Hacı Abdulkadir Ülgen
1 Şubat 2007
Bir dönem Urfa taşından otobüs durakları yapılmıştı. Ben 2 tanesini hatırlıyorum biri vilayetin, diğeri şimdiki divan’s restoranın önündeydi. Bu duraklar memleketimize gerçekten eşsiz bir kimlik kazandırıyordu. Tarihi hanlar projesi kapsamında acaba bu duraklardan yapılacak mı diye sorularla çarşıda dolaşırken, projenin ortaya çıkmaya başlayan yüzüyle de karşılaştım. Maalesef bu proje tarihi bir merkezin restorasyonundan çok, tarihi mekanlara modern bir görünüm kazandırmaya başlamış. Gerçi tarihi dokunun daha modern ve şık olduğu kanaatindeyim, tabii günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde bir formata sokulduğu zaman. Zemin döşemelerinde kullanılan andezit taşlarının o mekanlarla hiçbir bağlantısının olmadığı, o güzelim tarihi mekanlarda adeta yama gibi durduğunu görmek gerçekten büyük hayal kırıklığına uğrattı beni. Gazeteden bazı yazar ağabeylerimizle de sohbetlerde de dile getirilen özellikle dükkanların önlerindeki tentelerin shingle çatı kaplaması ile yapılmasının ne kadar kötü durduğunu, sonra Mevlevihane caminin bahçesine konumlandırılan trafo köşklerinin tam bir felaket olduğunu görmemek elde değil. Amaç tarihi dokuyu canlandırmaksa yapılacaklar başka, tarihi çarşıları yenilemekse yapılacaklar başka olur. Tarihi dokuyu canlandırmaksa niyet dükkanların en azından ön cephelerini urfa taşıyla kaplat, bu vesileyle iğrenç görünümlü demir darabaları da kamufle etmiş olursun. Kaldıracaksın adı kuyumcular çarşısı olan o eğreti binayı oradan, ortaya çıkacak haşimiye meydanın ve yıllardır atıl durumda olan, esnafın deposu haline gelen hamamını ortaya çıkaracaksın. Atıl durumdan kurtarıp müze yapacaksın. O güzelim tarihi çarşıdaki birçok esnafa öncelikle, insanların buraya tarihi dokuda alışveriş yapma sevdasıyla geldiğini ve yöreye has ürünlerin çoğaltılması gerektiği bu konuda kendilerinin de çalışmalar yapması, kopyalama işlerden ve hazırcılıktan uzak durulması konusunda bilinçlenmelerinin gerektiğini anlatacaksın. Yetmedi eğiteceksin, teşvik edeceksin. Bir şeyler yapana destek olacaksın, bir şeylere zarar vereni cezalandıracaksın. Yapılacaklar sadece bu kadar değil saymaya kalksak sayfalar dolusu yazmak gerek. Her şeyi bir anda yapmak, tarihi bir anda ayağa kaldırmak tabii ki sadece bir hayal olur. Yavaş yavaş yapalım ama yapalım. Bir şeyler yapmış olmak için değil gerçekten yapalım. Bu tarih bir anda oluşuvermedi, yüzyıllar aldı. Varsın yıllardır adeta yok edilen bu tarihi dokuyu birkaç yılda değil 5-10 yılda eskisine uygun olarak ayağa kaldıralım. Biliyorum işin erbapları okusalar bu yazıyı tabii ki bizde daha iyisini, en güzelini, en uygununu yapmak isteriz ama maliyetler ne olacak, bütçemiz yetmez. ışte sizi işin erbabı yapan şey en uygununu planlamak ve o plana gereken kaynağı bulmak. Çizelim artık eski Urfa’nın sınırlarını ve karınca gibi çalışarak, üreterek ayağa kaldıralım eski Urfa’yı. Suçu başkalarında değil kendimizde arayarak. Ne yapmamız gerektiğini düşünelim. Sözlerimizle değil icraatlarımızla konuşalım. Binlerce yıldır medeniyetlere ev sahipliği yapan kentimize kimliğini yeniden kazandıralım.