Mahmut Çepoğlu
23 Ağustos 2006
Sevda bu, karalarla doldurmuş içi. Gizli çekilir, suskun bakılır. Gönülde, karadan kara işler, inceden ince fitil tutmaz… Bir çeşit ruhsal hastalık, yada delilikte diyebilirsiniz. Aşırı ve güçlü tutkuyla birini sevme, sevdalanma, sevgidir, aşık olmadır sevda.… Sevdalar dert doludur. Gönülleri kara eder, ciğerleri lime lime. Hani derdi maraz deriz ya!.. ışte sevda ölümüne sevilen herhangi bir nesneye veya canlı bir varlığa aşık olmanın adıdır, bedelidir. Dünyayı gözlerimizde karatmıştır sevda onun için kara kara çekilir. Kimiler; neye, niçin, neden sevdalanır? derken, ne sevdalar çıkmadı ki karşıma. Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile şirin, Mem u Zin Romeo ile Julyetlerin aşkı onların yanında hiç kalır. Mala, mülke, taşa, toprağa sevdalananların dünya güzelliklerinden yoksun olduğunu görmemek mümkün mü? Yaşam bu, nelere sevdalanmıyor ki insanlar…. Kimileri “azıcık aşım, ağrısız başım” deyip kıt kanat geçinirken, kimileri dünyanın tapusunu adına çıkarmaya sevdalı. Öyle tutkunlar ki onları anlamak hayli zor. “Bu coğrafyada kimseye verilecek bir çakıl taşımız olmaz” diyenlerin, nice coğrafya parçalarını adlarına tapulamaya sevdalılar gördük. Arzuları sonsuzdur ama kazandıkları ile hiçbir arzusunu, isteğini, yerine getiremezler. Onun hayatı doğumla ölüm arasındaki yaşamı hep kazanmaya yöneliktir. Ölmeyecekmiş gibi kazanmaya sevdalı… “Parayla saadet olmaz” diyenler türküler yakarken, “parasız sadet olmaz” deyip paraya sevdalılar sarmış dört bir yanı. Köşe dönme sevdasında, kısa yoldan, loto toto, iddia ve milli piyango… Nicesini aldatmaya meraklı nice sevdalı… Biri güzel bir eşle yaşamaya sevdalı iken, bir başkası “yiğide ehven gerek” deme sevdasında. Biri sevip bayraklaştırırken, kimisi yüreğinde saklamaya sevdalı… Sevda bu, kansız olduğu söylenemez. Kimisinde dışarı akar töreye sevdalı, kimisi yüreğine akıtır sevdalı, sevdalı… ınsan bu; nelere sevdalı değil ki. Yaptıkları hareket ve davranışlar hayvanlarla kıyaslanır. Kimileri kuyruk sallamayı merak salarken nicesi kuyruk yalamaya sevdalı…Kurda sormuşlar “boynun neden kalın, kendi işimi kendim görürüm de ondan” demiş. Evin önünde bağlı boynunda tasması ile köpeklik yapmaya meraklı olan nicesi var. “Yükseklerde kuşa rastlandığı gibi yılana da rastlanır”. Kimisi uçarak, kimisi sürünerek dağlarda özgürlüğün tadına varmaya sevdalı… ınsan buya değişik fıtrata sahiptirler. Kimileri atları, kuşları ve daha neler neleri severken, kimileri tavuk gibi yavrularını beslemeye sevdalı… Kuş ağzıyla besler, tavuklar çöplüklere salmaya sevdalı…”Saldım çayıra , Mevla kayıra” kimisi okşanıp tımar edilmeyi severken, kimileri katır gibi tepinmeye sevdalı. Katır buya sormuşlar ”baban kimdir? “ deyince, oda “dayım at demiş,” kimisi babasıyla övünür, haramzade olmayı istemez, nicesi inkara sevdalı… Okumada, yazmada sevdalarımız arasında. Güzel kitaplarla gününü gün edenlere elbette saygı duyulur, bilime sevdalı… Kimisi yazarak geride bir şeyler bırakmaya sevdalı. Kolay ve zor, güzel ve çirkin, iyilik ve kötülük hepsi bir arada. ıhanet, nefret, hasetlik, kibirlik, cimrilik daha nice kem düşüncelere sevdalı beyinler…. Elbet güzelliği, zarafeti, nezaketi elde bırakmayanlarda yok değil. Sevgiyi muhabbeti, alicenaplığı, kalenderliği, kadirşinaslığı vefayı sürdürmeye sevdalı.. Bir gün dönemin şeyhi, Mecnun’u çöllere düşüren kızı görmek ister. Mecnunu sevdaya düşürüp çöllere düşüren, deli, divane eden kızı göreyim” der. Leyla huzura çağrılır, kara, kuru bir kızdır. Dünya güzelliğinden yoksundur. Mecnun ise güzeller güzeli bir delikanlı… şeyh kendini tutamaz “sevdalı olduğun bu mu?” der. Mecnun başka bir dünyadan seslenir. “O senin gözlerinle… Benim gözümle bir görebilsen.” ışte Mecnun onun için sevdalı… Suyun hayat, toprağın bereket oluşuna sevdalıyız. Ateşi bir nimet değil, taşı faydalı amaçlardan uzak nedense hep kötülük için kullanırız. Taşı öldürür, ateş yakar, su boğar, toprak saklar. Bunları kötülük için kullanmaya sevdalı nicesi… ınsan hakları, hak, hukuk, adaletin üstünlüğü, insan hakları, insanca yaşam derken; başını deve kuşu gibi kuma gömenler zulme sevdalı…Kimi güneşi balçıkla sıvamaya …. Ayıpları, suçları meydana çıkardığı için insanlar hep karanlığa sevdalıdırlar.“Akın var akın, güneşi zapt edeceği güneşin zaptı yakın” diyenlerin sevdasına ne demeli…. Tarih bir sevdadır geçmişe sahip çıkma adına, bu gün mutlu olmayı, geleceğe yön vermeye sevdalı. Sevdalar bitmez tükenmez. Ne mutlu ona her şeye kanat eden, her şeyi tadında sevdalananlara. Nice sevdalılar gördüm; sayamadığım nice sevdalılar var gönüllerinden kim bilir neler geçer, neler…