydalı olduğu bilinen bir gerçektir. Bu manada iki gün müddetle bu konudaki bilim
adamlarının açıklamalarını büyük bir istekle takip ettim.
T.C.Orman
ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü faaliyetleri ülkemizdeki su
havzalarında yakın bir gelecekte meydana gelmesi muhtemel kirliliği önleme
bağlamındaki araştırma ve tespit çalışmaları gerçekten insanı mutlu ediyor.
Bu
tür faaliyetler sonucunda ülkemizdeki su havzalarının ileri aşamalarda da
kirlilik kontrolü ve gerekli önlemlerin alınması mümkün olacaktır.
Su
havzaları itibariyle sınır aşan sularımızdan olan Fırat ve Dicle üzerindeki
çalışmalar da bu projesinin bir parçasıydı.
Çalıştayın
paydaşları olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlüğü, DSİ, Ziraat
Odaları, İstanbul Teknik Üniversitesi, Proline Bilişim Sistemleri A.Ş., ve
Adana Çevre Merkezi Mühendislik firması gibi kurum ve kuruluş yetkilileri katılmışlardı.
Bu çalıştay, izlenimlerim ve
katılımcıların beyanlarına göre çok faydalı geçti. Uzmanların çalışma ve
araştırma verileri katılımcılara anlatıldı.
Her
ne kadar çalıştayın konusu uzmanların bilimsel verilerinin açıklanması olsa da
bence bu bilgiler başka bir formatta ve çalıştayda topluma da yansıtılmalıdır.
Sevgili
okuyucularım, bildiğiniz gibi Dicle ve Fırat nehirleri bölgemize, dolayısıyla
yurdumuza ve insanlığa tarifi imkânsız zenginlikler katmaktadır. GAP projesinin
can damarı olan bu nehirlere gözümüz gibi bakmak ve korumak zorundayız. Yakın bir gelecekte tatlı su kaynaklarının dünyamızda
daha da önem kazanacağı bir gerçektir.
Bunun
farkında olmak açısından tüm ilgili kurum ve kişilerin toplumu her boyutta
bilinçlendirmesi gerekiyor. Böyle
faydalı bir çalıştayı düzenledikleri için ilgilileri yürekten kutluyorum.
Ayrıca tüm emeği geçen katılımcılara minnet ve şükranlarımı da arz ediyorum.
Öte
yandan Urfa olarak ilimize hayat veren, adına türküler, şiirler yazılan Fırat’a
karşı minnettarlığımız sonsuzdur.
Bu
yeri doldurulamayan nimeti, canlı cansız tüm varlıklara armağan eden yüce ALLAH’a
(cc) sonsuz hamt ve şükürler olsun.
Sevgili
okuyucularım, hiç kuşku yok ki, Fırat suyu ile ilgili çok boyutlu ciltler
dolusu kitap yazılabilir ve de yazılmıştır da.
Bu
manada ben de şahsi acizanemle Fırat’a olan minnet ve şükranlarımı ifade eden
bir şiir yazdım. Değerli yorumlarınıza arz ederim.
AZİZ FIRAT
Dumludağ’da Karasu,
Aladağ’da Muratsın
Munzur’da, Ovacık’ta
Cennet burası dersin.
Keban, Karakaya,
Şanlı ATA olursun.
Belkıs, Sultan, Karkamış
Derken, yad ellere akarsın.
Ülkeme ışık, ovalara bereket sundun.
Aş oldun, iş oldun. Mahzun gönüllere aşk oldun.
Dilim lal olsun sana hainsin, zalimsin dersem.
Bilirim, sen masumsun. Çok canlar yaksan bile.
Güzel yurdumdan taşıdın Babil’in asma bahçelerini.
Ey Ulu nehir, sen evrenin yüce mimarının en güzel eserlerinden
birisin.
Dünya döndükçe, güneş doğdukça, suyun bol aksın.
Aziz Fırat.. Aziz Fırat…
Mehmet
Göncü/1996