Deniz Güney
12 Mayıs 2014
Bazı
insanlar vardır.
Devlette
çalışmıştır.
Emekli
olmuştur ama halen aynıdır.
Yani
yılların görevi üzerlerine yapışmıştır.
Ne
yapsa da bunu atamaz.
Mesela
müfettiştir.
Emekli
olsa da sağa sola müfettiş gibi davranır.
Devletçi
yaklaşımından kurtulamaz.
Yani
sivilleşemez.
Emeklilikten
sonra siyasete atılsa bile siyasetçi olamaz.
Çünkü
siyaset insanlara dokunma sanatıdır.
Dokunduktan
sonra elini yüzünü peçete ile silme sanatı değildir.
Hele
devletten kalan asık suratınızla bunu hiç yapamazsınız.
Belki
bunu bir süre insanlara yutturabilirsiniz.
Ama
uzun sürdüremezsiniz.
Ahmet
Necdet Sezer örneğinde olduğu gibi.
Önce
Anayasa Mahkemesi Başkanıydı.
Sonra
Cumhurbaşkanı olmuştu.
Özgürlüklere
ve demokrasiye dair konuşmasıyla gönülleri fethetmişti
Herkes
‘’İşte Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’’demişti.
Cumhurbaşkanlığı
koltuğuna oturduğu bir iki ay içinde gayet iyiydi.
Kırmızı
ışıkta duruyor, dağdaki çobanın mektubuna cevap veriyordu.
Peki
sonra ne oldu?
Hepinizin
malumu?
Devletin
çatık kaşı yüzüne geri döndü.
Özgürlükler
ve demokrasi manifestosunu unuttu.
Anayasa
kitapçığını fırlatır oldu.
Vesaire…Vesaire.
Yani
üzerine yapışmış olan yargıçlığını atamadı.
Sivilleşemedi.
Vatandaş
Sezer olamadı.
Seçilmiş
Cumhurbaşkanı olamadı.
Atanmış
Cumhurbaşkanı gibi davrandı.
Çatışmacı,
kriz çıkartan biri olarak anılır oldu.
Yani
zorlamayla olmaz bu işler.
O
ruh halinden öyle kolay kurtulamazsınız.
Seçimle
gelseniz de atanmış gibi davranırsınız.
Halkın
istediği samimiyeti veremezsiniz.
Ceberut
duruşunuz, çatık kaşınız hep devam eder.
Karşınızdakileri
şeytanlaştırarak da hiç bir yere varamazsınız.
Vesselam…