Nejat Karagöz
15 Ağustos 2016
Memleket bir kirli kalkışmanın
izlerini silmeye, acılarını dindirmeye uğraşa dursun;
izlerini silmeye, acılarını dindirmeye uğraşa dursun;
Bu kalkışma bahanesi ile kendi
elleriyle ikbal ve itibar sunduğu on binlerce kamu görevlisini açığa alma,
derdest etme, içeri tıkama, toplumun (suçluluğu kanıtlanmamış olanlar da dâhil)
bir kesimini acımasız bir intikam hırsı ile yok etme, sindirme harekâtı ve
bunun hırgürü ülke sathını kaplamıştır.
elleriyle ikbal ve itibar sunduğu on binlerce kamu görevlisini açığa alma,
derdest etme, içeri tıkama, toplumun (suçluluğu kanıtlanmamış olanlar da dâhil)
bir kesimini acımasız bir intikam hırsı ile yok etme, sindirme harekâtı ve
bunun hırgürü ülke sathını kaplamıştır.
Nerdeyse bir ay boyunca ülkenin
hemen bütün alan ve meydanlarında milyonlarca insanın talep ettiği
seslendirdiği demokrasi bu değildi elbet. Aslında bu insanların demokrasi talep
ettiklerini söylemek de çok isabetli olmaz.
Zira demokrasilerin en basit ve olmazsa olmaz kuralı kendinden
olmayanlara tahammül ve saygı esasıdır ki bunu Türkiye’de esamisi bile okunmaz.
hemen bütün alan ve meydanlarında milyonlarca insanın talep ettiği
seslendirdiği demokrasi bu değildi elbet. Aslında bu insanların demokrasi talep
ettiklerini söylemek de çok isabetli olmaz.
Zira demokrasilerin en basit ve olmazsa olmaz kuralı kendinden
olmayanlara tahammül ve saygı esasıdır ki bunu Türkiye’de esamisi bile okunmaz.
Bunu ispata kalkışmaya bile hacet
yok ki;
yok ki;
1- Şu anda ülkemizde demokratik kurum ve kurallar 15 Temmuz
öncesinden daha mı iyi işletilmektedir?
öncesinden daha mı iyi işletilmektedir?
2- Evrensel hukuk kurallarının işletilmesinde, temel insan haklarına
saygıda, aykırılıklara, farklılıklara tahammülde 15 Temmuz öncesinden daha iyi
bir noktada mıyız?
saygıda, aykırılıklara, farklılıklara tahammülde 15 Temmuz öncesinden daha iyi
bir noktada mıyız?
3- Bizden olmayan, bizim gibi düşünmeyen, inanmayan, bize ait
olanlara karşı aidiyet duymayan insanlara gösterilen yaklaşımda bu mahut
tarihten daha ileri bir yerde miyiz?…
olanlara karşı aidiyet duymayan insanlara gösterilen yaklaşımda bu mahut
tarihten daha ileri bir yerde miyiz?…
Gibi sorulara verilecek cevaplar,
o tarihten bu yana nerede olduğumuzun kanıtlarıyla dopdoludur.
o tarihten bu yana nerede olduğumuzun kanıtlarıyla dopdoludur.
Dahası, işlenen cinayetler, girişilen
eylemler karşısında sıradan bir vatandaş olarak sizden beklenen tavır, sanki bu
eylemleri gerçekleştirenleri siz vazgeçirebilirsiniz havasında… Siz bu
eylemleri, cinayetleri yüksek sesle kınarsanız, bir daha olmaz. Bu paranoya,
“Kınamıyorsanız, sizin de eliniz kanlıdır” bedbahtlığının kıyısına vurmuş bir
ülke haline getirdi bizi…
eylemler karşısında sıradan bir vatandaş olarak sizden beklenen tavır, sanki bu
eylemleri gerçekleştirenleri siz vazgeçirebilirsiniz havasında… Siz bu
eylemleri, cinayetleri yüksek sesle kınarsanız, bir daha olmaz. Bu paranoya,
“Kınamıyorsanız, sizin de eliniz kanlıdır” bedbahtlığının kıyısına vurmuş bir
ülke haline getirdi bizi…
Bir sokak kedisinin bile eceli
dışında; sözgelimi kötü muamele, açlık, hastalık gibi nedenlerden ölmesine bile
ürperen bir kalbinizin olması, sizi bu “Kınama” sınavından geçer not almaya
yetmez.
dışında; sözgelimi kötü muamele, açlık, hastalık gibi nedenlerden ölmesine bile
ürperen bir kalbinizin olması, sizi bu “Kınama” sınavından geçer not almaya
yetmez.
Hasbelkader elinizde bir kalem
varsa bunu tıpkı bir Kalaşnikof gibi kullanmalı, bununla birilerinin
beğenmediği her türlü söylem ve eylemi yaylım ateşine tutmalısınız.(?)
varsa bunu tıpkı bir Kalaşnikof gibi kullanmalı, bununla birilerinin
beğenmediği her türlü söylem ve eylemi yaylım ateşine tutmalısınız.(?)
15 Temmuz sonrasında ülkeyi
baştan aşağı ikiye yaran bu ürküntü verici sergerde anlayış, bütün ülkenin
sathından yükselen birlik ve beraberlik çağrılarını geçersiz, itibarsız, boş ve
anlamsız bir lakırdı mesabesine indirgemeye yöneliktir. Daha üzüntü ve elem
verici olanı ise bunun ta en tepelerden tabana kadar yayılıyor olmasıdır.
baştan aşağı ikiye yaran bu ürküntü verici sergerde anlayış, bütün ülkenin
sathından yükselen birlik ve beraberlik çağrılarını geçersiz, itibarsız, boş ve
anlamsız bir lakırdı mesabesine indirgemeye yöneliktir. Daha üzüntü ve elem
verici olanı ise bunun ta en tepelerden tabana kadar yayılıyor olmasıdır.
Ondandır ki insanlar farklı
konuştuklarında “Sen kimsin, kimden yanasın?..” gibi hakkı da haddi aşan
serseriliklere muhatap oluyor.
konuştuklarında “Sen kimsin, kimden yanasın?..” gibi hakkı da haddi aşan
serseriliklere muhatap oluyor.
Oysa en başta söylemiştik: Biz
kendimizi “kırk katır mı kırk satır mı” ikileminden müstağni sayıyoruz.
kendimizi “kırk katır mı kırk satır mı” ikileminden müstağni sayıyoruz.