Nejat Karagöz
22 Temmuz 2014
Şehirler, insanlar gibidir.
Anıları vardır mesela, acıları, sevinçleri vardır.
Tarihleri, geçmişleri, gelecekleri vardır; tıpkı insanlar gibi…
Şehirlerin adları vardır. Onunla anılır, tanınırlar, onunla bilinir, sevilirler…
Urfa’m, bahtsız Urfa’m, 30 Mart’ın içmesini bilmeyen,bilmediği için de çabuk sarhoş olan, sarhoş olduğu için de kendinde olmayan,ne dediğini bilmeyen ve bu kendini bilmezliğin nobranlığa dönüştüğü basitlikleriyle boğuşmakta.
Bir yandan hakikaten çok takdire şayan bulduğum ve hiçbir zaman halkın dilinde Türk Meydanı olarak anılmayan Arap meydanının gerçek isminin Eyyubiye belediyemizce tescil edilmiş olması,
Öte yandan sayın başbakanın “İsimlerle tabelalarla uğraşmayı bırak hizmete bak!” diye muarızlarını eleştirirken bizzat kendilerinin bir –başarılı-projesi olan büyük şehir belediyesinin şehrin hafızasına adeta dinamit koymasını görmezlikten gelmesi akıllara ziyan bir durum.
Bu nobranlığı, kendilerine STK süsü vermiş bulunan, kim oldukları, kaç kişi oldukları sır gibi saklanan bir takım biat ve itaat ehli üzerinden belediye meclisine fatura ederek kurtulamıyorsunuz baylar.
Koca koca adamların, hiç yoktan ve oldukça da gereksiz bir şekilde aylardır bu Topçu Meydanı, Rabia Meydanı git-gelini tartışması ne de utanç verici… Kim bilir; belki de 763 projenin en büyüğü bu idi de insanlar ne kadar iyi ve gerekli bir proje olduğunu tartışsın istemiştir birileri.
Hatta belki de cicim günlerinin çar çabuk geçip gitmesiyle karşı karşıya kalınan,şehrin devasa sorunları karşısında içerisine düşülen aczin, çaresizliğin, en önemlisi beceriksizliğin sebep olduğu bir savrulma durumudur bu yaşanılanlar…
Evet, siz bu şehrin yerlisi değilsiniz. Bu şehrin havası, suyu bizim damağımızda bıraktığı hazzı ve tadı sizin damağınızda bırakmaz. Siz, kamu göreviyle geldiğiniz bu şehrin bir kısım sorunlarının daha çok polisiye çözümleriyle ilgilenebilmiş iken, birden bire eteğinize düşen bu devasa sorunların öyle beylik bir iki hamle ile çözülemeyeceğini anlamış olmanın şaşkınlığındasınız, farkındayım bunun.
Sizden istenen şudur: Seçim programınızda söz verdiğiniz projelerinizin hiç değilse en hayati değerde olanlarını, bu şehrin yüreğini okuyabilen, iyi yetişmiş, samimi ve dürüst, ayrıca hizmete inanan insanlardan oluşan bir ekip kurarak çözmeye başlayacaksınız.
Şehrin hafızasına dokunmayacaksınız.
Gereksiz polemikler yaratmayacaksınız.
Her şeye rağmen adınızın minnet ve teşekkürle anılması için her türlü eyyamcılıktan, zevahiri kurtarma girişiminden, -tabiri hoşgörün- köylü kurnazlıklarından, kasabapolitikacısı düzeyinde tartışmalardan uzak durmalısınız.
Bu sütunlarda bu konu ile ilgili olarak daha önce de dile getirdiğim gibi yarın Rabia’da kazananlar ve kaybedenler kendi içlerine dönüp hayatlarını devam ettirecekler ve biz kendi değerlerimizi basit küçük iç hesaplaşmalara feda ettiğimizle kalacağız.